Yazarlar "Onun tibetli bir rahibi var"

"Onun tibetli bir rahibi var"

08.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ayça Atikoğlu

Onun tibetli bir rahibi var

SADIK Yemni Hollanda'da yaşayan bir Türk. Gece kulübü bekçiliği, börekçilik, baklavacılık, pazarda döner satıcılığı yaptıktan sonra "Muska" diye bir kitap yazdı. Kitap gerçek bir okur kitlesi tarafından kabul gördü ve çok beğenildi. Bu sıradışı romanın sıradışı yazarının ikinci kitabı "Amsterdam'ın Gülü" de geçtiğimiz günlerde Metis Yayınları'ndan çıktı. Kitapta mafyaya dair inanılmaz detaylar var.
Serpil Gülgün, Negatif'in yeni sayısında Sadık Yemni ile çok ilginç bir söyleşi yapmış. Bu merak edilen yazar ile tanışmak istiyorsanız mutlaka okuyun.
Parapsikoloji ile ilgilenen yazar kendisini tarif ederken "sağ yanımda tibetli bir rahip var" diye anlatıyor.
Dudaklarınız hafif hafif yukarıya doğru kalkmaya başladı, hissediyorum.
Ama siz siz olun ona "çatlak" demeden önce bu söyleşiyi okuyun.


KANAL 6 geçtiğimiz günlerde bir "atlatma" haber imalatı yaptı...
Ana haber bülteninde özetle; geçtiğimiz günlerde gösterime giren "Eşkiya" filminde PKK'ya gönderme olduğu, eşkiya Baran'ın PKK Komutanı Baran'ı çağrıştırdığı, ayrıca filmin sponsorluğunu yabancı iş adamlarının yaptığı belirtiliyordu. Haberin sonunda da mikrofon Şener Şen ile Uğur Yücel'e uzatılıyordu. Ekranda kem küm eden iki sanatçı görülüyordu: "Senaryoda vardı biz de oynadık," diyen Şener Şen ve "Bilmem ne cevap vereyim, ne demek istediğinizi anlayamadım," diyen Uğur Yücel...
Siz doğal olarak yorum PKK üzerinden yapıldığı için, sorunun da bu olduğunu düşünüyorsunuz değil mi? Ama değil, soru şöyle:
"Silahlar patlıyor, sağınız solunuz kan, böyle bir filmde oynamak nasıl bir şey, ne hissediyorsunuz?"
İki sanatçı da onca uğraştan sonra bir film üzerine böyle bir soru sorulmasına şaşırıp ne diyeceklerini bilememişler.
Gerçekten ne denilebilir ki?
Nitekim kararlılıkla susmaya devam ediyorlar. Ama ben eski eşkiyaların saflığı, düzenin insanları nasıl bozduğu ve dostluk üzerine oturtulmuş bir filme yönelik yakıştırmalar karşısında şaşkınlığımı dile getirmeden edemedim.
Onlarca sinema eleştirmeni, sanat muhabiri ve film hakkında yazı makale kaleme alan köşe yazarı, nasıl oldu da Kanal 6'nın yakaladığı, Eşkiya ile PKK arasındaki bağlantıyı gözden kaçırdılar?
Sinemanın polisiye kurgularla değerlendirilmesi ise daha da şaşırtıcı...
Ancak Kanal 6'da haberi hazırlayanların mazur görülebilecek bir yanı olabilir diye düşünüyorum. Güneydoğu meselesine Ertürk Yöndem'in perspektifinden bakınca ortaya böyle bir durum çıkıyor. Devlet büyükleri sürekli olarak PKK'dan eşkiya diye söz ediyorlar ya... Kanal 6'daki arkadaşlar da Eşkiya'yı görünce, şıp diye PKK'yı yakalamışlar!


KÜLTÜR Bakanlığı uyanık partizanlık yapmaya devam ediyor.
29 Kasım tarihli Resmi Gazete'de "Kültür Bakanlığı Yurtdışı Teşkilatında Görevlendirilecek Personelin Seçim Esaslarına Dair Yönetmeliğin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Yönetmelik" diye bir değişiklik açıklaması var.
Bu maddeden benim anladığım şu: Yurt dışında görevlendirilecek kültür ateşelerinin ve diğer memurların keyfice değiştirilebilmesi ve uygun vasıfta olmayanların "mış" gibi gösterilmesi.
Örneğin şu maddeye bakın:
"İngilizce, Fransızca, Almanca dillerinden birinden veya görev yapılacak ülke dillerinden veya bu ülkede en yaygın yabancı dilden, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin değişik 2 inci maddesine göre çıkarılar "Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviyesinin Tespitine Dair Esaslar" uyarınca ÖSYM tarafından yapılan veya yapılacak olan sınavlarda asgari (C) seviyesinde başarı göstermiş olmak veya gideceği ülkede en az 5 yıl sürekli bulunmuş olmak veya Bakanlık teşkilatında 1. derecede çalışıyor olmak..."
Bir dizi "veya", biri tutmazsa diğeri tutsun diye.
MADDE 3'ün 13. üncü fıkrası da şu şekilde değiştirilmiş:
"Yurtdışına atanabilmek için öngörülen nitelikleri taşımadıkları sonradan anlaşılanlarla, bu nitelikleri yitirenler, haklarında birinci fıkrada belirtilen nitelikte koğuşturma açılanlar ve ceza alanlar, çalışmaları ile verimli netice alamadıkları ve temsil niteliğini kaybettikleri Bakanlıkça tesbit edilenler süre beklemeden Merkeze alınabilirler".
Açıklamaya gerek yok rahatça anlaşılabileceği gibi eski kültür ateşelerini kolayca yerinden edebilmenin kılıfı hazırlanıyor.


Cemal Reşit Rey Konser Salonu, İtalyan besteci Donizetti'nin 200. doğum yıldönümü dolayısıyla bir opera sahneliyor: "Aşk İksiri".
Yirmi yıl aradan sonra ilk kez sahnelenen "Aşk İksiri"nde orkestrayı Fahrettin Kerimov yönetiyor, Aytaç Manizade sahneye koyuyor.
Bir kızı kendisine aşık etmek için aşk iksiri hazırlatan bir adamın öyküsünü anlatan "Aşk İksiri" orjinal dilinde sahneleniyor.
Ne va

Yazarlar