11.07.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yalçın Doğan
İŞKENCEYE sadece izin vermekle yetinilmiyor, "işkence yapılması aynı zamanda talep ediliyor", hem de yüzyıllar boyunca. Ama, birkaç aydan bu yana "Hıristiyan dünyası günahlarından arınma" eylemi başlatıyor.
İnsanlık tarihinin en karanlık sayfaları, "engizisyon" başlığını taşıyor. Özellikle 1430 ile 1750 arasında insanlar "inançlarından, bilimsel bulgularından, yazdıkları kitaplarından" dolayı, olmadık işkenceyle karşılaşıyor. Hem tek tek, hem kitlesel işkenceler, Hıristiyan dünyasına birkaç yüzyıl boyunca kabus gibi çöküyor. Direğe bağlanarak diri diri yakılanlar, kılıçla, kamçıyla, vahşi hayvanlara parçalatılmasıyla insanlar işkenceye tabi tutulurken, engizisyon mahkemeleri "Avrupa'nın tek egemeni" haline geliyor. Bu korkunç "insan avının" arkasında, "kilise" var. Her işkence "din adına, Tanrı adına" yapılıyor.
Böylesine insanlık dışı olayların bir başka çarpıcı boyutu ise, "tek tek ve kitlesel tüm işkencelerin arşivlenmiş" olması. Bazen tüm bir köyü, örneğin İspanya'da çarmıha gererek kılıçtan geçirmek, bazen bir bilim adamını, örneğin İtalya'da Bruno'yu direğe bağlayıp yakmak, hem resmediliyor, hem yazıyla "ibret olsun diye" daha sonraki kuşaklara bırakılıyor. İşkence arşivi yaklaşık "4500 cilt" tutuyor.
Engizisyon mahkemelerinin kararları, oturum tutanakları, kitap ve düşünce sansürleri ve nasılsa ve hatta "o dönemde kimlerin, kimlerden, ne kadar rüşvet aldığı" bile, bu arşivlerde tam 250 yıl "çok gizli" damgasıyla Vatikan'da saklanıyor. Yani, Katolik dünyasının merkezinde.
İnanılmaz gibi gelen kararın adımını Papa II. Paul atıyor. Vatikan'da kardinallere yazdığı mektupta:
"Dinimizin kendini, vicdanlarımızın insanlığı aklaması için bu arşivler üzerindeki gizlilik perdesi kalkmalıdır. Gizli kalan her şey karanlıktır ve kuşku yaratır. Yüzyıllar önce yapılan bu insanlık dışı işkenceler, bugün bizleri de sorumlu kılmaktadır. Arşivler gizli kaldıkça, bu sorumluluk bizler için yük olmaya devam edecektir." (Spiegel, 1 Haziran 98, s.77).
Papa tarihsel nitelikteki mektubuna şöyle devam ediyor:
"Karanlıktan kurtulmak için, engizisyon arşivlerini açmak gerekir. Bunların açılmasını istemek cesaretin değil, aklın gereğidir. Çünkü, dönemi ve türü ne olursa olsun, her türlü yönetim, gücünü şeffaflıktan alır ve ancak şeffaflıkla sürebilir." (Aynı yerde).
Birkaç aydan bu yana tarihçiler açılan arşivler üzerinde çalışıyor.
Türkiye'ye dönüp bakınca... Susurluk birbuçuk yıldır uykuda. Çeşitli dönemlerde ortaya çıkan yolsuzluklar sanki hiç yok. Önümüzdeki hafta bitmesi beklenen "TBMM İşkence Komisyonu Raporu" daha şimdiden hasır altı edilmek isteniyor. Ya da kıyısından köşesinden törpülenmeye hazır. Beyler, yok mu aranızda Papa gibi "cesur değil, akıllı bir babayiğit", çıksın ortaya, hepimizin vicdanını temizlesin, tarihimiz aydınlansın!..
Yazara E-Posta: Y.Dogan@milliyet.com.tr