Bu forumların amaçları ve nitelikleri farklı kuşkusuz. Örneğin dünyanın dört bir yanından 80 - 100 bin kişinin, "Farklı Bir Dünya Mümkündür" iddiasını güçlendirmek amacıyla katıldığı, Hindistanın Mumbai (Bombay) kentindeki Dünya Sosyal Forumu ile işadamı ağırlıklı yaklaşık 2 bin kişinin katılımıyla bugün Davosta başlayacak olan Dünya Ekonomik Forumu, yalnızca yapıldıkları mekânların iklimi bakımından değil, pek çok bakımdan farklı nitelikte toplantılar. "Farklı bir dünya" özleminin Mumbaideki anlamıyla Davostaki anlamı arasında da önemli farklar var herhalde. Dünyanın ve insanlığın sorunları forumlarda çözümlenebilseydi bugüne dek çözümlenmemiş sorun kalmazdı herhalde. Özellikle son günlerde baş döndürücü bir "forum trafiği" yaşanıyor. Dünyanın gidişatını etkileyebileceği düşünülen siyasetçiler, devlet adamları, akademisyenler, işadamları ve sivil toplum temsilcileri forumdan foruma koşarak güncel sorunları tartışıyor, çözüm önerileri üretmeye çalışıyor. Davostaki Dünya Ekonomik Forumunun bu yılki ana teması "Güvenlik ve Zenginleşme İçin İşbirliği". Dünya Ekonomik Forumunun Başkanı Prof. Klaus Schwab, "Belirsizliklerle dolu, kırılgan bir dünyada yaşıyoruz. Bu yıl Davosta toplanırken bir temel gerçeği kabul etmek zorundayız: Dünyada güvenli bir ortam yaratmadan sürdürülebilir ve hızlı kalkınmayı sağlayamayız ama özellikle dünyanın istikrarsız bölgelerinde zenginleşme umudunu yaratmadan da güvenliği sağlayamayız. Güvenliği ve zenginleşme ortamını birlikte yaratabilmek için ise barışa ihtiyacımız var." diyor.Davos forumunun kurucusu Prof. Schwabın saptamasına katılmamak olanaksız, dünyanın kapsamlı bir işbirliğine ve barışa ihtiyacı var gerçekten. Ne var ki bu yıl Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve Adalet Bakanı John Ashcroft gibi ağır toplarını Davosa gönderen Bush yönetiminin alerji duyduğu sözcüklerin başında da "barış" geliyor. "Savaş"la ise arası çok iyi Bush yönetiminin. "Teröre karşı savaş" bahanesiyle iki yılda iki savaşa girişti ABD, Afganistanda ve Irakta "şer güçleri"ne karşı iki "zafer" kazandı, Time dergisinin "yılın adamı" seçtiği Amerikan askeri. Afganistan ve Iraka demokrasi götürerek bu ülkeleri kısa sürede kalkındırmayı hedefleyen ABD şimdi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğu için "işbirliği" lafını daha fazla telâffuz etmeye, Birleşmiş Milletleri devreye sokmanın yollarını aramaya başladı ama inandırıcı olması kolay değil. Irak savaşına karşı çıktıkları için, ABD Savunma Bakanı Rumsfeld tarafından "eski Avrupa" sıfatına layık görülen Fransa ve Almanyanın dışişleri bakanları, Dominique de Villepin ile Joschka Fischerinde bu yıl Davosa gelmeleri bekleniyor. ABD ile "eski Avrupa" arasındaki buzların, karlarla kaplı Davosta erimesi pek kolay görünmüyor. Barışı kim istiyor? Öte yandan ABDnin "rejim değişikliği" için hedeflediği ülkeler arasında yer alan İranın Devlet Başkanı Muhammed Hateminin Davosa gelerek açılış oturumunda bir konuşma yapacağı belirtiliyor. Ülkesinde ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunan Hateminin İranın dış politikadaki tavrı ve nükleer teknoloji konusunda neler söyleyeceği merak ediliyor.Bu yıl Davosta gündem oluşturabilecek konular arasında Kıbrıs da yer alıyor. Erdoğanın Davosta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu ile yapacağı görüşmelerin Kıbrıs sorununda çözüme yaklaşmayı kolaylaştırabileceğini umanlar var.Dünya Ekonomik Forumunun gündeminde dünya ekonomisinin gidişatı da geniş yer alacak kuşkusuz. Özellikle ABDnin dev açıklarıyla dolar - euro paritesinin geleceğinin, Çin tehdidinin ve borçlu - yoksul ülkelerin durumunun tartışma gündemine gelmesi bekleniyor. Aslında dünya ekonomisinin sağlıklı ve uyumlu bir gelişme çizgisine oturması da dünyada barış ve işbirliği ortamının oluşmasına bağlı. "Barış ve işbirliği" teması, Başkan Busha seçim kazandırır mı dersiniz? oulagay@milliyet.com.tr İran, Kıbrıs, ekonomi