Önümüzdeki dönemde yaşanacak olanları şimdiden görür gibiyim. Enflasyonda 2000 yılı hedefleri tutmayacak ve her kafadan değişik sesler çıkmaya başlayacak, herkes birbirini suçlayacak ve enflasyonla mücadelenin geleceği gene tehlikeye düşecek. Bu kargaşada asıl neden gene karanlıkta kalacak, soygun düzeni işlemeye devam edecek.
Bunun ilk belirtilerini şimdiden görmeye başladık. Başbakan Ecevit, pazartesi günü Ankara'da yaptığı açıklamada özel sektörü enflasyonla mücadelede üzerine düşeni yapmamakla suçladı. Aynı gün Maliye Bakanı Sümer Oral ile görüşen IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli'nin, ekonomide ince ayar yapılmasını ve 2001 bütçesinde kamu harcamalarının reel olarak dondurulmasını istediği belirtildi.
Başbakan Ecevit'in suçlaması, ekonomiden pek anlamayan bir siyasetçinin topu başkalarına atmak için yaptığı beylik çıkışlardan biriydi. Cottarelli'nin istekleri de IMF'nin alışılagelmiş taleplerinden birinin yinelenmesinden başka bir şey değildi. Onların bu açıklamaları yaptıkları gün Milliyet'i ziyaret eden Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın anlattıkları ise çarpıcı örneklerle devletin nasıl soyulduğunu ortaya koyuyordu. Sayın Okuyan kendi bakanlığı bünyesindeki, sosyal güvenlik sistemindeki soygun düzenini anlatırken "enflasyon"dan hiç söz etmedi ama aslında enflasyonun temel nedenini daha iyi anlamımızı sağlayacak tabloyu ortaya koydu.
Sayın Okuyan'ın ortaya koyduğu tablo siyasilerin de katkısıyla devletin nasıl soyulduğunu gösteriyor. Devletin ve kamu kurumlarının içine girmiş ya da devletin çevresinde ağlarını örmüş olan bir "tufeyli taifesi" (asalak takımı) var. Çoğu kez hiçbir şey üretmeden, ya doğrudan yolsuzluk ve hile yoluyla ya da mevzuatın boşluklarını kullanarak devleti soyan bir büyük çete bu. Bunların sistem içindeki varlığı, devlet görevlilerinin çoğunluğunu oluşturan dürüst ve işini gereğince yapmak isteyen kesimin verimli çalışmasını da engelliyor. Ayrıca devlet çarkının bu düzen içinde dönmesi, bundan yararlanmak isteyen özel sektörün de bu çarkla kenetlenmesini gerektiriyor. İşte bu düzen içinde sistemi denetlemekle görevli olan müfettişler, sanal bir doktorun sanal bir hastaya yazdığı 46 milyar liralık reçete bedelinin ödenmesine karar verebiliyor ve bu para ödenebiliyor, Sayın Okuyan'ın anlattığına göre.
Kimse kendini aldatmasın, boşuna başka suçlu aramasın. Devleti soyan bu çarkın dişlileri kırılmadıkça ve bu işleyiş önlenmedikçe Türkiye'de enflasyon yüzde 20'ye bile zor iner, tek haneli enflasyon hayal olarak kalır.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr