Nihat Demirkol

Nihat Demirkol

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HERKESTE tarifsiz bir karamsarlık hakim... “Sabır, bir insanın en üstün niteliğidir” diyenler kazanacak; ben buna inanırım! “Kaba gücün sınırları vardır ama zihin gücünün sınırları yoktur” diyenler de ilk grubu destekler gibi; neden olmasın? “Yumuşaklık sertliğe, dirençsizlik kuvvete karşı zafer kazanır. Biçim alabilen şeyler sert olanlardan üstündür” yaklaşımı da akla yakın geliyor.
“Haklı ya da haksız olayım seni bedensel olarak yenebilirim. Ancak seni düşünsel olarak yenebilmem için haklı bir sebebim olmalıdır” lâfı, bir kere edilmişken güneşin altında, “sebepleri Yaratıcının geometrik düzeniyle ters düşenler” mi kazanacak?
Güldürmeyin... Hele, “kızgın adam hayatı boyunca katıldığı bütün savaşlardan yenik ayrılır” diye kulak büken bir Samurai deyişi var ki, bana nasıl keyif veriyor bilemezsiniz...
Ve neden kaybedecekler bilir misiniz? Bu soruyu da Tsutomu Oshima ile yanıtlayalım:
“Zafer kazanmanın yolu, kendinizi düşmanınızın postuna bürümektir. Eğer kendinizi anlayamazsanız, zamanın tamamını kaybedersiniz. Eğer kendinizi anlarsanız, zamanın yüzde ellisini kazanırsınız. Eğer düşmanınızı ve kendinizi anlarsanız, zamanın tamamını kazanırsınız...”
Bu post değişikliğini, demokratik ve lâik zeminin nimetlerinden yararlanarak becerdiler. Hoş, özel bir gayret sarfetmeleri de gerekmiyordu; sistem ihtiyaçları olan özgürlük ortamını altın tepsi içinde sunmuştu onlara Cumhuriyet sayesinde... Ama arkasını getiremediler. Akla bilime ve zamana ayak uydurmayı reddettiler... Oysa varoluşun özü, var olan her şeyle birlikte akıp, onlara uyum sağlamaktan geçiyordu. Anlamaya, anlaşmaya, uzlaşmaya hiç yanaşmadılar. Şimdi dört koldan saldırıyorlar; olsun...
Bir Zen Ustası yanında öğrencileri ile birlikte gezinirken, tilkiden kaçan bir tavşanı gösterir ve şöyle der; “eski bir hikâyeye göre tavşanlar tilkilerden daha hızlı koşarlar”. Hemen itiraz eder öğrenciler, “hayır tilkiler daha hızlı koşarlar.” Bu kez Usta, “ama tavşan tilkiden kurtulacak” diye üsteler. Öğrenciler sorar; “Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?” Oldukça sakindir ve “Çünkü tilki sabah kahvaltısı için, tavşan ise hayatı için koşuyor” diye cevap verir Usta.
Elbet “onulmaz bir hata” yapacaklar... Elbet “ters bir zar gelecek, elbet bir gele atacaklar”; tavla böyle diyor. Elbet “Bir hamleyi sonrasını hesap edemeden telâşla ve yanlış” oynayacaklar; Satranç da böyle” diyor. Ve hattâ bunların üstüne GO da diyor ki, “Satranç bir yıkım oyunudur; GO ise yapmaya çalışır”. GO’nun en temel mesajlarından biri, “karşınızdakine varolma hakkı” nı tanımaktır. Yapmaya değil, yıkmaya çalıştıkları için, işte bunun için kaybedecekler!
Ege’nin özgüvenine yakışır bir selam gönderip Anadolu’ya, Ramazana yakışır, “sıcak bir paragraf”la bitirelim mi? İbrahim Hakkı Erzurumî’nin “Tefviznâme” sine kulak verin o zaman:
“Deme şu niçin şöyle / Bak sonuna sabr eyle / Yerincedir ol öyle / Mevlâ görelim neyler ? Neylerse güzel eyler...”
Dünya tarihi, “devrilmez” denilen zalimlerin, tepetaklak oluşlarının ibret hikâyeleriyle doludur. “İbret almayanlar, kendileri ibretlik olurlar” Bu yazısını kesip saklayın, günü gelince torunlarınıza gösterirsiniz.