Sezon açıldı, Süper Lig'in ilk hafta maçı oynandı. Önümüzdeki çarşamba Young Boys ile Şampiyonlar Ligi'ne kalabilmek için play-off maçı oynanacak. Dönüp Galatasaray'a bakıyorsun, futbolcuların sadece bu maçlara kilitlenmesi gerekirken daha hala transfer işleriyle uğraşıyorlar. Gidecek, gelecek futbolcular belli değil. Icardi, Erden Timurluğa; Muslera basın sözcülüğüne soyunmuş.
Yönetimde bu futbolcuları rahatlatacak bir kişi yok mu? Futbolculara yazık değil mi? Neden onları böyle şeylere muhatap ediyor, motivasyonlarını bozuyorsunuz. Zaha hazırlık kampının en iyi futbolcusu, adam takımdan ayrılmak istiyor, neden? Bu transfer de gerçekleşmeyince yine Florya'ya gidip antrenmanlara çıkıyor. Kerem Aktürkoğlu'na 13 milyon euro hangi takım veriyor? Bana bu yaşananlar inandırıcı gelmiyor. Zaha da gitse, Kerem de gitse şu saatten sonra o futbolcuların yerini kimlerle dolduracaksın?
Sara transfer edildi. Çok da yüksek transfer parası verildi. Sara gerçekten Galatasaray'ın istediği 8 numara mı? Sağ bek alındı, bu futbolcu Boey gibi oynayabilecek mi?
Sezon başı bu sıkıntılar yaşanacak. Geçen hafta Beşiktaş maçı Galatasaray taraftarını çok üzdü. En azından bu kadar farklı bir yenilgiyi kimse beklemiyordu. Dün gece yine tribünler doluydu. Futbolculara müthiş bir destek vardı. Takımı ayağa kaldırmak için taraftar bazı futbolculardan çok takımına katkı verdi.
Baktığın zaman Galatasaray kadro olarak gerçekten çok kaliteli futbolculara sahip... Ama bu futbolcuların çoğu hazır değil. Mesela Abdülkerim... Milli Takımın da Galatasaray’ın da vazgeçemeyeceği bir stoper ama şu an dönemiyor bile... En azından üç haftası daha var. Okan hoca Davinson Sanchez’in yerine Nelsson’u stopere koysa rakibin her atağı gol olur...
Davinson Sanchez başka çizgide bir futbolcu,. Gerçekten çok kaliteli... Rakip atakları kesiyor, birebirlerin hiç birinde rakibini bırakmıyor. Artı rakip kaleye gol atmaya gidiyor. Biraz şansı olsaydı o direkten dönen topu gol olurdu.
Aynı şekilde Icardi... Daha tam hazır değil... Ayağının altındaki topu kaçırıyor. İki üç hafta sonra Icardi o topları
İki sene üst üste şampiyon olmuş bir takım sıfır hırsla bir derbi maçına çıkmamalı... Tribünlerde 35 bin Galatasaraylı taraftar var. Eminim hepsi isyan ediyordur. Bir tane futbolcu ayakta kalamaz mı? Hiç kusura bakmasınlar Galatasaray takım olarak resmen sallandı. Bu sallantı ne kadar sürer onu bilmiyorum. Ama defans, iki bek, orta sahada çok büyük sorun var. Icardi gibi bir santrforun var ama neredeyse topla hiç buluşamadı. Şut çekmeden maçı bitirdi. Pas atacak futbolcu yok ki. Torreira sarı kartı gördükten sonra oyundan düştü. Berkan en kötü maçlarından birini oynadı.
Beşiktaş istediği gibi orta sahaya hakim oldu, oyunu hızlandırdı, goller buldu. İçime sindiremiyorum. Galatasaray gibi bir takım nasıl Süper Kupa’da beş gol yiyebilir? İki tane bek evlere şenlik. Hadi Kaan Ayhan mecburiyetten oynuyor. Peki Köhn... Bu kadar kendi bölgende rakibe açık verilir mi? Defansif görevlerini hiç yapamıyor. Ziyech çok büyük yıldız olabilir. Hiç itirazın yok ama fizik gücün kısıtlıysa, rakiple iyi
Turnuva başlamadan önce İngilizler benim favorilerim arasındaydı. Fakat, seyrettiğim bütün maçlarında kaliteli futbolcular, o büyüklüğünü, yıldızlığını sahaya koyamadılar...Turnuva başlamadan önce İngilizler benim favorilerim arasındaydı. Fakat, seyrettiğim bütün maçlarında kaliteli futbolcular, o büyüklüğünü, yıldızlığını sahaya koyamadılar...Dün gece de Slovakya karşısında çok zor, tesadüf denilebilecek durumda, uzatmaların son dakikasında Bellingham'ın attığı o müthiş golle elenmekten kurtuldular. Evet, Slovakya'nın gücü belli, bir yere kadar dayanabiliyorlar, güçlerini sahaya koyabiliyorlar.
