ATATÜRK’ÜN UŞAĞI OLMAK...

10 Kasım 2017

10 Kasım 1938 sabahı, her zaman Atatürk’ün yanında olmaya çalışanlar, Dolmabahçe Sarayı’na gelmek yerine, yeni iktidar sahiplerine yaranmak için Haydarpaşa Garı’na koşup, ilk trenle Ankara’ya gitme telaşına düştüler. Ben değil, 1927’den 1938’e kadar, Mustafa Kemal Atatürk’ün yanından hiç ayrılmayan Cemal Granda, ‘Atatürk’ün Uşağı İdim’ adlı kitabında anlatmıştı bu acı durumu.

Çok ilginç bir kitaptır, ‘Atatürk’ün Uşağı İdim’. 10 yıl önce, zamanın hızlı liberallerinden biri “Atatürk uşağına ‘Hayvan herif’ diyormuş, gerçek Atatürk ile karşılaşmak ister misiniz?” diye bu kitaptan alıntı yapmıştı.

O dönem ben de aynı kitaptan alıntı yaparak, Mustafa Kemal Atatürk’ün zaman zaman “Hayvan” dediği uşağına asla hayvan muamelesi yapmadığını hatta Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri’nin kovmasına bile izin vermediğini yazmıştım. Düşünsenize, İran şahını beklerken sofradan ağzına bir şeyler atan Atatürk’ü uyarabilen bir uşaktan söz ediyoruz. Benim elimdeki kitap, Kasım 1973 baskısı, daha sonra tekrar basıldı mı
bilmiyorum.

Sahaflarda ya da internette görürseniz mutlaka alıp, okumanızı öneririm.

Bu kitapta, kalabalıklar arasında yalnız olan bir liderin öyküsü anlatılıyor.

İnsanüstü değil, insan

Yazının Devamı

GÜLBEN’E ŞİDDETE HAYIR

8 Kasım 2017

Kadına, fiziki ya da duygusal şiddete karşı durdum her zaman. Çok sevmesem, bazı hallerini yapmacık bulsam, her zor durumda anne olduğunu hatırlatmasından hoşlanmasam da bugün sırf kadın olduğu için Gülben Ergen’i savunmak durumundayım. Savunduğum şey, şarkıcının yaptıkları, yani eşini, evli bir erkekle aldattığı yolundaki iddialar değil. Yaptıklarının eleştirilmesi, kamuoyunda yıpranması ve boşanması, sonucuna katlanılması gereken şeyler.

Benim karşı çıktığım yer tam da bu noktadan bir adım sonra başlıyor. Tamam, araba bıçaklanması garip ve komik bir iddia ama sonuçta olaylı şekilde boşandığınız eski kocanızı otoparkta, arabanızın yanında görürseniz bu durumdan rahatsız olursunuz.

Ya da bilmediğiniz birinin kullandığı sosyal medya hesabından, ‘Yakında çıplak görüntülerin servis edilecek’ diye yazılırsa, burada iş kınamanın ve eleştirmenin ötesine gidiyor demektir.

Boşanma sürecinde Erhan Çelik’in olgun tavrına şapka çıkarmış biri olarak, bugün gelinen noktanın olayın tüm taraflarına zarar vermeye başladığını yazmazsam olmaz. Süreç böyle devam ederse, kamuoyu Gülben Ergen’i mağdur olarak görmeye başlar ki, Erhan Çelik’in bunu isteyeceğini zannetmiyorum.

Kıvanç mı, Meryem mi yoksa

Yazının Devamı

KILIÇDAROĞLU’NA BELEDİYE SORULARI...

6 Kasım 2017

“Seçimle gelen, seçimle gider” kuralı geçerliyse, şu an görevde olan tüm belediye başkanları 2019 yerel seçimlerinde yine aday gösterilecek mi? Seçilmiş bir belediye başkanını istifa ettirmekle genel başkan kararıyla tekrar aday göstermemek arasında ne fark var?

Mesela Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, 3 parti meclis üyesi, Beşiktaş İlçe Başkanlığı ve Şişli Belediye Başkanı’yla medyada geniş yer bulan tartışmalar yaşadı ama seçimle gelen seçimle gider diyorsanız Beşiktaş’ta aday değiştiremezsiniz.

