Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye ne yazık ki dünyadan habersiz olan ve ülkemizin içinde bulunduğu durumu da kavrayamayan kişilerin söz sahibi olduğu bir hükümet tarafından yönetiliyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum "sıfır hata" ile yola devam edilmesini gerektirirken yapılan yanlışlar ve kaçırılan fırsatlar, bu hükümetle krizden çıkma şansının bulunmadığını düşünenlerin sayısını hızla artırıyor. Bizim gibi, seçeneksizlik nedeniyle bu hükümete son bir şans tanımış olanlar da son saçmalıklardan sonra bu ekiple bir yere varmanın olanaksız olduğunu düşünmeye başladılar.
Evet son haftalarda yaşanan komedinin, "IMF’den bize ne" diyebilecek kadar gözüpek olan kişilerin tükürdüklerini bir güzel yalamalarıyla sonuçlanan "IMF’ye direnme" aymazlığının Türkiye’ye faturası fevkalade ağır oldu. Yanlızca zaman kaybetmekle kalmadık, bu hükümet sayesinde beş paralık olan dış dünyadaki imajımızı düzeltmek ve ülke içinde moral kazanmak fırsatını da kaçırmış olduk. Türkiye sözde pehlivanların IMF’nin tokadıyla sonuçlanan efelik gösterileriyle vakit yitireceğine gerekenleri zamanında yapsaydı bakın neler olabilirdi:
• IMF’nin ve Dünya Bankası’nın kredileri hiç sorunsuz olarak haziran sonunda devreye girer, Türkiye IMF’nin desteğini hakkeden ülke olarak puan toplardı.
• Türkiye’nin IMF ile mutabık kaldığı programı eksiksiz uygulayan ülke olarak puan toplaması, kasım ayından bu yana sürekli olarak başı dertte olan Arjantin’le birlikte anılan ülkemizin adının Arjantin’den ayrılması için güzel bir fırsat yaratırdı.
• Kemal Derviş bu olumlu havadan da yararlanarak çabalarını özel dış kaynak sağlama konusunda yoğunlaştırır ve bugüne dek bazı olumlu sonuçlar elde etmiş olurdu. Gerek bankalarımızın sendikasyon kredileri, gerekse Hazine’nin dış borçlanması için önümüzde yeni ufuklar açılmış olabilirdi.
• Kemal Derviş’in Brüksel’de yapmayı planladığı çok yönlü temaslar Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden çeşitli fasıllar altında önemli miktarda mali destek sağlamasının yolunu açabilir, bu gelişme Türkiye - Avrupa Birliği ilişkilerinde de yeni bir dönemin başlangıç sinyali olabilirdi.
• Standard & Poor’s bu olumlu gelişmelere bakarak Türkiye’nin gidişat notunu olumsuza çevirmezdi.
• Tüm bu gelişmeler Türkiye’de de mali piyasaları olumlu etkiler, hükümete ve programa duyulan güven artar, faizlerde ciddi düşüşler yaşanabilir, borcun çevrilemeyeceği dedikoduları çıkmaz, döviz kurunda anormal tartışmalar olmazdı.
Bu büyük fırsatı kaçıran ve şimdi de Kemal Derviş’i kaçırmak için fırsat kollayan hükümete kim nasıl güven duyabilir, bilen varsa söylesin lütfen.