Çin aşısına dair

“Çin malı”, “Çin pazarı” denilince ucuz ama kalitesiz ürünler gelir çoğu kişinin aklına.

Koronavirüse karşı Türkiye’de uygulanacak “Çin aşısı” için de benzer bir hava dolaşıyor ortalıkta.

İlk başta koronavirüsün kaynağı olarak damgalanan yarasa çorbası nasıl Çin mutfağında yer almıyorsa, Çin malları konusunda da fena halde eksik bilgilerimiz.

Çin yönetimi son yıllarda dünyanın fason üretim üssü olma fikrinden vazgeçip, kendi global markalarını yaratma politikasını benimsedi.

Sonuçta dünyanın en değerli 500 markası listesi içerisindeki Çinli şirketlerin sayısı arttı.

Toplam 6 trilyon dolar değer biçilen bu 500 markalık listedeki Çin şirketlerinin değeri 1 trilyon doları aştı.

Bankacılık sektöründe en değerli markalar listesinde ilk 10’a girebilen iki marka da Çin markası.

Sigortacılıktan teknolojiye ve yazılım sektörüne kadar bir sürü alanda Çin global markalar yaratmayı başardı.

Şimdi kimilerinin “Çin aşısı” diye dudak büktüğü Sinovac üretimi aşıya bu gözle bakmamız gerekiyor.

Kaldı ki şu an İngiltere’de uygulanmaya başlanan ABD-Alman ortak yapımı aşı Belçika’da 17 bin nüfuslu bir kasabada üretiliyor ve kimse o aşıyı “Kasaba aşısı” diye küçümsemiyor.

Kanada ve insan hakları

İnsan hakları konusunda çok duyarlı bir ülke ya Kanada,

Kişi başına 8 adet düşecek kadar çok koronavirüs aşısı siparişi verdiler. Kanada’nın stok yaptığı her aşı, fakir bir ülkede bir insanın ölmesine yol açacak.

İnsan hakları konusunda zaman zaman Türkiye’ye de üstten cümleler kuran Kanada,

Tüm insan hakları örgütleri not etti bu aşı bencilliğinizi.

Kulüpler taraftarın mı yoksa sahiplerinin mi?

Bana göre, dünyanın bir numarası İngiltere’deki Premier Lig takımlarının çoğunun sahibi Arap, Rus, Çinli iş adamları.

Manchester United’ın sahibi de ABD’li bir iş insanı.

İngiltere çok kültürlü bir ülke olduğu için fazla tartışma olmuyor ama İsrail’in en ırkçı takımı Baitar Jerusalem, Birleşik Arap Emirlikleri’nden bir şeyh tarafından satın alındı.

Bu Kudüs takımı bugüne kadar tek bir Arap kökenli futbolcuya bile forma vermedi.

Hatta 7 yıl önce, Çeçenistan asıllı iki Müslüman oyuncu transfer edileceğinde taraftarlar kulübün ofislerini ateşe verdi. 

Başakşehir’in haklı tepkisinden yola çıkarak “Futbolda ırkçılığın yeri yok” diyoruz ama en azından İsrail’de ırkçılık vardı.

Hatta kulübü satan İsrailli başkan bile uzun zamandır bu ırkçı kafayla mücadele ediyordu.

Kulüpler taraftarın mı yoksa sahiplerinin mi tartışmasına dair en merak ettiğim örnek artık Baitar Jerusalem.

Bu arada, aklına sadece Bask bölgesinden futbolculara forma veren İspanya’nın Athletic Bilbao takımı gelenlere hatırlatayım; 2018’de Romen futbolcu Ganea’yı transfer etti Bilbao ve o dönem bitti gibi.

Böbürlenme değil itiraf

2 Aralık’ta Avrupa Birliği Zirvesi’nden çıkacak yaptırım kararının Doğu Akdeniz odaklı ve daha kişisel olacağını yazmıştım.

9’u akşamı Reuters’ın geçtiği taslak metinde de benzer bilgiler yer alıyordu.

Brüksel’de çok özel haber kaynaklarım yok, bana olacakları fısıldayan bir derin gırtlağım yok. Sadece Avrupa medyasını çok dikkatli takip ederek vardığım bir sonuçtu yazdığım.

Atina ve Paris’ten yükselen sesler kadar Roma ve Madrid’den yükselen seslere de bakmak gerekiyordu.

Her iki başkent de Türkiye’ye yönelik sert bir yaptırıma karşı durdu.

Almanya’da hem koalisyon ortakları hem de muhalefet tarafından “Erdoğan etkisinde” olmakla suçlanan Başbakan Merkel de bir yaptırıma yeşil ışık yaksa da bunun sert olmaması konusunda bir kararlılık sergiledi.

Sonuç olarak, AB Liderler Zirvesi’nden bugün çıkacak yaptırım Paris ve Atina için zafer olmayacak ama onlar bunu zafermiş gibi sunacaklar.

Vefa bir semt adı değilmiş yani...

Bodrum Çarşı Mahallesi’ndeki 1009 Sokak artık Ender Uslu Sokak oldu.

Türkiye’de ilk özel radyoyu Bodrum Belediyesi için kuran adam Ender Uslu.

Aynı zamanda, Türkiye’deki bildik tüm radyo markalarında da emeği olan adam.

Vakitsiz kaybettiğimiz Ender Ağabey’in son emek verdiği istasyon Kafa Radyo adı unutulmasın diye adımlar atıyordu, Bodrum Belediyesi bu adımları daha da öte bir noktaya taşımış oldu. Hem Ender Abi’nin adını yaşatacağı hem de vefanın bir semt adından fazlası olduğunu gösterdiği için teşekkürler Bodrum Belediyesi...