Mesela Adana CHP İl Başkanı, CHP’li Seyhan İlçe Belediye Başkanı’nın 200 adamıyla parti binasını bastığını iddia etmişti. Seçimle gelen seçimle gider ilkesi gereği kimseye dokunmamak lazım, değil mi?

Mesela her ikisi de CHP’li olan Çanakkale Belediye Başkanı ile Kepez İlçe Belediye Başkanı arasında otobüslerin gideceği duraklar ve Çanakkalelileri erken indirme tehditli kavga yaşanıyor. Seçimle gelen seçimle gider ilkesi çerçevesinde tekrar aday olmalı ve kazanırlarsa kavgaya devam etmeliler değil mi?

Ön seçimden çıkmamış, genel merkezin atadığı belediye başkanları tartışması garip bir hale döndü.

Çoğu kendi özelliğinden değil, partinin adayı olduğu için seçilen başkanlara,

Yazının Devamı

AKM’Yİ DEĞİL VİYANA’YI SORALIM

3 Kasım 2017

Pazartesi günü tüm medya yeni AKM projesini konuşacak. Mevcut AKM’nin sorunları sıralanacak haliyle. Mesela opera değil, ama tiyatro ve senfoni orkestraları için akustik sorunlu büyük salon. Durmadan hava akımı olan orkestra havuzu, yazın soğumayan ve kışın ısınmayan çalışma ortamı, yetersiz asansörler konuşulacak. Bunlar konuşulacak ama eski binanın ön cephesindeki alüminyum doğramaların aslında açılan bir perdeyi temsil ettiğini ya da çatıya, güneş alan yere kurulan boya atölyesinin ne kadar doğru olduğunu bilen olmadığı için konuşan da olmayacak.

Kafası çalışanlar, Suat Arıkan’ı İstanbul Devlet Opera ve Balesi Genel Sanat Yönetmeni makamında oturan ve en önemlisi AKM’yi en iyi bilen ismi arayacak ve görüşünü soracak. İçinden bu kadar kış mevsimi geçmiş bir binanın zaten yıkılması gerektiğini söylemişti Arıkan, yeni projeye dair konuşur mu bilmem. Bildiğim, Arıkan’ı yeni proje için aramayı akıl edenlerin kısa bir süre önce Viyana’da başarılan şeyden haberleri olmadığı...

İslamafobi olgusunun en hızlı geliştiği, siyasetinde Türkiye düşmanı sesler yükselen Viyana’da, Avusturyalıların en önemli bestecisi Mozart’ı öyle bir yorumladı ki Türk operacılar, hıncahınç dolu salonda,

Yazının Devamı

KOCASIYLA MEZARA GİDEN KADINLAR...

1 Kasım 2017

Portekiz’de babası ölen kadınların bir yıl, kocası ölenlerin ise ömür boyu siyah giydiklerini okumuştum yıllar önce. İlk bakışta çok saygın, vefakâr bir tavır gibi dursa da kadınları canlı canlı mezara koyan bir yanı var bu davranışın. Çok sonra boşandığı karısının, oğlunu doğurduğu için bir başka erkekle asla evlenemeyeceğini söyleyen bir türkücü röportajı okumuştum. Ne saçma değil mi? Oysa karısından boşanan ya da karısı vefat eden erkeği herkes yeniden evlendirmeye çalışır bizim ülkemizde. Kocası ölen ya da ayrılan kadınsa, hele bir de anneyse asla evlenemez, asla sevgili olamaz.

Rahmetli Kayahan’ın eşi İpek Açar’ın yeni ilişkisine dair haberi okuduğumda bunlar geldi aklıma. Yalnızlık zorsa, erkek için olduğu kadar kadın için de zor. Yaşlılıkta dayanacak bir omuz dersen, kadının da erkek kadar ihtiyacı var öyle bir omuza. Çocukların etkilenmesi dersen, erkek evlendiğinde ne kadar etkileniyorsa kadın evlendiğinde de o kadar etkilenir çocuk. Bir kadın ayrıldıktan ya da eşini kaybettikten sonra, ne kadar yas tutacağına kendi karar verir. Erkek bu konuda ne kadar özgürse kadın da o kadar özgürdür. Kimse, özellikle de kadınlar, başkalarının doğrularını yaşamak zorunda değil!

Manşete

Yazının Devamı

İSTANBUL’DA KİM GİDECEK KİM KALACAK?

