Süleyman Demirel vekilleri Av. Ceyhan Mumcu ve Av. Sermin Gürbüz tarafından arkadaşımız Meral Tamer'e gönderilen tekzip metnini ve altındaki imzaları görünce bir anda zaman tünelinde buldum kendimi. Bu tünelin içinde birçok durakta hep aynı zat çıkıyordu karşıma; bu, şimdi yazdığı yazılar nedeniyle Meral'i dava edeceğini (avukatları aracılığıyla) bildiren Sayın Süleyman Demirel'di.
Sizleri zaman tünelinin karanlıklarında fazla dolaştırmadan bir noktada durmak ve Uğur Mumcu cinayetini izleyen günlere dönmek istiyorum. Cumhuriyet gazetesinin o günlerde çıkan sayılarını olduğu gibi saklamışım. O dönemde başbakanlık koltuğunda oturmakta olan Süleyman Demirel, olaydan duyduğu üzüntüyü belirttikten sonra şunları söylüyor: "Bence önemli olan cinayeti kimin üstlendiği değil, cinayeti kimin işlediğinin ortaya çıkartılması. Bu cinayetin nasıl işlendiği, bombanın nasıl konulduğu çıkar, çıkarılır." (Cumhuriyet, 25 Ocak 1993)
Aradan bir hafta geçiyor ve Sayın Demirel, koalisyon ortağı Erdal İnönü ile birlikte düzenlediği basın toplantısında bu kez cinayetle ilgili hiçbir ipucu bulunamadığını söylüyor. Aynı basın toplantısında "devletin israfa battığını" belirten Sayın Demirel, "Kamu görevi yapan bazı görevliler, saltanatlarına son verileceğini bilmeliler" demiş. Devleti israftan kurtarmak için gerkeli önlemlerin alındığını bildiren Sayın Demirel sağlık, milli eğitim ve sosyal güvenlik reformlarının da bahar aylarından itibaren gündeme geleceğini müjdelemiş. (Cumhuriyet, 1 Şubat 1993)
Aynı günlerde DİE Başkanı Orhan Güvenen'in ilginç bir açıklaması yer alıyor Cumhuriyet'te. "Kamuda çalışan çok ama kalite yok" başlığını taşıyan habere göre Güvenen, kamu kesiminde 1.6 milyon kişinin çalıştığını, oysa aynı işin 700 bin kişiyle yapılabileceğini söylemiş. (Cumhuriyet, 26 Ocak 1993)
Şimdi zaman tünelinden çıkıp günümüze dönüyoruz ve ne görüyoruz? Mustafa Balbay'ın dünkü Cumhuriyet'teki yazısına göre Mumcu cinayetinin üzerinden tam 80 ay geçmiş, 8 hükümet kurulmuş, 10 içişleri bakanı gelmiş, ama sonuç sıfır. O dönemde Başbakan olan Sayın Demirel, birkaç ay sonra Turgut Özal'ın vefatı üzerine Çankaya'ya tırmanmış. Yani Mumcu cinayetini çözemeyen devletin başında hep Sayın Demirel var. Devlette israfın hala önlenemediği, devletin ne halde olduğu da ortada. Bu arada Sayın Demirel'in görev süresini uzatma arayışları sürüyor.
Bunların hiçbiri şaşırtıcı değil aslında da Sayın Demirel'in gazetecilere karşı avukatlığını Uğur Mumcu'nun ağabeyi Ceyham Mumcu'nun yapması ilk anda şaşırttı beni. İlk anda.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr