Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ümit Aydın adını duydunuz mu hiç? 

Çok uzatmadan söyleyeyim, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde temizlik işçisi kadrosunda olup da  KCK terör örgütü adına Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i yargılayan isim olarak tanıdık onu.

Başka örnekler de var:

47 AS 012 plakalı kamyon da ilk başta pek anlam ifade etmeyecektir size.

Mazıdağı Belediyesi’ne ait bu kamyonla Mardin’de, Cevizlik Jandarma Karakol Komutanlığı’na saldırı düzenlenmişti. Van, Çatak’ta belediye aracında yakalanan gübre bomba düzeneği,

Haberin Devamı

Silopi’de rögar kapağının altından çıkan 24 adet kalaşnikof silah, 6 mayın...

Liste uzun ama bu kadar örnek yeterli.

HDP bugün Ankara’nın yerel yönetimlere kayyum atamasına karşı çıkıyor, bunu Kılıçdaroğlu’nun önüne şart olarak koyuyor.

Bu isteği tartışmadan önce HDP Genel Merkezi’nin şu sorulara cevap vermesi gerek:

Kandil’in aday belirleme sürecinden başlayarak yerel yönetimlere kayyum atamasında sorun yok da Ankara’nın atamasında mı sorun var?

Kandil’deki terör ağları belediyelerden elini çekmediği sürece Ankara’nın kayyum atamaktan başka seçeneği olabilir mi?

İnsan ya kayyum sistemine karşı olur ya da olmaz. Ankara’nın atadığı kayyuma karşı çıkıp, Kandil’in atadığı kayyuma evet demek durumunda kalanların sivil siyaset söylemi inandırıcı olabilir mi?

‘Seçimle gelen, seçimle gider’ ama bazen

HDP’yi ziyareti sırasında tırnak içerisindeki cümleyi kurdu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.

Muhataplarının kayyum hassasiyetine karşı söylenmiş bir söz bu.

Adı Ünal Çeviköz.

2018 yılındaki CHP Kurultayı’nda en düşük oy alan iki adaydan birisiydi, Parti Meclisi’ne kura sonucu girebildi.

İki yıl boyunca Dış Politika’dan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı görevinde bulundu.

2020’deki CHP Kurultayı’nda, delege, Çeviköz’ün adını çizdi, parti yönetimine girmesine onay vermedi.

Seçim artı kurayla gelen Ünal Çeviköz’ün seçim sonuçlarına göre gitmesi gerekiyordu ama gitmedi.

Kılıçdaroğlu, Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı makamını kaldırdı, Çeviköz’ü dış politikadan sorumlu başdanışmanı yaptı.

Haberin Devamı

Üstelik Çeviköz tek örnek değil, delegenin üzerini çizdiği başka isimler de Kılıçdaroğlu tarafından başdanışman yapıldı.

Seçimle gelen seçimle gider güzel bir söz ama seçimle gelen bazen seçimle de gitmiyor.

Yeniden Refah Partisi, eğrisi doğrusu...

Demokrasilerde halkın vermediği bir gücün pazarlıklarla dağıtılması, halkın yüzde 1 oy verdiği partilerin, yüzde 16.6’lık bir siyasi güce ulaşması doğru bir durum değil.

Millet İttifakı’nda oyu yüzde birler civarında olan 4 parti;

Yürütmede toplam 4 Cumhurbaşkanı Yardımcılığı ve en az 4 bakanlık,

Yasama organından da iddiaya göre 54 milletvekilliği aldı. Bu da yasama organının yüzde 11’i demek.

Buna karşın Yeniden Refah Partisi, Cumhur İttifakı’ndan 20 milletvekili istemiş.

Bu grup kuracak, Meclis Başkanvekili çıkaracak, komisyonlarda temsil sağlayacak, RTÜK’e üye atayacak kadar büyü bu sayı.

Bu sayıya ulaşmak için yaklaşık yüzde 7,5 oy almak gerek.

Millet İttifakı’nda dağıtılanlara bakınca Fatih Erbakan’ın potansiyel oyunun beş katı şeyler istemesi normalmiş gibi görülebilir ama değil.

Haberin Devamı

Demokrasilerde yürütme, yasama, gücünü halk verir.

Halkın vermediği bir gücü istemek ve dağıtmak, seçmeni “Bizim oyun planımıza göre hareket etmezseniz iktidar devam eder ha” diye korkutmak bir yol haline gelmemeli.

İngiltere’de Başbakan’ı Muhafazakâr Parti’nin tüm üyeleri sandığa giderek seçti, Cumhurbaşkanı adayı CHP üyelerinin oylarıyla belirlenecek olsaydı sandıktan İmamoğlu ya da Yavaş’ın çıkma ihtimali Kılıçdaroğlu’nun çıkma ihtimalinden çok daha fazla olurdu.  

Dert tartışmak değil, dert doğruyu bulmak

Geçen hafta, Bursa’da bir camide cuma hutbesi sırasında kavga çıktı.

Bir vatandaş Çanakkale Savaşı’na dair hutbede Mustafa Kemal Atatürk’ün adının geçmemesine tepki gösterdi, bir başka vatandaş da tepki gösteren vatandaşa saldırdı.

Bu durum hepimiz için son derece rahatsız edici.

Bundan 4 yıl önce, 18 Mart 1915’te Mustafa Kemal Atatürk’ün Tekirdağ’da olduğunu, 18 Mart ile bir ilgisi olmadığını ama 25 Nisan’da Arıburnu’ndan başlayarak savaşın kaderini değiştirdiğini, İngilizlerin de o dönem yarbay olan Atatürk için “Bu kadar düşük rütbeli bir subayın tam üç kere bir savaşın ve ülkesinin kaderini tek başına değiştirmesinin dünyada bir başka örneği yoktur” dediklerini yazmıştım.

Çanakkale Deniz Zaferi 1916’dan beri kutlanıyor ve Cumhuriyet rejimi de tarihi korumuş, tartışmanın aslı bu.

Bu konu pazar gecesi CNN-Türk ekranında da açıldı.

Program konuklarından birisi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın,  “Atatürk, 5 Mart 1924 tarihli kararnameyle hutbelerde adından bahsedilmesini yasakladığını söyledi. Programın sonuna doğru Murat Bardakçı’nın Mart 2022’de yazdığı “Bu kararnamenin Mustafa Kemal’in isminin hutbelerde geçmemesi konusuyla hiç alakası yok, uydurmayın” yazısından söz ettim, tartışma sertleşti.

Kararnameye dair benim ulaştığım bilgi şu: 3 Mart 1924 tarihinde hilafet kaldırıldıktan iki gün sonra çıkarılan kararnamede Osmanlı döneminden beri devam eden hutbelerde padişah/halife adının okunmasına son veriliyor.

Kafa karışıklığını önlemek adına da 6 Mart tarihinde “Halife ve hilafet mevcut olmadığından hutbelerde millet ve cumhuriyetin selamet ve saadetine dua edilmesi” tebliğ ediliyor.

Diyanet İşleri Başkanı pazartesi günü ekrandaki tartışmalar üzerine bir açıklama yaptı, “Ramazan ve ibadetin iyileştirici işlevine halel getirmek büyük vebaldir” dedi.

Haklı ama ekrandaki tartışma mı yoksa birlikte namaza duranların kavga noktasına varması daha büyük vebal, düşünmek lazım.

Bir de Diyanet İşleri Başkanlığı’nı eleştirmenin insanı dinden çıkarmayacağını trollere öğretmek lazım.