Uzun yıllar boyunca “kent planlarına aykırı yapılara izin verilmesin” diyenleri “istemezükçü” diye yaftalayanlar kamu bina ve yatırımlarını bile planlara aykırı yapınca vatandaşa çok güzel örnek oldular.
Doğal olarak, “İmam yellenirse, cemaat ne yapmaz” ilkesi gereği son 50 yıldır herkes kafasına göre yapılaştı.
Sonuç: İzmir gibi Türkiye’nin Avrupa standartlarına en yakın kentinde bile en az yüzde 60 kaçak yapılaşma.
Okullar, hastaneler, belediye binaları ve hatta camilerimizin bile önemli bölümü kaçak. Bunların bir kısmına sonradan ruhsat verildi ama hala hiçbir belgesi olmadan çalışanlar da var. Konutların da büyük bölümü bu durumda.
Söz konusu durum, sadece görsel ve alt yapı gibi konular açısından sakıncalı olsa yine iyi.
İzmir gibi Birinci Derece Deprem Kuşağı’nda yer alan bir bölge için bu yapıların tamamı ciddi anlamda riskli.
Çünkü bunların çok büyük bölümü mühendislik görmemiş yapılar. Çimentosu, kumu ve demiri göz kararı ile konmuş binalar.
Hal böyleyken İzmir’de de kent yenileme çalışmaları başladı. Ama Gaziemir’de askeri lojmanlardan...
İşin uzmanlarına kent yenileme çalışmaları ile ilgili görüşlerini sordum. İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ayhan Emekli, Gaziemir’deki askeri lojmanların yıkımı için bu kent yenileme yasasına ihtiyaç bile olmadığını belirten Emekli şunları söyledi:
“İzmir’in merkezinde, Emniyet Müdürlüğü, Kaymakamlık ve hatta Büyükşehir Belediye binası da çok riskli durumda.
Asıl kent yenileme çalışmalarının buralardan başlaması gerekirdi. Ayrıca, hastaneler, okullar ve yurt binaları da depreme karşı dayanıksız.
İnandırıcı olması için kent yenileme çalışmaların bu kamu binalarından başlamalıydı.
Öte yandan İzmir’de mevcut yapı stoğu ve riskli alanların durumu belirli bir plan çerçevesinde tespit edilmedi.
O yüzden çalışmalar adeta göz kararı ile başladı.İşe nereden başlanacağı bile belli değil. Yapılan iş törenle şov yapmadan öteye geçemiyor.
Bir de Kent Yenileme Yasası’nın özüne baktığımızda iyi kurgulanmamış olduğunu görüyoruz.
Çıkan yönetmelikler vatandaşın haklarını yok sayıyor. Bu da çok sakıncalı durumlara yol açacaktır.
Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Zeki Yıldırım’ın da kent yenile çalışmaları ile görüşleri şöyle:
“Trajikomik. Sadece iki tane binayı yıkmakla kentsel yenilemenin başladığını söylemek komik oluyor.
Çıkan yasa; zemin ve yapı kalitesi açısından riskli alan ve riskli yapı tanımlarının yapılması gerektiğini söylüyor. Henüz İzmir’de hiçbir yerde riskli alan tanımlaması yapılmadı. Bakanlığın önce bunu belirlemesi gerekiyordu.
Bizi de öncelikle şaşırtan bu oldu. Gaziemir’de riskli alan ilan edilen bir bölge yok. Yıkımı neye göre yaptılar anlayamadık.
Öyle olunca da yapılan işin biraz göstermelik olduğunu düşünüyoruz.
Kent Yenileme Yasası’nda vatandaşın ciddi oranda mağdur olacağı da kesin. Binasının riskli olup olmadığını vatandaş kendi cebinden para harcayarak belirleyecek.
Riskli bina sahipleri yıkıp yeniden yaptırdığı zaman devlet sadece kredi veriyor. Oysa çok daha ciddi destekler olmalıydı.
Binasını yıkıp yeniden yapan vatandaşlara, sübvanse anlamında önemli katkılar sağlanmalıydı.
Vatandaş bu nedenlerle çok endişeli. Onların bu endişelerini gidecek bir düzenleme de şu an için mevcut değil.”
Çok açık bir şekilde anlaşılıyor ki, İzmir’deki kentsel yenileme çalışmaları bu haliyle ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak.
Neredeyse bir yıl geçmesine rağmen Bakanlığın tek bir bölgede bile riskli alan tespiti yapmamış olması ise kolay açıklanamayacak bir tuhaflık. Hatta “skandal” demek daha doğru olur.
Benim anladığım bu haliyle ve bu anlayışla kentsel yenileme çalışmalarından fazla bir şey beklemek mümkün değil.