DİKKAT DERİN İNTERNET VAR!

17 Mart 2017

Anneler, babalar, derin internet kullanmayı biliyor musunuz?

Derin internet, özel tarayıcılar üzerinden girilebilen, içinde uyuşturucu ve kiralık katil dahil her türlü suç unsurunun olduğu bir dünya.

Merak edip, arama motorlarından bilgilerle girmeye kalkmayın, yanlışlıkla bir çocuk pornosu sayfası açarsınız, ertesi gün eviniz basılır. Ama ne yapıp edip, çocuğunuzun bilgisayarını bir uzmana götürüp kontrol ettirin. Niye mi?

Çünkü uyuşturucu tacirleri yine okulları, daha doğrusu gençleri hedef almış durumda. Narkotik, okul çevrelerinde önlem alıyor almasına ama derin internet üzerinden uyuşturucuya ulaşan çocuklar, ev partilerinde, orada burada uyuşturucu kullanıyor. Üstelik bu işte bile bir sosyal ayrım var.

Görece daha fakir semtlerde ucuz sentetik haplar elden pazarlanıyor, özel okul ve parası olanlara daha beterleri internet üzerinden. Uyuşturucu tek bela değil, bir de ona ulaşacak maddi imkanlar için fuhuş sektörünün eline düşme riski var. Bu durumu tespit eden aileler, çocukları damgalanmasın diye konuyu kendi başlarına çözmeye çalışıyorlar.

Danışmanlık hizmeti veren kuruluşlar ağzına kadar dolu, idrar testi kitleri, piyasada aranan ürünlerden biri haline geldi. Konuştuğum

Yazının Devamı

CEM YILMAZ KÜFREDİNCE

15 Mart 2017

Okuyanda hiç de hoş duygular uyandırmayan bu başlığı çoğumuz gördük geçtiğimiz hafta bir yerlerde. Hatta baktım Kelebek’in magazin konseyi de konuyu masaya yatırmış, tartışmışlar falan filan...

Önce işin tamamını yazayım size: Cem Yılmaz, bir tweet atıp, yapımcılığını üstlendiği filmin duyurusunu yapmış. Diyelim ki duyuru adı altında reklam yaptı, ne var bunda? Bir sürü ünlü, 5 bin TL karşılığında hayatı boyunca hiç kullanmayacağı ürünleri övmüyor mu sosyal medyada? Köşe yazarları, vatandaşların okuma alışkanlığı artsın diye mi yazılarını paylaşıyor sanıyoruz? Bırakın ünlüleri en sıradan insanlar bile yediği, içtiği, spor yaptığı salon ya da gittiği doktorun dahi reklamını yapmıyor mu? Tüm bunları bile bile, kendi yapımcısı olduğu filmin reklamını yapıyor diye Cem Yılmaz’ı eleştirmek ne kadar mantıklı?

Birine kızdıysan takip etmeyi bırakırsın, olur biter. Yok ama sosyal medyada ünlü birine illa bir laf sokma alışkanlığımız var bizim. ‘Cem Yılmaz da umursamasa, içinde küfür olmayan cevap verse fena mı olurdu’ diyenleri duyabiliyorum. İdeali elbette buydu ama hepimizin tepesinin attığı bir nokta var ve Yılmaz da bu tür zaaflardan muaf değil sonuçta.

Edilen küfür birine ana avrat

Yazının Devamı

TÜRKİYE DÜŞMANI DEMEK DOĞRU DEĞİL...

13 Mart 2017

Türkiye düşmanı olarak görünüp, seçimlerde alacağı oyu arttırmak isteyen adamlara, “Türkiye düşmanı demek” ancak ödül olur. Bu adamların canını yakmak için “Demokrasi düşmanı”,” İfade özgürlüğü düşmanı” tanımlamalarını kullanmak gerek. Yaptıkları da bu zaten.

Aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Wilders’a faşist demek, tereciye tere satmaya çalışmak gibi. Eğer Wilders’a laf edeceksek, Hollanda’da kurulu bir partinin başkanı olarak, Almanya’da yaptığı siyasi mitingi hatırlatmak lazım. Almanya, Hollanda ve Fransa’nın aşırı sağ parti başkanları olarak toplanıp, düzenlenen mitingde konuşma yapalı daha çok kısa bir zaman oldu.

Eğer Hollanda, “İslamiyet değil tutuculukla derdimiz var” diyorsa onlara kendi ülkelerindeki İncil Kuşağı bölgelerini hatırlatmamız lazım. O bölgelerde yaşayanlar aşıya karşı oldukları için, 2013 yılında binlerce çocuk kızamıktan hastanelik olmuştu.

Gelelim yaptığımız diğer hatalara...Hollanda eski Dışişleri Bakanı Bot’un kendi ülkesini eleştiren açıklamasını herkes paylaşıp duruyor ama açıklamanın tamamını okudunuz mu? Adam aynı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da hakaret ediyor.

Bu adamı kahraman yapmamamız lazım.

Cumartesi gecesi, Rotterdam Emniyet Müdürlüğü’nü

Yazının Devamı

KADINLAR GÜNÜYMÜŞ DE KADIN CİNAYETİYMİŞ DE!

10 Mart 2017

Kadın cinayetlerine, kadın yönetici sayısına ya da kadının sosyal hayattaki durumuna dair bir sürü istatistik... Zerre değeri yok bunların. Farkındalık çabası işe yarasaydı, kadın cinayetlerinin sayısı katlanarak artmazdı değil mi?

Bu yazıyı geçtiğimiz çarşamba günü, yani tam zamanında yazsaydım, o günün riyakarlıkları içinde kaybolup gidecekti, bekledim o yüzden. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı’ndan “Kadınlar, bizim kadınlarımız” mısralarını hatırlayan romantik adamlar da dahil tüm adamlar, birbirimizi kandırmayalım.

Ofiste terfi eden bir kadının ardından, ‘patron ya da yöneticiyle flört ediyor’ diye hiç dedikodusunu yapmadınız mı?

Trafikte araba kullanan bir kadına kızdığınız zaman ettiğiniz küfür onun cinsiyeti ve namusunu hedef almıyor mu?

Biraz göğüs dekoltesi ya da mini bir etek gördüğünüzde, “O açarsa ben de bakarım” deme hakkını kendinizde bulmuyor musunuz?

”Kadına şiddete karşıyım” deyip, duygusal şiddetin de fiziki şiddet kadar hırpalayıcı olduğunu unutan adamlarız biz.

Bir sürü erkek biliyorum, eşinin ve kız arkadaşının sosyal medya hesabının şifrelerini elinde tutan, kimlerle yazışıyor diye kontrol edip, hesap soran.

Bu mu kadına saygımız

Yazının Devamı

SAATİNİZ YOK MU SİZİN?

8 Mart 2017

İstanbul’da her gün 16 bin ton çöp toplanıyor. Rakam oldukça büyük ama İstanbul’un çöpünü toplamak Avrupa ülkelerine göre daha kolay. Şaka yapmıyorum, Avrupa’da geri dönüşüm kültürü oturduğu için her evin önünde üç çöp bidonu var ama İstanbul’da öyle bir durum yok. Neyse gelelim ana konuya...

Çöp toplama eskiden gecenin çok geç ya da sabahın erken saatlerinde yapılırdı.

Sonra bu alışkanlık değişti şimdi trafiğin en yoğun olduğu sabah ve akşam saatlerinde bile yollarda çöp kamyonları var.

Trafikte yapılmış hesaplamalar vardır; mesela bir otomobilin sadece bir an frene basması, 15 kilometre geriden gelen bir aracın trafik nedeniyle durmasına yol açabilir diye. Bunu hesaplayanlar sabah ve akşam trafiğin en yoğun olduğu saatlerde çöp toplamanın tıkanıklık maliyetini hesaplıyorlar mı?

Belediyeler çöp toplama işini mesai saatleri içerisinde yaptırarak mümkün olduğunca ucuza halletmeye çalışıyorlar. Peki İstanbul’da trafiği yönettiğini söyleyenler, mesela Ulaşım Koordinasyon Merkezi adıyla görev yapan UKOME herkesin gördüğünü görmüyor mu?

Düzce ve Malatya’da da oldukça başarılı işler yapan İstanbul Valisi Vasip Şahin, bari siz bir el atın bu garip düzene...

Kraliçe olmak da zor

Yazının Devamı

ALMANYA’YI YAPTIĞINA PİŞMAN EDECEK 5 PROJE...

6 Mart 2017

Bundesliga maçlarını bizim futbol yorumcuları değerlendirsin.

İzdivaç programları ZDF’de yayınlanmaya başlasın.

Almanya genelinde döner satışı bir gün için dursun.

İstanbul’daki beton mikserleri ve hafriyat kamyonları bir hafta boyunca Alman otobanlarında dolaşsın.

Muhabbet için 112 Hızır Acil hattını arayanlar, Almanya’da da 112 olan ambulans ve itfaiye hattına yönlendirilsin.

ABD’NİN PATATES KIZARTMASI İNTİKAMI

Fransa, 2003’te, ABD Başkanı Bush’un Irak operasyonu için kurduğu askeri koalisyona katılmayacağını açıklamıştı.

Bu açıklama üzerine, ABD Kongre Binası’ndaki 3 kafetarya ve lokantada patates kızartmasının French Fries olan adı Freedom Fries, yani Özgürlük Patatesi olarak değiştirilmişti.

Yazının Devamı

SİSTE HAVALİMANI KAPANIR MI?

3 Mart 2017

Çarşamba günü sis nedeniyle Sabiha Gökçen’den bir sürü uçuş iptal edildi. Günümüz teknolojisi iniş yapan uçakları sıfır görüşte bile pist başına getirebiliyor. Peki böyle bir durumda bilimden acaba ne kadar faydalanıyoruz? Başta Londra’daki havalimanları olmak üzere yoğun sis alan yerlerde gümüş iyodür kullanılarak pistler belirli bir süre açık tutulabiliyor.



Bir kamyonetin arkasından havaya bırakılan gümüş iyodür, havada asılı bulunan zerrecikleri bir süre yere indiriyor. O sürede belirli sayıda uçağın iniş ya da kalkış yapmasına olanak sağlıyor. Bir uçuşu iptal etmenin havayolu şirketlerine ciddi zararı olur. Kalan yolcunun yemeğinden oteline kadar bir sürü para ödenir, kalkamayan ya da inemeyen uçağın diğer uçuşları da durumdan etkilenir. Sanırım bilimi biraz daha fazla işlerin içine sokmamız gerekecek...

Mezarlık sosyetesi...

Meslek hayatım boyunca en çok Zincirlikuyu Mezarlığı’nda yer bulmak isteyenlerden yardım talebi geldi bana. Nadiren vefat edenin vasiyeti, çoğunlukla da geriye kalanların arzusudur iyi bir mezarlık. Zaman içerisinde bu iş prestij meselesi haline geldi. Zincirlikuyu’da boş bir sürü kabristana aile adını taşıyan taşlar da bu yüzden konuluyor olmalı.

Yazının Devamı

İNSANİYET NAMINA

1 Mart 2017

İnsaniyet namına diye bir söz vardı bizim çocukluğumuzda... Yeşilçam filmlerinde biraz abartılı şekilde kullanılsa da insan olmanın getirdiği sorumluluğu hatırlardık. Engelli milli tenisçi Büşra Ün’ün başına gelenleri okuyunca, aklıma o cümle geldi çok uzun zaman sonra.

Hikaye şu, Büşra Ün bir iş için notere gider ama Türkiye’de engelliler düşünülmediği ve ne asansör ne de platform da olmadığı için üçüncü kata çıkamaz. Yanındaki arkadaşı işlemler için yukarı çıkar, sonra Ün’ün imzası gerekir. Noterdeki görevlilerden biri toplam 25 basamak iner imzayı alır, sonra 25 basamak yukarı çıkar. Sıra para ödemeye geldiğinde bakarlar ki noter ücretine 17.74 TL yol parası eklenmiş. Noter çalışanlarının ofis dışında iş yaptıkları zaman yol parası almaları yasal, burada kanuni bir sıkıntı yok. Ancak durumun yasalara uygun olması insanlığa da uygun olduğu anlamına gelmiyor. Bırakın milli bir sporcuyu, normal bir engelli vatandaş da olsa, o parayı almamak gerekirdi. Niye mi? Çünkü yasal zorunluluklara rağmen, engelli istihdamı zaten son derece düşük seviyede. Çoğu engelli zaten zor şartlar altında yaşamını sürdürüyor.

Alınan para 17.74 TL, rakam önemli değil, zihniyet faturası çok ağır... 25

Yazının Devamı