Orhan Beşikçi

Orhan Beşikçi

-

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Prof. Dr. Semavi Eyice, “Kültür mirası olarak adlandırılan eski eserlerin, tanıtılması ve öğretilmesi ile uğraşan bilim dalına sanat tarihi denir” der. Geçen hafta Cuma günü Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim görevlisi Doç. Dr.Şakir Çakmak Hoca ile Basmane sokaklarını dolaştık. Bölgede bulunan ve şu ana kadar üzerlerinde yeterli araştırma yapılmayan taşınmaz kültür varlıkları hakkında bilgisine ihtiyaç duyduğumu daha önce kendisine iletmiştim. Yağmurlu bir günde Basmane Altınpark’ta buluştuk. Etiler Mahallesi sınırları içerisinde haziresi günümüze gelemeyen Kumrulu Mescit’in depo olarak kullanılan haziresi önünden geçip, eski İzmir çeşmesinin önünde soluklandık. Bir zamanlar musluğundan Osmanağa suyu akan, sarnıçlı çeşmenin önünde Hocamızın anlattıklarını dinledim. Daha sonra kemeri yıkık Kocakapı, diğer adı ile Karakapı’yı görmek için tırmanışa geçtik. Kocakapı, su kemeri olabilir miydi? Okul yapımı sırasında mezar yeri değiştirilen Salih Dede yatırının bulunduğu kemerli niş, Romalılar tarafından hangi amaçla yapılmıştı? Şemsiyemiz olmasına rağmen sırılsıklam ıslandık, küçük seller halinde akan yağmur sularına aldırmadan yürümeye devam ettik. Kocakapı’nın sağında olan, sivri kemerli Osmanlı çeşmesi de ilgi alanımız içindeydi.

Yağmurlu bir günde eski İzmir sokakları



Kadim mahalleler

Daha sonra dik merdivenleri adımlayıp Polis Şehitliği’nde bir kenara atılmış Cumhuriyet dönemi çeşmelerini, su müzesi olabilecek malzemeye ve konuma sahip, Servili Mescid Pompa İstasyonu’nu gördük. Servili Mescid duvarına bitişik C.H.F Çeşmesi’ni, Kubilay Mahallesi’nde defineciler tarafından tahrip edilen türbeyi, aynı yerin yakınındaki çıkmaz sokakta bulunan antik dönem kemerini ve duvarını, sonradan yapılan merdivenler nedeniyle yıllardır kapısı açılmayan ‘Selahattin Dede’ türbesini gördük. Buradan inişe geçip Ali Reis Mahallesi’nde aynı döneme tarihlenen sarnıçlı çeşmeleri, eski İzmir evlerinin dış cephe süslemelerini, sokak aralarında binek taşlarını inceledik. Namazgâh Hamamı’na (Musa Kadı) uğrayıp, yapılan restorasyon ve batı yönünde bulunan kortijolar üzerine konuştuk. Sakarya Mahallesi’nde halen çöplük içerisinde olan Sonsino Sinagogu kalıntıları, henüz tanımlanması yapılamayan tonozlu yapı, son gördüğümüz yer oldu. Hocamızı daha fazla yormamak için geziyi sonlandırıp Havra Sokağı’nda Köfteci Adnan Usta’nın lokantasında, nefis nohut yemeğini ve ciğer tavasını tattık. Yemek sohbetinde, hocamızın gördüğü eserler hakkında yaptığı yorumları daha sonra paylaşacağım. Kent içinde ve dışında birçok kültür varlığının korunması ve tanımlanmasında görev almış bilim ve kültür insanı Şakir Çakmak Hoca gibi sanat tarihçilerine ihtiyacımız var. Önümüzdeki günlerde kadim İzmir mahallelerini tekrar birlikte dolaşmaya devam edeceğiz.