Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




DAVOS İsviçre
Yalnızca çarpıcı rakamlar değil, bu yıl Davos'ta görmekte olduğu ilgi de Çin'in dünya ekonomisinin en önemli oyuncularından biri haline geldiğini gösteriyor. ABD'den sonra dünya ekonomisinin kaderini en fazla etkileyecek ülkenin Çin olduğunu söylemek mümkün. Bu nedenle Çin ekonomisiyle ilgili, Çin'in şaşırtıcı başarısını anlamaya yönelik çok sayıda oturum düzenlenmiş durumda.

Türkiye'nin hedefi
Devlet Bakanı Ali Babacan dün bu oturumlardan birine panelist olarak katıldı. Toplantı "Yabancı doğrudan yatırım sermayesi çekmede Çin örneği tekrarlanabilir mi?" sorusuna cevap aramak üzere düzenlenmişti. Çin'in başarılarının yanı sıra sorunlarının da bulunduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin ise üç hedefe kilitlenerek yabancı yatırım sermayesi çekmeyi hedeflediğini anlattı. Babacan'a göre bu üç hedef şunlardı:
1- Siyasi istikrarın sağlanması. Babacan bu konuda önemli aşama kaydeden Türkiye'nin Avrupa Birliği hedefine yönelik adımlarının da siyasi istikrarı pekiştireceğini söyledi.
2- Makro ekonomik istikrarın sağlanması.
3- Yabancı sermayenin yerli sermaye ile eşit koşullarda rekabet etmesini sağlayacak ortamın ve yatırım ikliminin oluşturulması.

Türkiye'ye ilgi
Babacan'ın bu mesajı verdiği yemekli toplantı öncesinde, doğrudan yatırım sermayesi çekme yönünden hangi noktada bulunduğumuzu sordum kendisine.
Davos'a önceki gece gelen Babacan, "Türkiye'ye büyük ilgi var, çok sayıda firmadan görüşme talepleri aldım, Davos'ta birçok temas yapacağım" dedi.
ABD Ekonomi Bakan Yardımcısı Alan Larson da, "emerging market" diye nitelenen ülkelere yönelik yabancı yatırım sermayesi akışının önümüzdeki dönemde hızlanarak artacağını ve Türkiye'nin izlemekte olduğu politikalarla bu artıştan en fazla pay alan ülkelerden biri olabileceğini söyledi.
Benim görebildiğim kadarıyla da Türkiye siyasi istikrarı ve makro - ekonomik istikrarı birkaç yıl sürdürebilirse yabancı yatırım sermayesi çekmede bambaşka bir noktaya sıçrayabilir. Avrupa Birliği yolunun açılması halinde bu olasılık da büyük ölçüde artar. Yabancı sermayeye karşı olanların Avrupa yolunu tıkamak istemesi de bir rastlantı değil herhalde.
Çin'in yabancı sermaye çekmedeki başarısının sırları tartışılırken ortaya konan önemli noktalardan biri de, kontrollü bir kambiyo rejiminde ısrar eden ve parasının değerini ABD doları karşısında sabit tutan Çin'in, bunların yanı sıra bazı temel kamu hizmetleri alanında büyük bir atılım yapmış olması.
Pekin Üniversitesi Dekan Yardımcısı Fu Jun, Çin'in gerçekleştirdiği kurumsal reformların yabancı sermaye çekmedeki önemini ortaya koyarken Kanada kökenli Bombardier İnternational firmasının başkanı Robert Greenhill de Çin'in kamu hizmetlerinde ve özellikle yüksek öğretimde yaptığı çarpıcı atılımın yabancı sermayeyi çeken unsurların başında geldiğini vurguladı. Kamu hizmetlerinin geliştirilmesi ve yüksek öğretimde atılım herhalde bizim gündemimizde de olması gereken maddeler.

Çin mucizesi
Bu arada biz Davos'tayken açıklanan yeni rakamlar Çin'in petrol tüketiminde Japonya'yı geçerek ABD'den sonra dünyanın 2 numaralı petrol tüketicisi haline geldiğini ortaya koydu. Çin ekonomisi SARS salgınına karşın 2003 yılında % 9.1 büyümüş ve petrol tüketimini % 31 artırmış.
Bu son sıçramayla birlikte Çin'in GSYİH'si de 1.4 trilyon doları aştı ve Çin'de kişi başına GSYİH ilk kez 1000 dolar sınırının üzerine çıktı. Bunlar, Çin mucizesini anlatan rakamlardan yalnızca birkaç tanesi.