Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Milliyet'in dünkü konuğu Dışişleri Bakanı İsmail Cem yazı işleri odasına girer girmez eski bir Milliyet mensubu olduğunu hatırlattı. 1963 yılının eylül ayında Milliyet'te göreve başladığını belirten İsmail Cem'e ilk soruyu o dönemdeki mesai arkadaşlarından Sami Kohen sordu. Bunca yılın deneyiminden sonra azalacağına artmış görünen gazetecilik heyecanına hayran olduğum Sami Bey, hafta sonundaki Helsinki zirvesinden nasıl bir karar çıkmasını beklediğini sordu Sayın Cem'e.
Bu sahne beni bir anda aldı, 1960'lara götürdü. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi sonrasında Türkiye'de oluşan ortamda benim kuşağımın pek de alışık olmadığı bir açılım yaşanıyor, her türlü fikir tartışılıyor, tarihe yeniden bakılıyordu. O dönemde, adeta bir açlıkla bu tartışmaları izlemeye çalışan bir üniversite öğrencisi olarak hayranlık duyduğum gazete yazarları arasında İsmail Cem'in özel bir yeri vardı. İsmail Cem herhangi bir görüşün militanlığını yapmadan ufkumu genişleten az sayıdaki gazete yazarından biriydi.
Herhalde bir raslantı ama Türkiye ile o zamanki adıyla AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) arasında Ankara Anlaşması diye bilinen ortaklık anlaşması da 1963 yılının eylül ayında imzalanmıştı. Sanıyorum o dönem de Türkiye'nin önünde yeni ufukların açıldığı bir dönemdi, o dönemde de Avrupalı olmanın, ekonomiden fikir özgürlüğüne uzanan geniş bir alanda Avrupa standartlarına ulaşmanın umudu yeşermişti Türkiye'de.
Aradan geçen 39 yılı iki satırda özetlemek tabii ki olanaksız. Düşündürücü olan olgu, 1960'larda bizimle birlikte davranan Yunanistan'ın ve o dönemde diktatörlüklerle yönetilen İspanya ve Portekiz'in halen Avrupa Birliği'nin (AB) tam üyesi olması, o dönemde "Demir Perde"nin gerisinde bulunan kimi ülkelerin bile AB'ye tüm üyelik yolunda bizim önümüze geçmiş olmaları.
Şimdi 2000 yılına Avrupa ufkuyla girmeyi uman bir Türkiye'de yaşıyoruz. Helsinki zirvesinden Türkiye'nin AB'ye tam üyelik adaylığını onaylayan bir karar çıkarsa yeni bir süreç başlayacak. İsmail Cem'in Sami Kohen'in sorusunu cevaplarken söylediklerinden anladığım kadarıyla, bu işe oldu bitti diye bakmak için erken. Ayrıca onayın ifade ediliş biçimi ve koşulları da önem taşıyor bizim için. Ama en önemlisi Türkiye'nin bir kez daha yakalamış göründüğü bu ufku kaybetmemesi, Helsinki'den çıkan karara bakarak kendi hedefini gözden kaçırmaması. İsmail Cem'in 1960'lardan günümüze taşıdığı birikim bu konuda bizim için bir güvence oluşturuyor.



Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr