Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bana öyle geliyor ki AKP bir fırsat kaçırdı. Merkez Bankası'nın eski başkanı Süreyya Serdengeçti bir süre daha görevde kalmak ister miydi bilmiyorum ama onun görevde kalmasının ortamı hazırlanmış olsaydı, Sayın Başbakan ve AKP yönetimi, kritik bir döneme girilirken, en azından bir cephede kendisini güvenceye almış olacaktı. İçerde ve dışarıda, mali piyasalara önemli bir güvence verilmiş olacak, AKP yönetiminin Merkez Bankası'nın özerkliğini içine sindirdiği izlenimi pekişecekti. Dünyada ve Türkiye'de bunca olay olurken, bozuk plak gibi TC Merkez Bankası'na yapılan atamalara mı takılıp kaldım acaba? Belki de öyle ama bu konu, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) farklı noktalara varabilecek bir yola girdiğini düşündürdüğü için önemli göründü bana. Başbakan Erdoğan bu atamalarla, önümüzdeki dönemde izlemeyi düşündüğü çizginin ilk sinyalini verdi sanki. En az bunlar kadar önemli olan diğer sonuç ise, AKP'nin devletin tüm kilit noktalarını mutlaka kendi atadığı, kendi dünya görüşüne yakın bulduğu kişilere teslim etmeye kararlı olduğu yolundaki iddianın havada kalması olacaktı. Bu olasılık gerçekleşseydi AKP'nin belli bir olgunluğa eriştiğini ve özgüvene sahip olduğunu düşünebilecektik.Ama olmadı, AKP bu olgunluğu gösteremedi. Serdengeçti'nin ayrılacağı güne kadar hiçbir açıklama yapılmadı, tartışma yaratması kaçınılmaz görünen atama son dakikada ve vekâleten yapılabildi. Belli bir birikime sahip oldukları anlaşılan Erdem Başçı'nın ve İbrahim Turhan'ın isimleri birinci günden spekülasyona konu oldu ve yıpratılma süreci başladı. Dış dünyada da bu atamalarla AKP'nin ideolojik tercihleri arasında derhal ilişki kuruldu ve kuşkular belirdi.Aslında bir iktidarın kendi dünya görüşüne yakın bulduğu, daha uyumlu çalışacağını düşündüğü, iyi yetişmiş insanları kilit noktalara getirmesi doğal. Ancak belli pozisyonlara yapılan atamaların yaratabileceği sonuçların ve izlenimlerin önemli olduğunu da unutmamak gerekiyor. AKP'nin olgunluğu? TC Merkez Bankası'na yapılan atamalardan yola çıkarak başka iddialara sıçramak belki de çok doğru değil ama Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'nin tek hakimi olma iddiasını gerçekleştirmek için her yolu denemeye niyetli olduğunu düşünenlere katılmak ne yazık ki giderek kolaylaşıyor.Diyecekseniz ki, AKP zaten tek başına iktidarda değil miydi? Evet, görünüşte öyleydi, AKP tek başına Meclis çoğunluğuna sahipti ama toplumun daha geniş bir kesiminin gözünde meşruiyet kazanmaya özen gösterdi iktidarının ilk döneminde, belli uzlaşmalara girdi, fiili iktidarı paylaşmaya razı oldu.Şimdi önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler var. Bu dönemde Başbakan Erdoğan ve AKP, Türkiye'nin bütün "hâkim tepeleri"ni ele geçirmeye heves eder ve oyununu ona göre kurarsa yeni ve farklı bir durum ortaya çıkar.Umarız herkes hesabını doğru yapıyordur. oulagay@milliyet.com.tr Ülkenin tek hakimi?