Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yaklaşık 1.5 yıl önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne sabaha karşı operasyon başlatıldı.
O gün başlayan gelişmeler, sadece İzmir’de değil Türkiye’de de uzun yıllar konuşulacak ve tarihe çeşitli açılardan iz bırakacak bir süreci başlattı.
Günlerce süren baskınlara, aramalara ve baskılara rağmen toplanan deliller Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü bile tatmin etmedi.
Gül, “Bu davadan bir şey çıkmaz” diyerek tepkisini dile getirdi.
130 sanıklı çete davasında bir yılı aşkın süre sonra tutuklu sanık kalmadı. Sadece 22 sanık ev hapsinde.
İşte bu davanın üçüncü duruşması önceki gün 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Dördüncü duruşma için 24 Ocak 2013’e tarih verildi. Ev hapsindeki sanıkların adli kontrol tedbirlerinin yumuşatılması talepleri de reddedildi.
Bu davaya ESHOT ile sanıklardan Tülay Azeri’nin avukatı olarak giren Enis Dinçeroğlu’na ayrıntıları sordum.
Verdiği bir bilgi sadece bu davanın değil Türkiye’deki adli sistemin nasıl işlediğini göstermesi açısından da gerçekten çok ilginçti.

Malum, dava konularından biri de ESHOT’un durak ihaleleri.
Daha önceki duruşmalarda ESHOT’un durak İhaleleri ile ilgili Ankara Özel Yetkili Mahkemesi’nden bilirkişi incelemesi istenmiş.
Ama Ankara’da bilirkişi bulanamamış. Bu yüzden de önceki gün yapılan üçüncü duruşmada ESHOT durak ihale dosyası bilirkişi incelemesinin İstanbul Özel Yetkili Mahkemeleri’ne gönderilmesine karar verilmiş.
ESHOT’un avukatı Enis Dinçeroğlu’nun söz alarak, yaptırılacak bilirkişi incelemelerinin niteliğine ilişkin sorduğu soruya Mahkeme Başkanı’nın cevabı ise şöyle:
“Biz bilirkişi incelemelerini ‘belediye açısından kamu zararı var mı, yok mu?’ şeklinde yaptırıyoruz. Sair talepler bilirkişi incelemesinin ardından tarafların bu konuya ilişkin beyanlarından sonra değerlendirilecek ve karar verilecek.”

Gerçekten anlaşılır gibi değil. Dava İzmir’de görülüyor ama bilirkişi incelemesi Ankara’ya gönderiliyor.
Daha da ilginci, Yargıtay, Danıştay ve Adalet Bakanlığı gibi pek çok kurumun merkezi Ankara’da olmasına rağmen orada da bilirkişi bulanamıyor.
Bu kez dosya bilirkişi için İstanbul’a yönlendiriliyor.
Basit bir durak ihalesinde bu kadar karmaşık olan nedir,anlayamadım?
Sanki durak ihalesi değil, adli tıp incelemesi gerektiren cinayet vakası.
Kalp nakli ameliyatı gerçekleştiren hastaneleri bulunan İzmir’de durak ihalesi konusunda teknik inceleme yapabilecek bilirkişi olmadığına inanmak hiç de kolay değil.
Bu örneği duyunca ister istemez benim aklıma başka bir şey geliyor ama umarım haksız çıkarım.
Sanırım anladınız siz onu....