Ekonomi sayfalarından Entellektüel Bakış'a taşındıktan bu kadar kısa bir süre sonra ekonomiyle ve mali sistemle ilgili konulara dönmeyi düşünmemiştim, ama güncelliği ve önemi nedeniyle bugün bu konuyu yazmadan edemedim.
23 Haziran 1999 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bankalar Kanunu ile oluşturulması gereken Bankalar Üst Kurulu'nun atanması için hükümete tanınan süre bugün doluyor. Bu atamaların son güne kadar yapılmamış olması aslında hükümetteki tedirginliğin ve vakit kazanma çabasının bir göstergesi.
Bankalar Kanunu zorunluluk altında alelacele çıkartılırken bu kanunun uygulanması halinde ortaya çıkabilecek olan sonuçlar yeterince hesaba katılmadı galiba. Bu kanuna göre oluşturulması gereken Bankalar Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun ve bu kurumun icra organı olan Üst Kurul'un önemi anlaşılınca da bu atamaları hemen yapmayı göze alamadı kimse. Ayrıca koalisyon ortaklarının her birinin bu önemli kurulda söz ve etki sahibi haline gelme çabası da bu gecikmede rol oynamış görünüyor.
Türkiye'de banka sisteminin ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunduğu ve sistemde kapsamlı bir yeniden yapılanmanın kaçınılmaz olduğu aslında konuyla ilgili herkesin bildiği bir sır niteliğinde. Her nedense(?) banka sisteminin gerçek durumu ve sorunlarıyla ilgili çok az yazı ve haber yer alıyor gazetelerde.
Banka sisteminin, birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu, özellikle Türk banka sisteminde büyük ağırlık taşıyan kamu bankalarının yeni kanunla belirlenen kriterlere göre kapsamlı bir yeniden yapılanmaya gitmesi gerektiğini Dünya Bankası ve IMF de yakından biliyor. Bankalar Kanunu'nun bir an önce yasalaşması için sürekli telkinde bulunmuş olan bu kuruluşlar şimdi de uygulanmasını yakından izliyorlar ve Üst Kurul'un kurulup göreve başlamasını istiyorlar.
Yeni Bankalar Kanunu'nun önemli özelliklerinden biri, sistemdeki bankaların uymaları gereken kriterleri belirlerken kamu bankaları ile özel bankalar arasındaki ayrımı ortadan kaldırması. Yani kamu bankaları da kanunla belirlenen kriterlere uygun bir yapıya ve işleyişe kavuşmak zorundalar. Bunu göze almanın, kamu bankalarını çeşitli amaçlarla kullanmaya alışmış siyaset erbabı için ne kadar zor olduğu ortada. Ayrıca Üst Kurul'un oluşması ve kanunun uygulanması halinde halen suni teneffüsle ayakta durmakta olan tüm marjinal bankaların durumu da gündeme gelecek.
Bakalım hükümet, siyasetin değil banka sisteminin gereklerini düşünerek bu atamaları yapabilecek mi?
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr