Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Krizden 5 yıl sonra (3) Türkiye ekonomisinde "her şeyin yolunda" olduğunu ve yaşanmakta olan dönüşümün ekonominin önünü açacağını ileri sürenlere göre böyle bir revizyona gerek yok. Hükümetin, "öldük - yandık" feryatlarına kulak tıkayıp, mevcut politikasını sürdürmesi gerekli onlara göre.Ben farklı düşünenlerin kampındayım. Bana öyle geliyor ki YTL'nin değerlenmesine yol açan bu politikada bir revizyona gidilmezse sanayideki sorunlar daha da ağırlaşacak ve bu sorunların yarattığı baskılar hükümeti bir politika revizyonuna zorlayacak. Bu mini dizinin ilk iki yazısında, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin, 2002 sonunda devraldığı "güçlü ekonomiye geçiş programı"na sadık kalarak Türkiye ekonomisini 5 yıl öncekinden çok daha olumlu bir noktaya getirdiğini kaydetmiş, ancak bugün gelinen noktada hükümetin, ekonomi politikasında bir revizyona zorlanabileceğini belirtmiştim. Bu lafı eden birinin, "revizyon gerekliyse nasıl olmalı" sorusuna da bir cevap bulması gerekiyor ve işte bu noktada işler karışıyor, çünkü bu sorunun hazır ve kolay bir cevabı yok. Var diyenlerin ortaya attığı çözümler de beni tatmin etmiyor. Hep, birileri bir şeyi düzeltmeye çalışırken başka bir şeyleri de bozacak diye korkuyorum.Geçen akşam fikirlerine değer verdiğim dört ekonomist dostumla bir araya geldiğimizde derdimi açtım ve şu soruyu attım önlerine: İçerde ve dışarıda ekonomimize duyulan güveni sarsmadan YTL'deki değerlenmeyi nasıl durdurabiliriz; reel sektörün ve ekonominin önünü açacak bir kur düzeyine nasıl erişebiliriz?İki saat tartıştık, kamu kesiminde de görev yapmış olan ekonomist dostlardan ilginç öneriler geldi ama bunların çoğunun, 'güveni sarsmadan' uygulanması kolay değildi. Bugün işbaşında olan siyasi ekibin farklı bir politika setini nasıl uygulayacağı da ayrı bir soru işareti oluşturuyordu. Sonunda içimizi rahatlatacak bir sonuca varamadan dağıldık. Mucize çözümü biz de bulamamıştık. Belki de benim soruyu formüle ediş biçimim çözümü olanaksız hale getirmişti. Revizyon ve güven Gerçekten de Türkiye ekonomisine duyulan güveni, geçici olarak da olsa, kaybetmeyi göze alırsanız, YTL'nin aşırı değerlenmesine çözüm bulmak hayli kolaylaşıyor çünkü YTL'nin değerlenmesine yol açan şey, gelen paraya sağlanan getirinin yanı sıra, zaten bu güven faktörü. Siz şu ya da bu nedenle bu güveni erozyona uğratıp sermayenin Türkiye'den kaçması için gerekli ortamı yaratırsanız, YTL'nin değerlenmesini de tersine çevirebilirsiniz. Ancak hemen belirteyim ki bunu yapmak da 5 yıl önce olduğu kadar kolay değil. Bir kere Türkiye'nin konumundaki ülkeler, uluslararası piyasaların gözünde sınıf atladı, ikincisi Türkiye son yıllardaki performansıyla göze girdi. Bu izlenimi silmek ve paranın Türkiye'den kaçacağı ortamı yaratmak için bayağı çaba harcamak gerekiyor. TC Merkez Bankası'nı farklı bir anlayışa teslim etmek bu yöndeki bir çabanın ilk etkili adımını oluşturabilir. oulagay@milliyet.com.tr Güvensiz çözüm