Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Davos'a doğru (2) Çin'in ve Hindistan'ın yükselişinin Davos gündeminin birinci sırasına gelip oturması, sonuçta dünyadaki güç dengelerini de etkileyecek büyük bir değişim sürecinin içinde bulunduğumuzu, belki de bu süreçte bir dönüm noktasına gelindiğini düşündürüyor. 19. yüzyılda sanayi devrimiyle zenginleşerek dünyanın hakimi haline gelen Batı'nın tartışılmaz üstünlüğünün tartışılır hale geldiği bir ortamda yapılıyor Davos 2006. Dünya Ekonomik Forumu'nun bugün Davos'ta başlayacak olan yıllık toplantısında ele alınacak konu başlıkları arasında birinci sırayı "Çin ve Hindistan'ın Yükselişi" alıyor. Dünya ekonomisinin ağırlık merkezi Asya'ya doğru kayarken bu çok önemli gelişmenin dünya ekonomisini ve küresel düzeni nasıl etkilediği ve etkileyeceği Batı'yı ve yılda bir toplanan Davos ahalisini giderek daha fazla meşgul ediyor. The Economist dergisinin, IMF verilerini ve satın alma gücü paritesine göre belirlenen kurları esas alarak yaptığı hesaplama, Japonya'yı da içeren zengin gelişmiş "birinci dünya" ülkelerinin dünya ekonomisindeki (dünya GSYİH'sındaki) payının 150 yıldan beri ilk kez yüzde 50'nin altına düştüğünü ortaya koyuyor. Başka bir ifadeyle, Soğuk Savaş döneminden kalma alışkanlıkla "üçüncü dünya" diye de nitelenen "yükselen ekonomiler"in dünya ekonomisindeki payı, zengin gelişmiş ülkelerin payını geçmiş 2005'de. The Economist'e göre bu, 20. yüzyıla girilirken ABD'nin büyük bir ekonomik güç olarak sahneye çıkmasından bu yana, dünyadaki ekonomik güç dağılımında yaşanan en önemli kaymanın göstergesi. Bu kaymanın sonuçlarını GSYİH dışındaki bazı önemli ekonomik göstergelerde de görmek mümkün. The Economist'in derlediği verilere göre "yükselen ekonomiler" dünyadaki toplam döviz rezervlerinin % 66'sına sahip, dünya ihracatının % 42'sini gerçekleştiriyor, dünya petrolünün % 47'sini tüketiyor. "Yükselen ekonomiler"in son yıllarda dünya ekonomisinin büyümesine yaptıkları katkı da zengin gelişmiş ülkelerin katkısının üzerinde. Örneğin geçen yıl, "yükselen ekonomiler"in GSYİH'sı cari kurlarla 1.6 trilyon dolar, zengin gelişmiş ekonomilerinki ise 1.4 trilyon dolar artmış. Yani denge "yükselen ekonomiler" lehine değişmeye devam ediyor ve edecek gibi görünüyor. En büyük kim? Dünyanın ikinci en büyük ekonomisine sahip olan Japonya'nın da aslında bir Batı ülkesi olmadığını hesaba kattığımızda denge Batı'nın aleyhine daha da fazla bozuluyor. Ekonomideki bu çok önemli güç kayması Batı'nın askeri, siyasi, ideolojik ve teknolojik üstünlüğünün bir anda kaybolacağı anlamına gelmiyor kuşkusuz. Ancak, Batı'nın dünya ekonomisine ve küresel düzene dilediği gibi yön verdiği 150 yıllık bir dönemin sonuna yaklaşıldığını düşündürüyor. 19. yüzyılın ilk yarısında dünya ekonomisinin üçte ikisini kontrol eden Çin ve diğer "yükselen" ülkeler şimdi yeniden hakim konuma gelmenin hazırlığını yapıyor. "Büyük resim"deki bu önemli kaymanın etkilerini bu yıl Davos'ta ne kadar hissedeceğiz bakalım? oulagay@milliyet.com.tr Batı'nın kabusu