30 Ekim 2017

Ak Parti, İstan-bul’da da ilçe belediye başkanlarını değiştirecek, bunu herkes biliyor ama değişiklik ne zaman olacak, kimler gidecek bilinmeyen o.

Değişim için düğmeye 15 Kasım’dan sonra basılacak, önce bunu yazalım.

Kimler gidecek sorusunun cevabı biraz daha karmaşık. Kulislere göre son kararı vermesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulan ya da sunulmak üzere olduğu söylenen bir liste var.

Liste bir tane ama o listeye dair sızan bilgiler farklı.

Kimileri 6, kimi 7 ilçede değişim olacağını söylüyor.

Ancak biri Anadolu, diğeri Avrupa yakasında 2 ilçe var ki, o ilçelerin adı her bilgi veren kişide gidici olarak tanımlanıyor.

Sürpriz, şaşırtıcı, beklenmeyen büyük bir ilçede de değişiklik olabilir mi derseniz, evet kulislerde böyle de bir söylenti var, ancak yüzde 50 olabilir yüzde 50 olmayabilir.

Bu arada görünen o ki tek referans 16 Nisan referandumundan çıkan sonuçlar olmayacak.

Yazının Devamı

ÜNLÜLER DE GAZ ÇIKARIR...

27 Ekim 2017

“Mustafa Sandal ile Emina Sandal büyük bir kavga etmişler.”

Hemen her evde bazen büyük, bazen küçük kavgalar yaşanmıyor mu?

“İbrahim Kutluay ile Demet Şener tazminat konusunda anlaşamamışlar.”

Tazminat, velayet ve nafaka konusunda anlaşma sağlanamayan yüzlerce boşanma davası yok mu?

“Hülya Avşar, Kaya Çilingiroğlu’nun ihanetini umursamamıştır.”

Ne saçma, “Anıra anıra ağladım” diye anlatmıştı o zaman kadıncağız ama ihanete uğrayan her insan üzülmez mi zaten?

“Sonsuza kadar diye başlayan set aşkı, bilmem kaç ayda bitti.”

Arkadaş, her aşk sonsuza kadar hedefiyle başlamıyor mu? Nedense ünlüler dünyasında hayatın çok daha kolay ve sorunsuz yaşandığına dair garip bir algı var. Maalesef medya da biraz şişiriyor bu yanlış algıyı. Ünlüler insanüstü varlıklar değiller, mükemmel hayatlar yaşamıyorlar ve hatta gaz da çıkartıyorlar. ABD’de magazin yüzleri normal insan muamelesi görüyor. Türkiye’nin de artık o çizgiye gelmesi lazım.

Yazının Devamı

İSTİKLAL MARŞI İÇİN HANGİSİ DAHA GÜZEL?

25 Ekim 2017

Bizim kuşağımız için İstiklal Marşı demek, ‘hazır ol’ duruşuna geçmek demektir. Şimdi çok sayıda insan özellikle de genç nesil, ellerini kalplerinin üzerine koyarak dinliyor ve söylüyor İstiklal Marşı’nı. Bu davranışı çok Amerikanvari, çok özenti bulanlar var.
Oysa Hz. Muhammed’in adını her duyduğunda elini kalbine götürenlerin ülkesi burası aynı zamanda. Yani elini kalbinin üzerine koymak, hiç de özenti işi olan bir uygulama değil.

Anayasa’da İstiklal Marşı değiştirilemez maddeler arasında yer alıyor. 1980’den beri bu böyle ama marşın nasıl dinleneceğine dair bir hüküm de bulunmuyor. İnsanların İstiklal Marşı’nı nasıl söyledikleri ya da dinledikleri değil, gerçekten hissetmeleri önemli bana göre... Ancak kuşak farkı sanırım bu konuda da kendini hissettirecek ve bir süre sonra çoğunluk, marşı elini kalbinin üzerine koyarak dinleyecek.

Selfie günah mı?

Gördüğünüz selfie’de yer alan isimler, Suudi Arabistan Kralı Selman ve Endonezya Devlet Başkanı Widodo... Yani İslami kurallara göre yönetilen iki ülkenin başında olan kişiler. Ancak hem Hindistan, hem de Pakistan’da etkili olan bir din okulu, selfie çekip bunu sosyal medyada yaymanın günah olduğunu iddia etti bu hafta. Şaşırtıcı

Yazının Devamı