Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler çok farklı bir bakış açısıyla yorumlayan 'Snow White and The Huntsman' her şeyinle mükemmel bir film ancak pamuk prensesten pamuk şekeri bile olmaz...
Snow White and The Huntsman- Pamuk Prenses ve Avcı
Bir varmış bir yokmuş. Ülkenin birinde kalbi kötülüklerle dolu bir kraliçe Ravenna (Charlize Theron) yaşarmış. Kraliçe Ravenna o kadar kötüymüş ki güzelliğini korumak için geç kızları öldürürmüş. Böylece hiç yaşlanmadan hayatına devam edermiş. Ancak, her insan gibi kraliçenin de bir zayıf noktası varmış. En güzel kadının kendisi olup, olmadığını sihirli bir aynaya sorarmış. Ve ayna da hep aynı cevabı verirmiş: Senden güzeli yok bu dünyada.
Fakat, bir gün ayna kraliçenin her gün duymaya alışık olduğu cevap yerine pamuk prensesin(Kristen Stewart ) en güzeli olduğu söylemiş ve devam etmiş: Eğer onun kalbini yok edersen sonsuza kadar böyle güzel yaşarsın. Hemen harekete geçen Kraliçe Ravenna bir avcı(Chris Hemsworth) tutarak pamuk prensesin peşine göndermiş. Prensesi bulan avcı, onu görünce fikrini değiştirerek Kraliçe Ravenna'ya karşı çıkmış...
Artık büyüklerin hikâyesi
Yukarıda okuduklarınız herkesin çocukluğundan beri duymaya aşina olduğu bir hikâye. Namı
Evrende insan ırkının kökenlerini araştıran bir ekibin çok tehlikeli bir varlıkla karşılaşmalarını anlatan Prometheus, 'Alien-Yaratık' filmlerinin etkisinde kalan ancak yine de izleyenleri etkileyebilen bir yapım...
Prometheus
İnsan ırkının dünya üzerindeki köklerini araştıran bir ekip, evrenin karanlık köşelerinde yer alan bir gezegene gelir. Burada antik insanlardan kalan mağara resimlerine ve yapılarına rastlar. Ekiptekiler bulduklarına bir anlam vermeye çalışırken gezegende hayatlarında görmedikleri bir yaratıkla karşılaşırlar. Zamanla karşılarına çıkan şeyin çok tehlikeli olduğunu anladıklarında ise artık çok geçtir. Gezegenden tek çıkış noktakları adını bile bilmedikleri bu yaratıkla savaşmaktır...
Görüntüler çok gerçekçi
Blade Runner, Gladyatör, Cennetin Krallığı ve Robin Hood gibi unutulmaz yapımların yönetmeni Ridley Scott'un son filmi Prometheus, etkileyici hikâyesi, görüntüleri ve efektleriyle baştan aşağıya tam bir görsel şölen. Filmi izlerken ağzınız bir karış açık kalıyor çünkü gördükleriniz çok gerçekçi. Hiçbir şey yapay durmuyor. Böyle olunca da ortaya tadına doyum olmayan bir film çıkıyor. Efektli sahneler diğer bilim kurgu filmlerine oranla daha uzun, (yani efekt
Men In Black III-Siyah Giyen Adamlar 3
Dünya üzerindeki uzaylı faaliyetlerini incelemekle görevli Ajan J(Will Smith) ve Ajan K(Tommy Lee Jones)ortaklıklarında 15'nci yıllarını doldurur. Mesleklerinde her zamanki sorunlarla boğuşan ikilinin hayatları bir anda altüst olur. Çünkü dünyanın kaderi ve Ajan K'nin hayatı tehlikededir. Ajan J ortağını, çalıştığı kurumu ve insanlığın geleceğini kurtarmak için zamanda yolculuk yaparak 1969 yılına gider. 30'lu yaşlarını süren genç K'le birlikte çalışmaya başlayan Ajan J'yi büyük bir sürpriz beklemektedir.
'Zamanda yolculuk!'
