Geçen cumartesi bu köşede yer alan ve bugünkü yazıyla aynı başlığı taşıyan (1) no.lu yazıda yapmış olduğum vaadi tutarak konuyu biraz daha açmak istiyorum.
Önce Türkiye ekonomisine dışardan bakıp son bir yıldaki gelişmeleri olumlu bulanların neden böyle davrandıklarını keşfetmeye çalışalım. IMF, Dünya Bankası, OECD ve uluslararası piyasalara yön veren kuruluşlar Ecevit hükümetinin icraatını neden övüyor, hatta bir "mucize"den söz edebiliyorlar?
Hemen akla geliveren birkaç neden var:
* Birincisi, bu hükümet yıllardan beri birçok hükümetin vaat edip de yapamadıklarını yapmaya başladığı için dışarıdan bakanlara "mucize" yapmış gibi göründü. IMF ile ayrıntılı bir anlaşma yapılması, uluslararası tahkimin yasalaşması, yapısal reformlara el atılması, özelleştirmede ilerleme sağlanması bu "mucize"nin parçalarını oluşturdu.
* İkincisi, atılan bu adımlarla ekonomiyi daha da derin bir krize doğru götürecek olan kamu açıklarındaki genişlemenin tersine çevrileceği umudu doğdu. Bu gelişmenin Hazine'nin borçlanma faizlerini hızla aşağı çekmesi, Türkiye'nin kısır döngüden kurtulma yolunda olduğu izlenimini yarattı ve olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi.
* Üçüncüsü, uygulanan programın hedeflerine varması halinde bunun yabancı yatırım sermayesini de çekerek özel sektördeki potansiyeli harekete geçirebileceği umudu arttı ve bu da olumlu beklentilere yol açtı.
Kısası Türkiye'nin yıllardan beri ilk kez, ekonomide istikrarı sağlama hedefine öncelik veren ve bu yönde icraat yapan bir hükümetle yönetildiği izlenimi dış dünyadaki olumlu değerlendirmeleri beraberinde getirdi.
Ancak dışarıdan çekilen fotoğrafı tam olarak görebilmek için bu olumlu değerlendirmelerle birlikte gündeme getirilen uyarıları da hesaba katmak lazım. Dıştan yapılan değerlendirmelere göre Türkiye son bir yıl içinde attığı adımlarla "krize giden" yoldan çıkıp "istikrar"a giden yola yönelmiş görünüyor ama henüz bu yolun en başında. Bu noktada atılacak geri adımlar, hükümetin programı uygulamada göstereceği tereddütler ve sapmalar Türkiye'yi tekrar krize giden yola sokabilir ve dışarıdaki olumlu izlenim bir anda silinebilir.
Bu süreçte ekonominin henüz düze çıkmadığı ve "halkın durumu"nun iyiye gitmediği bir gerçek ama henüz istikrara giden yolun başındayken popülist çıkışlarla halkın durumunun düzelebileceğini sanmak da büyük bir yanılgı gibi geliyor bana. Şimdi yapılmaya çalışılanlar on yıl önce yapılsaydı ekonomi ve halk bu duruma düşmeyecekti herhalde.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr