Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bugünlerin en popüler tartışması: “CHP’ye kim genel başkan olursa, oylar ne olur?”

Sanki bir dizi çekilecek ve başrolde kim olursa daha çok reyting alınır tartışması yapılıyor.

Türkiye’de en önemli yıldızların oynadığı ve batan çok dizi gördük.

Doğru senaryo, doğru yönetmen, doğru müzik, doğru mekân, doğru yardımcı oyuncular olmadığı zaman kişisel reytingi olan “esas oğlan” isimler işe yaramamıştı, CHP için de aynı durum geçerli.

Mesela CHP’de genel başkan koltuğuna kimin oturduğu önemli değil ama koltuğa oturacak kişinin sosyal demokrasi ile Atatürkçülük arasındaki tartışmalardan haberdar olması ve onları bir hedefte birleştirebilmesi çok önemli.

Haberin Devamı

Tek bir cümlede yazdım ama bu oldukça ciddi bir tartışma. Sosyal demokrasi, Atatürkçülüğü militarist olmak zannederler, buna karşın Atatürkçülük tam bağımsızlık yanlısı, sosyal demokrasi küreselcidir. Atatürkçülük millet egemenliğini Cumhuriyet üzerinden yaşatmayı hedefler, sosyal demokrasi krallıklar dâhil her sistemde var olabilir.

CHP’ye genel başkan seçilecek kişi bu farklılıklardan birine destek verecek kişi mi olmalı yoksa sosyal adalet ve fırsat eşitliği paydasında herkesi aynı hedefin etrafında toplamayı başarabilen biri mi olmalı?

Asıl soru şu: CHP, iktidar olma umudunu mevcut iktidarın hata yapması ve kitlelerin iktidardan uzaklaşması üzerine mi kurmalı, yoksa mevcut iktidar hata yapmasa bile, halka “Bunlar Türkiye’yi daha iyi yönetir” güvenini verecek bir siyaset yoluna mı sapmalı?

Eğer ikinci seçenek geçerliyse o zaman neoliberal politikalar yerine bir başka ekonomik model, bir başka toplumsal barış projesini çizecek ve halka anlatıp umut olacak bir genel başkan ve kadrolara ihtiyaç var.

Bugün CHP’de süren tartışma öyle bir tartışma değil. Genel Başkan Kılıçdaroğlu hem sosyal demokrat hem Atatürkçü oluyor hem Gazi Mustafa Kemal’in koltuğunda oturduğunu söylüyor hem de “24 saat Atatürkçülük yapmaya gerek yok” diyor.

Kılıçdaroğlu’nun karşısındaki en güçlü aday adaylarından biri olan İmamoğlu’na gelince, ana mesajı: “Benimle CHP daha fazla oy alır.”

Haberin Devamı

Peki nasıl? Kurucu parti CHP’de, ANAP’taki 4 eğilimi birleştiren bir yol işler mi ki?

CHP’yi kurtaracak “esas oğlan” kim derseniz, onun tek cevabı halktır.

Yeter ki CHP’nin başına gelecek kişi, CHP’yi kuran adamın, “Köylü milletin efendisidir” cümlesini unutmasın.

Herkes üniversite mezunu olunca…

Türkiye’de en çok Afgan çobanlar rağbet görüyor. Gediz Havzası’nda Afgan bulamadığı için Suriyeli çobana razı olanlar da var.

Güneydoğu’da terör bitip, tarım geliştiği için artık mevsimlik işçiler yok. Ege’de Suriyeli ve Türkmenler çalışıyorlar tarlalarda.

Türkmenler İstanbul’da tekstil atölyelerinde de dikkat çeken nüfus. Ev işleri ve çocuk bakımında daha çok Özbekler çalışıyor.

Karadeniz’in çay bahçelerinde Afrikalı gençleri görmeye başladık. Geçen senelerde Gürcistan’dan gelenler de vardı, bu sene tablo değişmiş.

Herkesin üniversite mezunu olduğu, herkesin masa başı iş aradığı bir ülke olunca ortaya çıkan tablo bu oluyor.

Gıdada arz güvenliği bir ulusal güvenlik meselesiyse ona göre davranmamız lazım.

Haberin Devamı

Gençlerin tarım ve hayvancılığa dönmesini istiyorsak köyleri, interneti, sağlık hizmetleri ve eğitimi tam yerler haline getirmemiz gerekiyor.

Eğitimde durum daha da kötü, en çok ihtiyaç duyduğumuz tarım teknikerlerini sahada değil tahta başında yetiştiriyoruz

Piyasada tekniker yok, çoban yok, işçi yok ama iş bulamadığımız binlerce ziraat mühendisimiz var.

Eğitim sistemini ihtiyaca uygun hale getirmez, göç politikasını Türkiye’nin ihtiyacına göre şekillendirmezsek, varacağımız yer, paramız olsa bile alacak ürün bulamayan bir Türkiye olacak.

Unuttuğumuz çocuklar çok sevindi

6 Şubat depremlerinde ampüte olan çocuklarımız var.

O çocuklardan bir kısmı İstanbul’daydı geçen hafta, her yeri gezdiler ama en önemlisi Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda, Şampiyonlar Ligi finali oynayacak iki takımın son antrenmanını seyrettiler, futbolcularla tanıştılar.

UEFA çok insancıl bir tavır sergiledi, THY sponsorluğun adına yakışanı çocuklar için de yaptı, Milli Saraylar Dolmabahçe ve Topkapı’da müthiş bir ev sahipliği yaptı. Unuttuğumuz o çocuklar rüya gibi bir 72 saat yaşadılar. Rehabilitasyon sürecini ve protezi kabul etmekte zorlananlardan biri, memleketine tedavi sürecini kabul ederek döndü.

Engelleri Aşan Umut adındaki bu projeden çoğumuzun haberi olmadı ama BBC Radyo, ilk günden beri proje için uğraşan Zeynep Koç’u yayına alıp, unuttuğumuz, sayısı binin üzerindeki ampüte depremzedelerin durumunu konuştu.

“Bodrum’da lahmacun pahalı, beach club’lara giriş ücreti de aldı başını gitti”leri konuşmaktansa, unuttuğumuz çocukları konuşmak daha iyi geliyor bana.