Her zamanki olay örgüsü(Will Smith'in boş boğazlığı, sakarlığı ve kural tanımazlığı), anlatım dili ve dijital efektleriyle izleyenleri eğlendirmeyi başaran 'Siyah Giyen Adamlar 3' maalesef ilk iki bölümün üstüne yapılmasa da olur denilebilecek bir devam filmi. Hikâyeyi nereden tutarsanız tutun, elinizde kalıyor. Zamanda yolculuk yapılarak 1969 yılına gidilmesi tam bir fiyasko olmuş. (Tarihe dikkat ettiniz mi? Amerika'nın aya gittiği tarih. Sizce tesadüf mü?) Her ne kadar filmin en komik yerleri geçmişte yaşansa da büyük bir inandırıcılık sorunu yaşanıyor. Siyah Giyen Adamlar 3'ün en ilginç ve yaratıcı tarafı Columbia
'AIDS'ın doğum yeri neresi?', 'Ünlü film yıldızları zengin arap şeyhleriyle para karşılığı bir gece beraber olur mu?' sorularını masaya yatıran 'Diktatör', son yıllarda gülme krizine girerek izlenen nadir filmlerden biri..
The Dictator- Diktatör
Kuzey Afrika'nın petrol zengini ülkesi Wadiya'nın diktatörü Haffaz Aladeen(Sacha Baron Cohen) dünya liderlerinin pek haz etmediği bir isimdir. Wadiya'yı baskıyla yöneten ve her istediğini yapan Aladeen, Nato konferansı için New York'a gittiğinde tüm hayatı bir gecede değişir. Kaldığı otelden kaçırılan diktatörün sakalı kesilip, sokağa atılır. Wadiya'nın lideri olduğunu kimseye ispatlayamayan Aladeen, New York'ta beş parasız hayatta kalmaya çalışır.
Gülmekten çenem ağrıdı
'AIDS'ın doğum yeri neresi?', 'Ünlü film yıldızları zengin arap şeyhleriyle para karşılığı bir gece beraber olur mu?', 'Empire State binasına intihar saldırısı yapılacak mı?', 'New York caddelerinde deve yürür mü?', 'Atletizmde şike yapılır mı?', 'Kadın hakları caiz midir?' gibi soruları masaya yatırarak izleyenleri güldüren 'Diktatör', politik bir hiciv. Hicivler yer yer dozunu aşsa da gülmeye ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde ilaç gibi gelen bir film. Filmin en önemli
Küçük Çinli kıza yardım ederek Rus mafyasını karşısına alan bir kafes dövüşçüsünün hikâyesini dram ve aksiyonla harmanlayan 'Safe-Koruyucu', heyecandolu sahneleriyle izlenebilir bir yapım...
Safe-Koruyucu
Luke Wright (Jason Statham) New Jersey'de dövüşen ikinci sınıf bir kafes dövüşçüsüdür. Bir danışıklı dövüşü bozduğu için mafya karısını öldürür. Yaptığı hatayı masum bir insanın ödemesini kabullenemeyen Luke,her geçen gün intihara bir adım daha yaklaşırken 12 yaşındaki bir Çinli kızın peşine Rus mafyasının düştüğünü fark eder.Bir matematik dâhisi olan Çinli kız Mei(Catherine Chan) yeraltı suç örgütü Çinli Triadların para kasasıdır çünkü tüm hesaplar onun beyninin içindedir. Bir anda kendisini iki büyük mafyanın arasında bulan Luke'un önünde iki yol vardır. Biri Çinli kızıesir alan Rus mafyasını görmezden gelmek diğeri ise küçük Mei'ye yardım etmek.
Herkesi dize getiriyor
Tipik bir Jason Statham filmi olan 'Safe-Koruyucu' nefes kesen dövüş sahneleriyle izleyenleri etkilerken senaryonun alt metninde verilen Çin ve Rus mafyasının çekişmesiyle ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. Çünkü Amerika'da maalesef Amerikalıların sözü geçmiyor. Çin ve Rus mafyası tüm kirli işlerde
The Avengers-Yenilmezler
Dünyanın güvenliği beklenmedik bir düşmanla tehdit edilmeye başladığında "S.H.I.E.L.D." adıyla bilinen uluslararası barışı koruma teşkilâtının yöneticisi olan Nick Fury(Samuel L. Jackson) dünyayı kurtarmak için harekete geçer. Fury, yenilmezlerden oluşan bir takım(Demir Adam- Robert Downey Jr., Hulk-Mark Ruffalo, Thor-
Chris Hemsworth, Kaptan Amerika-Chris Evans, Hawkeye-Jeremy Renner, Black Widow-Scarlett Johansson) kurarak düşmanı yok etmeyi düşünmektedir ancak işi hiç de kolay olmayacaktır.
Finali Star Wars'tan alınmış
Tüm zamanların en büyük süper kahramanlarını bir araya getiren film ilki 1963 yılında basılan ve o günden beri Marvel'in en sevilen çizgi roman serilerinden biri haline gelen 'The Avengers'tan uyarlandı. Bol aksiyonlu ve tamamı özel efektlerden oluşan 'Yenilmezler' sadece ve sadece izleyenleri eğlendirmeyi amaçlıyor. Dünyayı yok edecek bir düşmanla mücadeleyi konu alan senaryo oldukça basit ama bunu yaparken hikâyenin içi doldurulmuyor. Thor'un öz olmayan kardeşi Loki'nin dünyayı dize getirmesi de inandırıcı olmamış. Elindeki süper güçlü asasından başka hiçbir şeyi yok.
Edgar Allan Poe'nun hikâyelerinden esinlenen bir katilin acımasız cinayetler işlemesini konu alan 'Kuzgun', 'Sharlock Holmes' ve 'Testere' filmlerini hatırlatan sahneleriyle biraz klişe duruyor...
The Raven- Kuzgun
Hayatın normal akışında ilerlediği Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük şehirlerinden Baltimor, işlenen korkunç cinayetlerle bir anda karışır. Bir kadın ve kızı hunharca katledilmiştir. Olayın daha önce Edgar Allan Poe'nun yazdığı(John Cusack)iki kadının öldürüldüğü, "Morg Sokağı Cinayetleri" adlı öyküsü ile olan şaşırtıcı benzerliği detektif Emmett Fields’ın dikkatini (Luke Evans), çeker.
Ancak, daha bu cinayetlerin nedenleri çözülmezken yenileri işlenmeye başlanır. Detektif Fields, katilin Allan Poe'nun öykülerden esinlendiğini fark ederek yazardan cinayetleri çözmek için yardım ister. Poe, hayal gücünün gerçeğe dönüşmesine bir anlam veremezken yazdıklarından ilham alan katilin peşine düşer.
Testere filmini andırıyor
Klasik bir polisiye mantığıyla ilerleyen, 'acaba katil kim?' ve 'cinayetler neden işleniyor' sorularıyla izleyicinin aklını kurcalayan filmin temposu yer yer düşse de izlenmeye değer bir yapım. "V For Vendetta"nın ünlü yönetmeni James
30'dan fazla ülkede 40 yıldır sevilerek oynanan "Battleship-Amiral Battı" aksiyon ve macera filmi olarak beyaz perdedeki yerini aldı. Aslına sadık kalınan oyundaki(Belirli bir tablo üstünde karşılıklı iki oyuncuyla oynan Amiral Battı'da sadece yeri tahmin edilen ancak sayısı bilinen gemiler birer birer bulunup, batırılıyor…)Tek değişken nereden geldikleri bilinmeyen ve dünyayı ele geçirmeye çalışan uzaylılar. Kahraman Amerikalı denizciler de bu istilayı önlemek için canla başla savaşıyor.
Özel efektler yağmur gibi
'The Kingdom' ve 'Hancock' gibi macera filmleriyle tanınan oyuncu ve yönetmen Peter Berg'in imzasını taşıyan 'Battleship' baştan sona soluksuz izleyeceğiniz bir yapım. Amiral Battı oyunundaki içgüdü, mantık ve akıl oyunları filmde de aynen uygulanıyor. İzleyici tıpkı bir oyuncu gibi uzay gemilerinin nereden geldiğini ve nasıl yok edileceğini düşünüp, duruyor. Görünmez bir düşmanla kıyasıya savaşılıyor. Böyle olunca da heyecan ve macera 'Battleship'in finaline kadar hiç hız kesmiyor.
Filmde izleyenleri derinden etkileyen sahnelere özel efektler damgasını vuruyor. Uzaylıların araçları ve silahları müthiş. Gerçekçilik üst seviyelerde. Bir efekt bile