Başkan Clinton'ın, yedi aylık Erkan bebeği kucağına almasıyla somutlaşan "Türkiye'yi kucaklama" tavrı genelde bir memnuniyet yarattı ülkemizde. Bu arada ABD Başkanı'nın bu sıcak yaklaşımının nedenlerini sorgulayanlar da oldu. ABD Başkanı'nın ikinci en uzun gezisini şu dönemde Türkiye'ye yapması ve alışmadığımız ölçüde bir yakınlık göstermesi nasıl açıklanabilirdi acaba?
ABD'nin dış politikadaki ve diğer alanlardaki tartışma gündemini izlemek için yararlandığım yayınlar arasında özel bir yeri olan
Foreign Affairs'in eylül / ekim 1999 sayısında yer alan Richard N. Haass imzalı yazıda, Başkan Clinton'ın Türkiye'ye gösterdiği özel ilginin bazı ipuçlarını bulmak mümkün sanki.
Richard Haass, Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adaylarından George W. Bush'a yakın ekipten olmakla birlikte Başkan Clinton'ın da savunduğu, ABD'nin uluslararası düzeni belirleyici rol oynaması gerektiği görüşünü savunanlardan. Yazara göre soğuk savaş sonrasında kurulacak bir uluslararası düzenin şu dört temel üzerine oturması gerekiyor: (1) Devletlerarasındaki ihtilafların mümkün mertebe silaha başvurulmadan çözümlenmesi; (2) Kitle imha silahlarının ve bunlara sahip olanların sayısının azaltılması; (3)
Yalnızca devletlerin değil insanların da temel hakları olduğunun tanınması ve bu hakların korunması için insani amaçlarla yapılacak dış müdahalelerin onaylanması; (4) Ekonomide açıklığın sağlanması.
Bu dört madde arasında özellikle üçüncüsü ilginç. Son on yılda
"mutlak egemenlik" kavramına karşı tepkilerin arttığını belirten yazar, "günümüzde egemenlik hakkını, bir hükümetin (devletin) vatandaşlarına nasıl davrandığını dikkate alan koşullu bir hak olarak algılama eğilimi artmaktadır" diyor. Başka bir ifadeyle, kendi vatandaşlarına uluslararası düzeyde belirlenen hakları sağlayamayan bir hükümete/devlete karşı uluslararası müdahale hakkının doğduğu belirtiliyor.
ABD'nin bu dört temel ilke üzerine oturtmaya çalıştığı dünya düzenini yerleştirmek için bölgesel ortaklara (partnerlere) ihtiyacı olduğu anlaşılıyor ve Başkan Clinton'ın ziyareti de bu bağlamda önem taşıyor. Başkan'ın bu ziyaret sırasında bir yandan Türkiye'yi kucaklarken diğer yandan (1) Yunanistan'la sorunların ve Kıbrıs sorununun çözümünü, (2) Türkiye'de demokrasinin derinleştirilmesini, (3) İnsan hakları sorununu ve (4) Kürtlere davranış biçimini gündeme getirmesi de yukarda değindiğimiz dört temel ilkeyle yakından ilintili görünüyor.
Belki kimilerinin hoşuna gitmeyecek ama ABD ile yakınlık, bölgesel güç olmanın ötesinde, bu ilkelere uyumu da gerektiriyor galiba.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr