Yemek öncesinde kendisiyle sohbet etme olanağını bulduğum Otomotiv Sanayii Derneği OSD'nin Genel Sekreteri Prof. Ercan Tezer de, otomotiv sanayiimizin önündeki en önemli sorunun "vizyon eksikliği" olduğunu vurguladı. Otomotiv sanayiinin duayeni sayılabilecek olan Prof. Tezer, son yıllarda üretimde ve ihracatta sağlanan atılımın, daha önceki dönemde kotarılmış olan projelerin bir sonucu olduğunu ve mevcut kapasiteyle varılacak noktanın sınırına gelindiğini belirtti. Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, Milliyet Otomobil Gazetesi'nin düzenlediği yemekte yaptığı konuşmanın sonunda, "otomotiv sektörünün bir master plana ihtiyaç duyduğunu" söyleyince yanımda oturan Oto Yan Sanayicileri Derneği TAYSAD'ın başkanı Ömer Bilgin, "Doğru söylüyor, en önemli sorun bu" dedi. Parmağı taşın altında bir sanayici olan Ömer Bey, gene bizim masada bulunan derneğin Genel Sekreteri Adnan İnce'den Sedat Ergin'in konuşma metnini temin etmesini istedi. Prof. Tezer'e göre otomotiv sanayiindeki atılımı sürdürmek için araştırma geliştirmeye (Ar - Ge) öncelik verilerek daha yüksek katma değer içeren ürünlere yönelmek ve yeni proje üretmek şarttı ama 2005 yılı bu bakımdan hiç de umut verici bir yıl olmamıştı. "Mevcut kapasiteyle sektörün üretimi ve ihracatı belki 2006'da da küçük bir artış gösterebilir ama yeni projeler devreye girmedikçe yeni bir atılım beklemesin kimse" derken de geleceğe yönelik endişesini dile getiriyordu Prof. Tezer.TAYSAD Başkanı Ömer Bilgin de aynı sorunu ilginç bir örnekle ortaya koydu. Bilgin'in derlediği verilere göre, 2005 yılında Doğu Avrupa ülkelerinde, otomotiv sektöründe toplam 1 milyon araçlık bir ek üretim kapasitesi yaratmayı hedefleyen yeni proje onaylanmış, Türkiye ise bu konuda yaya kalmış. Ömer Bey'in benzetmesine göre, Batı Avrupa'daki otomotiv sanayii, bir "büyük bulut" gibi doğuya doğru kayıyor. Doğu Avrupa ve Türkiye buluttan yararlanıp "yağış" alabilir, yani yeni üretim kapasitesini kendisine çekebilir. Bu, şu an için geçerli olan bir fırsat ama eğer biz bundan yararlanmak için bir vizyon oluşturup gerekli adımları atmazsak "yağışın" çoğunu Doğu Avrupa alacak ve "bulut" üzerimizden geçip gidecek. 'Büyük bulut' geçerken Hyundai'nin Doğu Avrupa'ya gitmesi olası büyük yatırımını Türkiye'ye çekmek için çaba harcayan Ali Kibar'la da ayaküstü konuştuk, önceki akşam. O da fazla umutlu görünmüyordu, doğrusunu söylemek gerekirse.Bana öyle geliyor ki asıl sorun, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin bir sanayi vizyonu olmamasından kaynaklanıyor. Son dönemde hangi sanayici ile konuşsam aynı izlenimi alıyorum. "Sanayi stratejisi" ya da "master plan" gibi kavramları pek sevmiyor AKP yönetimi. Ülkede makroekonomik istikrar ortamı sağlandığında, sanayideki dönüşümün, piyasa itişiyle, kendiliğinden gerçekleşeceğini varsayıyor. İmalat sanayiinin her ülkede ve her sektörde ölüm kalım savaşı verdiği bir dünyada bu varsayıma dayanmak ne kadar doğru acaba? oulagay@milliyet.com.tr Sorun nerede?