Geçen hafta sonu İstanbul’da meydana gelen sel baskınları, şehirleşme yanlışlarının nelere yol açacağını bir kez daha gösterdi.
Yağmurun az ya da çok yağması doğal bir olay.
Doğal olmayan, bilim ve doğa kuralları hiçe sayılarak alınan kararlar...
İzmir’de de durum çok farklı değil.
Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, İzmir’de maden arama ve işletme amaçlı faaliyetlere yönelik olarak Orman Kanunu’nun 16. maddesi hükmü gereğince bin 839 hektar alanda verilmiş ve devam eden izin bulunuyor.
Yani İzmir’de (1 milyon 839 bin metrekare orman alanı) taş ocağı ve maden arama izinleriyle geçmiş yıllarda yok edildi.
***
Dahası da var. İzmir 1 ve 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları, İzmir genelinde pek çok değişik yerde sit derecelerini değiştirme kararı aldı. Bu kararla da binlerce hektar orman alanında yapılaşmanın önü açıldı.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, geçen aylarda Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın başka bir kararı daha çıktı.
Özel orman alanlarında dört metrekare daha yapılaşma izni verildi.
Orman alanlarında yüzde altılık yapılaşma izni zaten vardı.
Şimdi bu ilave, dört metrekare izinle yapılaşma biraz daha artırıldı.
Bu imarlar, İzmir’in 500 bin hektar orman alanını önemli ölçüde etkileyecek. Binlerce metrekare orman alanı daha tek bir kararla gidecek.
***
Bu kadar da değil...
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, geçen yıl İzmir ve Manisa için 1/100 binlik imar planları yaptı.
Bu planlarla büyük bölümü orman ve yeşil alan olan, tam 1400 hektar alan imara açıldı.
Üstelik de imara açılan alanların önemli bölümü ‘Birinci Derece Sit’ kapsamındaydı.
Çeşme’de Birinci Derece Doğal Sit kapsamında olan 62 hektar, Alaçatı’da da yeşil ve ağaçlandırılacak alanda kalan toplam 168 hektar alan imara açıldı.
Çeşme Musallah Mahallesi’nde ‘Ağaçlandırılacak Alan’, Reisdere Mahallesi’nde ‘Kentsel ve Bölgesel Yeşil Alan’, Ilıca Mahallesi’nde ‘Makilik Fundalık Alan’ olan 90 hektarlık bölgede yapılaşma izni verildi.
Çiğli’de Egekent Mahallesi’nin kuzeyinde ‘Bölge Parkı/Büyük Kentsel Yeşil Alan’ olarak belirlenen alana, ‘Kentsel Gelişme Alanı’ yapılarak inşaata olanak sağlandı. Karşıyaka-Doğançay Rekreasyon Alanı’nın güneyinde ‘Doğal ve Ağaçlık Karakteri Korunacak Alan da betonlaşmaya açıldı.
Gaziemir merkezin batısında, yaklaşık 200 hektar büyüklüğündeki ‘Doğal ve Ağaçlık Karakteri Korunacak Alan’, yapılaşmaya açıldı.
Menemen-Emirâlem-Göktepe Mahallesi’nde ‘tarım alanı’ olarak belirlenmiş olan, aynı zamanda Gediz Nehri taşkın alanında kalan bölgeye yapılaşma izni verildi.
Kemalpaşa Yukarı Kızılca’nın batısında 270 hektarlık ‘doğal ve ağaçlık karakteri korunacak alan’, yeni yapılaşmalara açıldı.
Yine Kemalpaşa merkezin kuzeyindeki 90 hektarlık alan için de, imar izni verildi.
Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nin batısında ‘orman alanı’ ve ‘Doğal ve Ağaçlık Karakteri Korunacak Alan’ yapılaşmaya açıldı.
Selçuk merkez yerleşim alanındaki Kentsel Gelişme Alanı lekesi, doğu yönünde yaklaşık 160 hektar genişletildi. Yani Selçuk’ta 160 hektar ‘Tarım Alanı’na imar verildi. Güzelbahçe-Çelebi Mahallesi’nde bulunan konut yerleşiminin kuzeyi ile otoyol arasında kalan, 1981’de İmar ve İskân Bakanlığı’nca onaylanan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda, ‘Korunacak Tarım Alanı’ olarak belirlenmiş ve bugüne kadar tarımsal yapısını, ağaç dokusunu korumuş kentsel sınırlayıcı yeşil kuşak görevini üstlenen alan da yapılaşmaya açıldı.
Urla İçmeler’de de tarım alanlarının imarı, ‘kentsel gelişim alanı’yla değiştirilerek yapılaşmanın önü açıldı.
***
Sit değişiklikleri, maden ocakları izinleri, bölgesel planlama gibi yöntemlerle alınan bu tür kararlar, nedense hep ormanların, yeşil alanların ya da yapılaşma yasağı olan bölgelerin aleyhine oluyor.
Ama bu kararları zamanında eleştirerek karşı çıkmayıp, sonra da, “Neden yağmur gibi doğal afetlerden bu kadar etkileniyoruz?” demenin, hiçbir anlamı olmuyor.