İzmir 1. İdare Mahkemesi’nde görülen davada bilirkişi çevre konusunda okullarda ders olarak okutulacak bir karar verdi.
Önce olayı hatırlatalım: Aliağa’da sanki az kirletici unsur varmış gibi yeni bir termik santral yapılmak isteniyor.
İzdemir Termik Santrali’ne karşı açılan davalar devam ederken inşaat çalışmaları tamamlandı.
Santral, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden alması gereken Gayrı Sıhhi Müessese izni süreçleri bile tamamlanmadan üretime başladı ve ruhsatsız çalışmaya devam etti.
16 Aralık 2016’da mahkeme, Çevre Müdürlüğü’nün verdiği ÇED iznini de iptal etti.
Ama, Bakanlığa 21.02.2017’de tebliğ edilen ve yasal süreç kapsamında kapatılması gereken tesisle ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni bir ÇED süreci başlattı.
İki hafta içerisinde Bakanlığa sunulan ÇED raporuna ilişkin değerlendirmeler gerçekleştirildi.
7 Mart 2017’de ÇED Raporu nihai kabul edilerek, ÇED Yönetmeliği hükümlerine göre; 10 günlük askı süreci başlatıldı.
Bir önceki ÇED kararı ile ilgili iptal kararı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde uygulanarak, yani 23 Mart’ta termik santralin kapanması gerekiyordu.
Ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 22 Mart’ta yeni bir ÇED olumlu raporu vererek termik santrali, kapanmasına bir gün kala kurtardı.
Hem de tüm ÇED süreçleri 10 gün gibi kısa bir sürede tamamlandı.
Bu yeni ÇED iznine karşı; Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği, Ziraat, Çevre, Kimya Mühendisleri ile, Şehir Plancıları odaları, Kıyı Ege Belediyeler Birliği, İzmir Barosu ve Foça Belediyesi İzmir 1. İdare Mahkemesi’nde dava açtı.
İşte bu dava sürecinde atanan ve Prof. Yusuf Kurucu (EÜi Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Beslenme Bölümü), Gül Gürtekin Demir (EÜ Arkeoloji Bölümü), Doç. Görkem Akıncı (Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği), Doç. Sevinç Gök (EÜ Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü), Dr. Levent Ünverdi (Dokuz Eylül Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi) oluşan bilirkişi heyetinin verdiği raporun sonuç bölümü şöyle:
Faaliyetin çevre mühendisliği açısından bazı hava kirliliği riskleri doğuracak olması, ancak plan kararları açısından uygun olmasının ötesinde arkeoloji ve sanat tarihi açısından ÇED raporunun arkeolojik alanlar ve sit alanları açısından yetersiz ve dayanaksız olması.
İşletmenin etki alanındaki çevresel özelliklerin arkeolojik ve sit alanları açısından tam ve doğru olarak belirlenmemiş olması.
Tarımsal arazi kullanımı açısından 3573 sayılı Zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerin aşılattırılması hakkındaki kanuna göre söz konusu alanda “Termik santral” yapılmasının uygun olmaması sebepleri ile dava konusu faaliyette “Çevresel etki değerlendirmesi olumlu” kararının iptalinin uygun olduğu kanısına varılmıştır.
Yani rapor diyor ki, yapılacak termik santral hava kirliliği oluşturacak, arkeolojik ve sit alanlarına, tarım arazilerine özellikle de zeytin ağaçlarına zarar verecek.
Bütün bunlara rağmen verilen ÇED izninin iptal edilmesi gerekir.
Her biri konusunda uzman akademisyenlerden oluşan bilirkişi raporunda belirtildiği gibi bu kadar zararı olmasına rağmen termik santrale ÇED izni verilmiş. Veren de Çevre İl Müdürlüğü. Daha önce de belirtmiştim; bu izinleri bari adında çevre sözcüğü bulunan müdürlük vermesin.
Gerçekten trajikomik oluyor.