Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Muharrem İnce ve Kemal Kılıçdaroğlu, aynı gün CHP’den istifa edip, aynı gün birer parti kursalar, Muharrem İnce her seçimde Kemal Kılıçdaroğlu’dan daha fazla oy alır.

Ama Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin Genel Başkanı.

Biraz Ecevit’ten biraz Blair’den


Partinin kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olması, CHP’nin Cumhuriyet’i kuran parti olması tabloyu değiştiriyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, “lider” özellikleri taşımasa da, “Genel Başkan” olarak, yarışa Muharrem İnce’den 20 kat önde başlıyor.

Bu dezavantajın farkında olan Muharrem İnce parti kurmadan önce Bülent Ecevit’ten esinlendi.

Haberin Devamı

Bülent Ecevit, İsmet İnönü, 12 Mart’ın kurdurduğu Erim Hükümeti’ne destek verince CHP Genel Sekreterliği’nden istifa edip, Anadolu turuna çıkmıştı. Muharrem İnce de Türkiye turuna çıktı.

Ecevit, o turu sırasında CHP tabanıyla buluşmuştu, Muharrem İnce herkesle buluşmaya çalıştı.

Tur bitti, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında Muharrem İnce, sık sık “3. Yol” hedefinden söz etti.

İngiltere’de Tony Blair’i önce İşçi Partisi başkanlığına, sonra başbakanlık koltuğuna taşıyan tanımlama bu.

1848’ten beri siyaset sözlüğünde yer alsa da günümüzde konuşulan hali İngiliz sosyolog Antony Giddens’ın fikirleridir.

Giddens, yeni dünya düzeninde sorunların radikal bir merkez, sosyal yatırımcı bir devlet, aktif bir sivil toplumla çözülebileceğini savunur.

Muharrem İnce’nin “3. Yol” tanımlaması, küreselleşme, birey, çevre sorularına cevaplar arayan bir felsefe içermiyor.

Türkiye’deki kutuplaşmaya alternatif olma iddiasına dayanıyor. İddiası bu ama İnce’nin dili “Öz hakiki CHP biziz” dili DSP’nin kuruluş dönemince Ecevit için kullanılan “Bir bölen” suçlaması bugün de Muharrem İnce için kullanılıyor.

Bülent Ecevit ile Muharrem İnce’nin kesişim noktaları bunlar ama aradaki büyük farkı unutmamak lazım.

Ecevit, girdiği ilk kurultayda İsmet İnönü gibi bir tarihi devirmişti; Muharrem İnce, iki kurultayda da “Genel Başkan” Kılıçdaroğlu’nu deviremedi.

Sayın Bakan, tehlikenin farkında mısınız?

Okulların açılması doğru ama mutlaka yapılması gerekenler var diyor herkes.

Tüm gözler Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a dönüyor ama Sayın Bakan’dan olumlu ya da olumsuz bir ses çıkmıyor.

Sabahçı ve öğlencilerin okullara giriş-çıkış saatlerinde yığılma ve kalabalık olmaması için bir zaman aralığı konması önerisi var, bu öneriye dair bir ses verir misiniz Sayın Bakan?

Güvenli eğitim için seyreltilmiş sınıf önerisi var. Sınıflar ikiye bölünebilir, yapılacak mı? Tüm okul birlikte değil farklı saatlerde teneffüs uygulamasına geçilebilir, geçilecek mi?

Bir başka öneri, öğrencilerin sadece sınıflarında yemek yemesi. Çalışanlarının aşı kapsamına alınmadığı kantinler ve yemekhaneler açık olacak mı?

Öğretmenler aşılanacak ama derse girmeyen okul yöneticileri, servis şoförleri, hizmetliler, güvenlik görevlilerine aşı yapılmayacak. Okula girişte herkesin ateşine bakacak insanların aşı olmaması zafiyet yaratmaz mı?

Bu soruların bir cevabı var mı Sayın Bakan, varsa kamuoyuyla paylaşmayı düşünüyor musunuz?

Lafa değil gerçeğe bakalım

Futbolu beş para etmez bir Fenerbahçe-Galatasaray maçını spikerin “Dünyanın en önemli 10 derbisinden biri” sloganıyla seyrettik BeinSport’ta.

Kendimizi kandırmayalım, o sözde büyük derbi, Azerbaycan, Hırvatistan ve Sırbistan’da ekrana geldi.

Haberin Devamı

Balkanlar’daki yayın aynı şirkete ait dilleri farklı iki kanal, Hentbol Şampiyonlar Ligi maçlarını bile veriyorlar.
Bir de Bein, Arap Yarımadası’ndaki kanallarından birinde yayınladı maçı.

Eğri oturup, doğru konuşalım; Real Madrid-Barcelona derbisi 200 ülkede yayınlanıyor, milyonlarca Türk vatandaşının yaşadığı Avrupa’da tek bir ülke bile Fenerbahçe-Galatasaray derbisini yayınlamıyor.

Çocuktum, Ali Sami Yen Stadyumu’nda Galatasaray’ın 4-1 öne geçtiği ve 4-4 biten derbiyi seyrettim.

Üniversite öğrencisiydim, ilk yarısı Galatasaray’ın 3-0 galibiyetiyle sona eren ama maçı Fenerbahçe’nin 4-3 kazandığı derbiyi de seyrettim.
Ama o zamanlarda kazanmak için oynuyordu takımlar, şimdi olduğu gibi kaybetmemek için değil.

Sonuç mu? İnsan kandırılmış hissediyor kendisini...

Sosyal medya cinayetleri

Bir kadın, Youtube için silah denemesi videosu çekerken sevgilisini öldürmüştü.

Bir genç Youtube için sahte soygun videosu çekerken öldürüldü dün ABD’de.

İtalya’da TikTok meydan okuması nedeniyle küçücük bir kız öldü geçen ay.

Selfie çekerken ölenleri saymaya tüm köşe yetmez.

Zamandan sonra icat ettiğimiz bir şeyin daha esiri haline geldik işte...