Buna rağmen gol attılar, İngiltere gibi büyük bir takım karşısında, biraz da şanssız bir şekilde yedikleri golle elendiler.İngilizlerin oynadığı futboldan taraftar memnun değil. Normal sürenin sonunda futbolcuları ve teknik heyeti protesto ettiler. Bu takımda Bellingham olmasa maç da kazanamayacaklar.Şimdi çeyrek finalde İsviçre ile karşılaşacaklar. Bu performanslarını devam ettirirlerse, Slovakya'dan kurtuldular, ama
İlk maçında Fransa, Avusturya’yı, Hollanda ise Polonya’yı yenerek üç puanı cebine koydu. Bundan sonraki maçlarda da Hollanda, Avusturya ile, Fransa da Polonya ile oynayacak. Ve bu maçların sonuçları gruptaki ilk iki sırayı belirleyecek. Herhalde ilk maçlarında galip geldikleri için dünkü maçta iki takımın hocası da risk almak istemedi. Üstelik Mbappe gibi çok büyük yıldız sakatlığından dolayı oynamayınca Fransa’nın gol şansı da kalmamıştı.
Dünya Şampiyonu olmuş bir takımın mutlaka yıldızları olurdu. Malesef Horozların artık öyle abartacağımız, futbolu güzelleştiren yıldızları kalmamış. Hele İspanya ile Almanya’nın futbolunu gördükten ve takımlarındaki genç futbolcuları seyrettikten sonra ben bu iki takımın da finale kadar gidebileceklerini düşünmüyorum.
Hollanda’da bir tane Dijk var. Takımın tek yıldızı o... Başka da oyunun kaderini değiştirecek futbolcu da yok. Dijk sayesinde de gol yemiyorlar. Bu yüzden de maçları farklı kazanamasalar da berabere bitiriyorlar. İspanya ile Almanya’nın futbolunu
Galatasaray’ın huyundan mı, suyundan mı bilmiyorum. Kulübe iyi hizmet eden, başarılı olan kim varsa onu itibarsızlaştırarak mutlaka gönderiyor. Faruk Süren, Ergun Gürsoy, hele Adnan Polat’ı hiç unutamıyorum. Allah rahmet eylesin Mustafa Cengiz’e yapmadıklarını bırakmadılar. Şimdi de hedefteki adam Erden Timur’du, o da bir daha gelmemek üzere gitti.
Şaşırdım, Timur diyor ki, ‘beni komisyonculukla, hırsızlıkla suçladılar. Tutunacak bir dalım olsaydı bu kararı almazdım...”
Hakikaten iki sene üst üste şampiyon olan bir takıma, çok büyük emeği geçen bir insanın bu duruma getirilmesi bana ters geliyor. Erden Timur gitti diye Galatasaray ters yüz olmayacak, eminim onu da aramayacak. Ne olursa olsun gördüğü yerde başkanın elini öpen birisinin sıfırlanarak bu durumlara getirilmesi hiç hoş değil.
Florya’da müthiş bir aile bağı vardı. Icardi’si, Torreira’sı, Okan Buruk’u, iki Kerem’i, Muslera’sı... Bu futbolcular aileleriyle, çocuklarıyla Erden Timur liderliğinde o kadar güzel bir bağ kurmuşlardı ki,
Can Bartu babam gibiydi. Bir gün beraber oturuyoruz, bana bir hatırasını anlattı: “Galatasaray ile maçımız var. Bir gün önce Kadıköy’de ufak bir otelde kampa girdik. Arkadaşlarla vakit geçsin diye kağıt oynuyoruz. Gece saat 12.00’de bir baktık salonun kapısı açıldı. Gelen Galatasaray başkanıydı. Bize döndü, ‘Sizin yarın derbi maçınız yok mu? Bu saate kadar neden oturuyorsunuz?’ dedi. Biz utandık, kağıtları kaldırdık ve odamıza geçtik.”
Nurlar içinde yatsın, Can Bartu bana bunu anlatmıştı... Bugün geldiğimiz noktaya bakın. Fenerbahçeliler küfür ediyor, onun yarısı Galatasaray’a yarısı kendilerine gidiyor. Galatasaraylılar küfür ediyor; bu küfürlerin de yarısı Fenerbahçe’ye yarısı kendilerine gidiyor. Daha sonra ortalık geriliyor. Hatta olay öyle bir yere geliyor ki, Kalamış Tesisleri bile basılıyor. Ülkemizde yok mu aklı selim 10 tane Galatasaraylı, Fenerbahçeli büyüğümüz? İki kulüp başkanını bir masada buluşturup bu olayların yanlış olduğunu anlatacak olan. Bakın böyle
Süper Lig bütün takımları hakikaten moral olarak bitiriyor. Bunun da tek sebebi algı operasyonu yapılıyor. Bir haftadır ‘Ööö’ dedik. Bazıları “Galatasaray ile Konyaspor beraberliğe maçı bağlayacaklar”, bazıları da, ‘Bu Konyaspor, Galatasaray’ı rahat rahat yener, ligde kalır’ diyerek insanların kafalarını karıştırmak için elinden geleni yaptılar. Üzüldüğüm taraf, bu yorumları yapanlar futbolun içinde olan insanlar.
G.Saray, Fenerbahçe’ye yenildi diye sarı-kırmızılıları bir anda yerle bir etmek için müthiş bir çaba gösterildi. Ama sezon başından beri Okan hoca ile futbolcular, yöneticiler ve hepsinden önemlisi taraftarlar öyle bir kenetlendiler ki, dışarıdan gelen bu olumsuzluklara tek vücut olarak kalkan oldular ve etkilenmediler.
Sezon içinde her takımda olduğu gibi sıkıntılar da yaşandı, iyi futbol oynayamadıkları maçlar oldu, çok iyi oynadıkları maçlar da oldu. Ama bunu tek vücut olarak çok iyi karşıladılar. Hep birbirlerine destek oldular ve ayakta kaldılar.