Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ahmet Demirel, iş hayatının büyük bölümünü geçirdiği Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nda Genel Müdür Yardımcısı iken emekli oldu. Dünyadaki ve Türkiye'deki gelişmeleri yakından izleyen, ve daha da önemlisi, analiz edebilen bir dostum. Sık görüşmüyoruz ama her karşılaştığımızda, aklımda yer eden bir şeyler söyler muhakkak. Geçenlerde çocukluğumuzun geçtiği Bebek'te rastlaşınca yıllardır ilk kez oturup baş başa sohbet etmek olanağını bulduk. Şu 2006 yılında hala "Baba"dan medet uman ve onu gündemde tutmaya çabalayanlar beni bağışlasın, bu yazı Süleyman Demirel ile ilgili değil. Siyaset sahnesinde ansızın belirdiği 1960'lardan bu yana, şu ya da bu şekilde kamuoyunun gündeminde kalmayı başaran Süleyman Demirel'in hikmeti kerametini 40 yıldır anlayamamış biri olarak, bir başka Demirel ile ufuk turu yapmayı daha anlamlı buldum, kendi hesabıma. Daha lafa girerken geçen ay yayınlanan Tepki Cephesi adlı kitabımı alıp okuduğunu ve kitap üzerine konuşmak istediğini söyleyince gizlice yaşamakta olduğum küçük mutluluğa katkıda bulundu Ahmet. Sıkça gittiğim kitapçılarda kitabımı ortalarda görememenin düş kırıklığını da yaşıyorum ama kitabın hedef kitlesi olabileceğini düşündüğüm çevreden aldığım düşündürücü tepkiler "yazdığıma değmiş" dedirtiyor bana. Tepki Cephesi nedeniyle söz Avrupa Birliği'ne (AB) gelince ben son dönemde Türkiye ile ilgili laf eden, değerlendirme yapan çoğu Avrupalı'nın Türkiye'ye bakışındaki sığlığın beni rahatsız ettiğini söyledim. Onlara bakacak olursanız Türkiye'de iki ana eğilim var sanki. Türkiye'de gerçek demokrasiyi ve piyasa ekonomisini savunan, AB ile bütünleşmeyi isteyen birinci eğilimi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) temsil ediyor.Onlara göre ikinci eğilimi temsil eden ve bazen "Kemalist" diye anılan gruplar ise asker güdümündeki bir siyasi rejimi ve devletçi ekonomiyi savunuyor, Türkiye'nin AB ile bütünleşmesine ve dünyaya açılmasına karşı çıkıyor. Bu sığ sınıflamaya göre Batı'ya daha yakın duran AKP yönetimi zina ve içki yasağı gibi konuları gündeme getirince de Avrupalıların kafası fena halde karışıyor. AB'nin çarpıtması Hemen kalem - kağıt istedi Ahmet ve yukarıda gördüğünüz şekli çizdi, AKP ve CHP'yi de ben yerleştirdim. Türkiye'de siyaset sahnesindeki mevcut tabloyu ve doldurulabilecek boşlukları görmemize yardımcı olacak bir şekil bu.Çağdaş değerleri ve aynı zamanda gerçek demokrasiyi, dünyayla ve AB ile bütünleşmeyi savunan kesimin doldurabileceği bir boşluk var, sağ üst kutuda. Sol alt kutuda ise arkaik, yani çağdışı değerlere yakın, otoriter yönetimlere sıcak bakan ve AB'den koparak içe kapanmayı, yani izolasyonu savunan kesimin doldurabileceği bir boşluk var.Siyaseti, bir ayak oyunu olarak algılayanlar için böyle analizlerin pek bir anlamı yok herhalde ama bana ilginç geldi bu şekil. oulagay@milliyet.com.tr Siyaset gülü