Perşembe gecesi saat 22'ye doğru Ankara'da bindiğim taksinin şoförüne gara gitmek istediğimi söylediğimde önce bir durakladı, sonra "Trenle mi seyahat edeceksiniz?" sorusunu sordu. Anlaşılan durumu biraz yadırgamıştı. Belki de haklıydı; yıllardan beri ilk kez Ankara yolculuğunu trenle yapıyordum. Hele yataklı vagona sanki bir asırdır binmemiştim.
Yataklıda seyahat etmeyi ve sabah ayazında Ankara garına girmeyi özlemiştim her halde. CHP'nin yeni kurulan Politika Araştırmaları Merkezi (PAM) tarafından düzenlenen "Ekonomi Politikaları için Stratejik Seçenekler" konulu seminere katılmak üzere Ankara'ya giderken biraz da o özlediğim havayı yeniden yaşamak için yataklı vagonu tercih etmiştim.
Bu tercihi yaparken karşıma ne çıkacağını, nasıl bir yolculuk yapacağımı doğrusu bilmiyordum. Haydarpaşa'ya gelip ayağımı yataklı vagona attığımda pek çok şey gibi yataklı vagonların da tamamen değişmiş olduğunu keşfettim. Son bindiğimde biraz da köhnemiş bir hali olan, ısısı ayarlanamayan, loş ışıklı o eski yataklı vagonların yerini pırıl pırıl yeni vagonlar almıştı.
Son depremde ne yazık ki yerle bir olan Adapazarı vagon fabrikasında imal edilmiş olan TVS 2000 tipi bu yeni yataklı vagonlarda, eski vagonların o kendine özgü havası belki yok ama rahat bir seyahat yapmamızı sağlayacak hemen her şey düşünülmüş. Havalandırma ve ışık düzeni mükemmel çalışıyor, minibarında DDY'nin (Devlet Demiryolları) ikramı olan su, süt, meyve suyu ve çikolata bulunuyor. Vagon görevlisi istediğimiz anda rahat koltuğunuzu önceden hazırlanmış olan tertemiz bir yatağa dönüştürüyor. Tuvaletler dahil trenin her tarafı pırıl pırıl. Kompartmanın suyu düzenli akıyor, sabun ve minik havlu tuvalet aksesuvarını tamamlıyor. Bir yabancı turist grubuyla birlikte sabah kahvaltısı yaptığımız yemekli vagonda da temiz ve düzenli bir servis var.
Uzun lafın kısası keyifli bir yolculuk için hemen her şey düşünülmüş bu vagonlarda. Bir kamu kuruluşunun böyle bir hizmet sunması tabii ki hoş bir şey ama İstanbul - Ankara arası hala ancak 9 - 10 saatte alınabiliyor bu trenlerle.
Yeniden hedef belirleme ve program oluşturma çabası içindeki CHP treninde de yeniden hızlanmanın heyecanı yaşanıyor. Genel Başkan Altan Öymen'in ve Genel Sekreter Tarhan Erdem'in ufukları ve dengeli kişilikleri, parti bünyesindeki farklı eğilimleri tutarlı bir çizgide buluşturabilir ve hızlanan treni rayda tutabilirse CHP belki zor olanı gerçekleştirebilir, genç kuşakları siyasete çekecek yeni bir çekim alanı yaratabilir.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr