Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ABD doları karşısında tutunamayan ve bugünlerde 90 cent dolaylarına kadar gerilemiş bulunan Euro'nun bu zaafiyetinin, ya da doların güçlülüğünün nedenlerine baktığımızda ilk olarak şunlar dikkatimizi çekiyor:
* ABD ekonomisinin çarpıcı büyüme temposunun, geçen yıldan beri yapılan yavaşlama tahminlerini boşa çıkartarak sürmesi ve ABD'nin büyüme hızının Avrupa'daki büyümenin 2 puan kadar üzerinde seyretmeye devam etmesi.
* ABD'deki faiz oranlarının Avrupa'daki oranların üzerinde seyretmeye devam etmesi ve bu nedenle tahvil gibi sabit getirili dolar enstrümanlarına para akmaya devam etmesi.
* ABD borsalarındaki "düzeltme" ya da düşüşün henüz yaygın bir sermaye kaçışına neden olacak boyutlar kazanmaması, borsadaki paranın hala Nasdaq ile "eski ekonomi" hisseleri arasında gidip gelmeye devam etmesi.
* Gerek büyüklük gerekse 'yeni ekonomi'de mesafe alma açısından dünyanın 1. numaralı ekonomisi olan ABD'ye bu ülkedeki fırsatlardan yararlanmak isteyen yabancı yatırım sermayesi girişinin sürmesi.
Eninde sonunda doların değerini olumsuz etkileyeceği düşünülen dev cari işlem açıkları veren ABD'nin henüz bu olumsuz etkiyi hissetmemesinin ardında da yukarda değindiğim sermaye akımları yatıyor. ABD geçen yıl GSMH'nın % 4'üne yaklaşan dev cari işlemler açığının % 61'ini sabit getirili dolar enstrümanlarına ABD dışından akan fonlarla, % 38'ini de dışardan ABD firmalarına akan doğrudan yatırım sermayesiyle kapatmış. Bu ortamda dolar güçlenmeye ve Euro zayıflamaya devam etmiş.
Ancak bütün bunlar, geçen yazımda değindiğim temel nedenin yansımaları bence. Doların Euro'ya karşı güçlenmesinin temel nedeni Avrupa'nın, Avrupa firmalarının ABD ile, ABD firmalarıyla başabaş rekabet edecek güce sahip olmamaları ve bu nedenle zayıf bir Euro'nun desteğine gereksinme duymaları. Bu sayede geçen yıl ihracatını % 4.1 artıran Avrupa bu yıl bunu katlayan bir ihracat artışıyla ekonomik büyümesini hızlandırmayı amaçlıyor. Euro'nun dolar karşısındaki zaafiyeti bu başarının vazgeçilmez bir öğesi.
Türkiye'nin enflasyonu düşürmek için uyguladığı "kur çıpası" ise TL.nin giderek değerlenmesini gündeme getiriyor ve rekabet gücü zaten düşmüş olan Türk sanayiinin, Türk firmalarının hem dış ve hem de iç pazarda rekabet etmisini zorlaştırıyor.. Bunun sonucu ekonomimizdeki büyümeden aslan payını yabancı firmaların alması ve dış açıklarımızın hızla büyümesi olabilir. Bunu önlemenin çaresi ise enflasyon hedeflerine vaktinde varılmasıdır.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr