Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dün sabah İstinye'den bindiğim taksinin şoförü, gazetelerle boğuşmamı bir süre dikiz aynasından izledikten ve bu çabayı gösteren birinin mutlaka bir şeyler bileceğine kanaat getirdikten sonra soruyu patlattı: "Ne diyorsunuz, gene derin devlet mi var bu cinayetin gerisinde?"
Afalladım. Sanki o da benim gibi bütün gazete manşetlerine bakmış, bu Kışlalı'ya yapılan suikastın failinin de "meçhul" kalacağına inanmış, menfur suikastı duyduğum andan itibaren kafamda dolaşanların bir bölümüne ortak olmuştu. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşme olasılığının belirmesi üzerine "birilerinin" bunu önlemek için derhal harekete geçeceğini düşündüğümü ve yazdığımı, ilk kez karşılaştığım bu şoförün bilmesi herhalde olanaksızdı, ama onun kafası da benimkine benzer biçimde çalışıyordu anlaşılan.
İkinci sorusu da ilginçti şoförün: "Ekonomimizin duvara dayandığını IMF de söylemiş, bu ortamda bu gidişe çare bulabilecekler mi sizce?" Son günlerde kendi çevremde pek çok kişinin sorduğu soruyu şimdi o da soruyordu.
Şoförün soruları bir umut ışığı mıydı acaba? Ahmet Taner Kışlalı'ya yapılan suikastın iyice kararttığı ortamda, her kesimden insanların olan biteni yakından izlemesi ve değişik olaylar arasında ilişki kurmaya başlaması umut verici bir gelişme sayılamaz mıydı?
Bu bilinç yaygınlaştıkça, insanlar olaylar arasındaki ilişkileri kavrayıp çok iyi bilinen sorunların neden yıllardır çözümsüz kaldığını anlamaya başladıkça, çözüm umudu artacak belki de. Ne var ki varlığı çözümsüzlüğün sürmesine bağlı olanların skatükoyu koruma çabaları da artacak kuşkusuz. Bu nedenle Türkiye bu derin çıkmazdan kolay kolay çıkamayacak.
Türkiye'nin bu derin çıkmazda bocalamasından medet umanların ana hedefi bana çok net görünüyor: Amaç içerde ve dışarda herkese Türkiye'nin "farklı" bir ülke olduğunu kanıtlamak. Bu ülkenin ekonomide, siyasette, hukuk düzeninde, insan hakları yaklaşımında Avrupa normlarına ve dünya standartlarına uyamayacağını, Türkiye'yi Avrupa ile ya da dünyayla uyuma zorlayanların bunun bedelini ödeyeceğini dünya aleme göstermek.
Dünyayla uyum sağlayamayan bir Türkiye'nin 2000'li yıllarda başarılı olma şansı sıfır. Dünyayla uyum sağlayamayan Türkiye'de ekonomik ve siyasal krizler birbirini izleyecek. Tersi olur da Türkiye bu kısır döngüyü kırıp dünyaya uyum sağlarsa sorunlarını çözme şansı artacak.
Kışlalı suikastını lanetlerken herkesin ilk tepkisinin ötesine geçmesinde ve bu olayı çok boyutlu değerlendirmesinde yarar var galiba.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr