Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Müthiş öğretici bir yıldı 2003. Herkes çok şey öğrenmek zorunda kaldı bu yılda. Yılın son gününde geriye dönüp 2003'te yaşananları hatırladığımda bunu daha iyi anlıyorum.
Türkiye'de AKP hükümeti, iktidarının sınırlarını yaşayarak öğrendi. ABD ve IMF ile bir arada yaşamanın kurallarını, Avrupa'ya ne kadar güvenilebileceğini, iç politikada "kırmızı çizgi"lerin nereden geçtiğini, deneme - hata yöntemiyle de olsa öğrenmek zorunda kaldı, Ak Parti yönetimi. Başbakan Erdoğan'ın pragmatik yaklaşımının da katkısıyla, AKP'nin bu süreci yaşarken fazla komplekse kapılmaması ve hatalarında ısrar etmemesi kuşkusuz lehine oldu. Biraz da bu sayede Türkiye zor bir yılı sınırlı hasarla atlatabildi.

Amerika'ya dersler
Üstün askeri gücüne güvenip her şeye kadir olduğunu sanan ABD, gücünün sınırlarını yaşayarak öğrenmek zorunda kaldı. Bush yönetimine akıl hocalığı yapan ve kısaca "Neo - Con" diye anılan "Yeni Muhafazakâr" takımın kurduğu büyük hayallerle ortaya çıkan gerçekler arasındaki uçurum gerçekten çarpıcıydı. 2003'te yaşanan gelişmeler sayesinde:

  • ABD'nin Irak'ta düzeni sağlayıp demokrasiyi yerleştirmesinin ve yeniden yapılanmayı gerçekleştirmesinin hiç de sanıldığı kadar kolay olmadığı;
  • Iraklıların Amerikalıları "kurtarıcı" olarak baştacı etmeyeceği;
  • Irak operasyonunun maliyetinin ABD'nin tek başına taşıyamayacağı kadar büyük olacağı;
  • Irak'ta ummadığı sorunlarla karşılaşan ve gücünün sınırlarını anlayan ABD'nin Ortadoğu'yu ve dünyayı kendi modeline göre dönüştürme projesinin ham bir hayal olduğu;
  • Muazzam iç ve dış açıklar vererek dışa (özellikle Çin ve Japonya'ya) bağımlı hale gelen ABD'nin ekonomik gücünün emperyal emelleriyle bağdaşmadığı anlaşıldı.

  • Bunların yanı sıra ABD ve İngiltere'nin Irak'a savaş açma gerekçesi olarak gösterdiği kitle imha silahları tehdidi bir türlü kanıtlanamadı, Bush ve Blair yönetimleri halkı kandırmakla suçlandı.

    Avrupa'nın çıkmazı
    2003 yılı, dünya politikasında ABD ile boy ölçüşme iddiasında olan Avrupa Birliği'nin (AB) bu iddialarının sınanması açısından da çarpıcı bir yıl oldu. Satırbaşlarıyla özetlersek 2003 yılında AB'nin:
  • Irak'a savaş açılması örneğinde olduğu gibi, ABD'nin kendi başına karar alıp uygulamasına karşı hiçbir şey yapamadığı;
  • Dış politika ve güvenlik politikası konusunda kendi içinde bir görüş birliği sağlayamadığı ve bölündüğü;
  • Genişleme sürecini tamamlama ve yeni anayasasını kabul etme konusunda bile görüş birliği sağlayamadığı;
  • Euronun temelini oluşturan ve AB bünyesinde mali disiplini güvenceye alan anlaşmanın çiğnenmesini kabul ederek güvenilmez damgasını yediği görüldü.

  • Öte yandan ABD'nin kendi başına karar alarak Irak'a savaş açmasını önleyemeyen Birleşmiş Milletler'in de gücünün sınırları daha iyi anlaşılmış oldu. Birleşmiş Milletler'in bugünkü yapısıyla etkisini büyük ölçüde yitirdiği görüldü.

    Saddam'ın gücü ve ötesi
    Saddam Hüseyin'in hâlâ güçlü olduğunu düşünen ve onu ABD'ye kafa tutan bir kahraman gibi görenler için de acı derslerle doluydu 2003 yılı. Saddam Hüseyin'in yakalanış biçimi belki de en çarpıcı noktasıydı bu sürecin.
    2003'ün dersleri öğretici ve çarpıcıydı ama çözümleyici değildi. Çözümsüz sorunlar 2004'e taşınırken 2003'ün en umut verici dersi belki de şu oldu: Çözümlere varmak için herkesin gücünün sınırlarını daha iyi kavraması ve sorunlara yaklaşımını buna göre değiştirmesi şarttı. Yöntem olarak da savaşı değil barışı esas alan çözümler kalıcı olabilirdi.
    Hepinize mutlu ve sağlıklı bir yıl dilerim efendim.