Karşımdaki Atatürk, içinde bulunduğumuz basık tavanlı mekanın ve belki de zamanın sınırlarını hiçe sayan bir ifadeyle ileriye, çok ileriye, adeta sınırsız bir ufka bakıyor sanki. 1980 sonrasında biraz da işportaya düşürülen "vizyon" sözcüğünün asıl anlamını yansıtan bir ifadeyle bakıyor Atatürk. Yazıyla anlatılamayacak bir ifade bu. Londra'da, Madame Tussauds Müzesi'nde düzenlenen resepsiyonda, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un, açılış konuşmasını dinlerken aklım ve gözüm hemen arkasındaki perdeli bölümde. Atatürk'ün müzede sergilenecek olan yeni balmumu heykelini görmek için sabırsızlanıyorum. Yeni heykelin "Atatürk'ün hem görsel heybetini ve yakışıklılığını, hem de karizmasını ve ışığını yansıtabilmesi için her çabanın harcandığını" belirten Mustafa Koç konuşmasını bitirince, perdeli bölüm açılıyor ve heykelin sağında durduğum için ilk olarak profilden görüyorum Atatürk'ü. Büyük bir ekip çalışmasıyla yaratılan bu heykelin öyküsünü kendisinden de dinledikten sonra, bu algılamamı aktararak, "Bu bakışı, bu ifadeyi nasıl yakaladınız?" diye soruyorum heykeli yapan Steve Swales'e. Bu soruyu sorduğuma memnun oluyor Madame Tussauds'un baş heykeltıraşı, çünkü onu en fazla uğraştıran şey bu ifadeyi yakalama çabası olmuş. Türkiye'ye gelerek Anıtkabir'i ziyaret eden, iki bine yakın Atatürk fotoğrafını ve çoğunu abartılı bulduğu birçok Atatürk heykelini inceleyen, onunla ilgili belgeselleri izleyen, Andrew Mango'nun hacimli kitabı dahil, Atatürk'le ve dönemiyle ilgili bir çok şey okuyan, anlatılanları dinleyen ve ölümünden bunca yıl sonra Türkiye'de Atatürk'e gösterilen sevgi ve saygıdan müthiş etkilenen Swales, Atatürk'ün ne yapmak istediğini ve neden bu kadar önemsendiğini anlamaya çalışmış.Atatürk'ü anlamaya çalışırken Batı'da ve hatta bazen Türkiye'de rastlanan sığ değerlendirmelerin ötesine geçmeyi başarmış Swales. "Bizim, kendi ülkemizde, yüzyıllarca süren demokrasiye geçiş sürecinde yaşanmış olanları hatırlayınca, Atatürk'ün Türkiye'yi kısa sürede iddialı bir hedefe ulaştırmaya çalışırken kullanmak zorunda kaldığı kimi yöntemleri farklı bir gözle değerlendirmenin daha doğru olduğunu düşündüm" diyor. Atatürk'ün, ülkesinin içinde bulunduğu şartların belirlediği çerçevenin dışına çıkarak çizdiği vizyonu gerçekleştirmenin ne kadar zor bir iş olduğunun farkında.Atatürk'ü gerçeğe yakın bir şekilde heykele dönüştürmek isteyen Swales, Türkiye'de kendisine sunulan malzemeyle de yetinmemiş, girdiği mekanlardaki Atatürk portrelerini ve fotoğraflarını da incelemiş. Örneğin, Ankara'da girdiği bir bakkal dükkanında karşılaştığı bir Atatürk fotoğrafının, Atatürk'ün çene yapısını daha iyi yansıttığını fark edince sahibinin izniyle bu fotoğrafın bir fotokopisi alınmış ve böylece çenenin aslına daha uygun hale getirilmesi sağlanmış. Atatürk'ü algılama Atatürk'ü 1930'ların başındaki haliyle yansıtmayı amaçlayan heykelin yapımında ayrıntılara gösterilen özen ve titizlikle ilgili olarak yazacak daha çok şey var ama biraz da bu iddialı projenin nasıl gerçekleşebildiğini anlatmak istiyorum. "Bu konuyla ilgili kabarık bir dosya var elimizde" diyor, Londra Büyükelçimiz Akın Alptuna. Atatürk heykelini yenileme girişimlerine daha önce kayıtsız kalmış olan Madame Tussauds yönetimi bu kez de gönülsüz davranmış ama her halde projeyi destekleyen Koç Grubu'nun da etkisiyle baş heykeltıraşı Swales'i Türkiye'ye göndermeyi kabul edince, işin rengi değişmiş. Bunun yapmaya değer bir iş olduğuna onlar da inanmış ve bu iş başarılmış. Sonuçta, kesinlikle görülmeye değer bir eser çıkmış ortaya. İnsanı görsel olarak etkilemekle kalmayan, çok boyutlu düşünmeye zorlayan bir eser. oulagay@milliyet.com.tr Zor iş başarılmış