* Son 72 saattir en çok konuştuğumuz konulardan birisi Türkiye’nin F-35 Projesi’ne dönme ihtimali. Bugünden yarına olacak ve Trump’ın Beyaz Saray’a yerleşmesinin yetmeyeceği bir durum bu. Türkiye’ye yaptırımlar bir yasa maddesi ile Kongre’den geçmişti, yaptırımlar ancak bir başka yasa maddesiyle kaldırılabilir. Önce gerçekçi olmamız lazım.
* F-35’ler her alanda dünyanın en iyi savaş uçağı değil. Özellikle hava-hava görevlerinde ABD’nin başka ülkelere satmadığı F-22’lerin, ABD’nin tüm dünyaya sattığı F-35’lerden üstün olması şaşırtıcı değil. Kimse en güçlü silahını başkalarına vermez. Bunu hiç unutmamak lazım.
* ABD Operasyonel Test ve Değerlendirme Müdürlüğü tarafından yayınlanan yıllık rapora göre, F-35 savaş uçakları 2023’te güvenilirlik, bakım ve kullanılabilirlik konularında zorluklarla karşılaştı ve hedeflenen yüzde 65’lik göreve hazır olma oranını tutturamadı. Yüzde 51’lik bir performans gösterdi.
* Askeri harcamaları denetleyen bir yapı olan Project on Government Oversight’ın çalışmasına göre “F-35 filosunu işletme maliyeti 2018‘de 1,1 trilyon dolardı, 2023’te bu rakam 1,58 trilyon dolara yükseldi. Bir F-35’in saatlik uçuş maliyeti 44 bin dolar, her 6 inişte bir lastikleri değişiyor. Ağır bakım ihtiyacı diğer uçakların 3 katı. Bahsettiğim raporda, dikkat çeken bir diğer bölüm de uçakların radarda görülmesini engelleyen kaplamaların çok sık onarıma ihtiyaç duyması. Şaşırtıcı gelebilir ama ABD yapımı uçağın ABD’de yedek parça temininde zorluklar yaşadığı belirtiliyor.
* Raporda dikkat çeken başka maddeler de var. Mesela, F-35’in otomatik arıza tespit sisteminin güvenilir olmadığı ve normalde 50 saatte bir olması gereken alarm oranının saatte bir yanlış alarm verdiği yazılmış. F-35’lerde bulunan 25mm topun tasarım ve kurulum sorunları nedeniyle hedefleri vurmakta başarısız olduğu da belirtiliyor.
* Bilgi edinme hakkı çerçevesinde bu öğrendiklerimizle sınırlı değil F-35’lerin sorunları. F-35’lerde kokpit içi 8 milyon kod satırı ve uçağın yer-lojistik hizmetleri dahil 24 milyon kod satırı büyüklüğünde bir yazılım kullanılıyor. Uçak ABD Ordusu’nun envanterine girdiğinde 917 çözülmemiş problemi vardı, sayı önce 873’e indi ama problemlerden 13 tanesi mürettebatın hayatını riske atıyordu. Bugün tam durum ne bilinmiyor ama üretici Lockheed Martin 350 milyon dolarlık bir yatırımla sistem entegrasyon testleri ve geliştirme çalışmaları gerçekleştirdiğini açıkladı.
* Bilinen bir başka gerçek F-35’lerin havada dağılmaması için en yüksek hızda uçuş süresinin kısıtlandığı.
* Tüm bunlar uçağın imalat süreci ilerledikçe düzeltilmesi için uğraşılan sorunlar ama F-35 alan tüm ülkeler için bir başka yaşamsal sorun daha var. F-35’ler uçması değil ama savaşması tamamen ABD’nin kontrolünde olan uçaklar. Bu ALIS sistemi kaynaklı sorunu biraz açayım: Otonom Lojistik Bilgi Sistemi adlı sistem görünürde uçağın lojistik ihtiyaçlarını otonom olarak ve amacı uçağı harbe hazır tutmak olan bir sistem. Çok masum gözükse de, ABD, uçağın çıktığı görevde hangi misyonları yerine getireceğine, hangi mühimmat tiplerinin uçakta yüklü bulunduğuna, nereye gideceğine, hangi irtifada hangi hızla seyredeceğine dair tüm bilgilere erişmesine olanak sağlıyor.
* Madem bu kadar kötülenecek yanı var o zaman Kaan Projesi devam ederken neden 40 adet F-35 almak istiyoruz sorusu çok haklı bir soru. F-35 Projesi 2001 yılında başladı, ilk teslimata kadar 14 deneme uçağı yapıldı. Gözbebeğimiz Kaan’ın yol haritası belli ve alacağımız kritik virajlar var. Yerli motor üretimi dahil her adım takvime uygun gitse bile Kaan’dan ayda 2, yılda 24 tane üreteceğiz. Yani güvende hissedeceğimiz uçak sayısına ulaşıncaya kadar geçmesi gereken bir zaman var. Bu bilgiyi aklımızda tutup envanterimize bakalım:
* Türkiye’nin elinde 1970’lerde üretilmiş ve bir kısmı modernize edilmiş 30 civarı F-4E uçağı var. Normalde F-35’ler gelince bu uçaklar emekli edilecekti ama mecburen bunlarla uçmaya devam ediliyor. F-16 filomuza gelince. Önce önemli bir bilgi aktarayım, bir F-16’nın gövde ömrü 8 bin saat uçuşa göre üretilmiştir. TUSAŞ, gövde yenilemeyle bu süreyi 12 bin uçuş saatine çıkardı. Filomuzdaki en modern F-16’lar Block-50 seviyesinde. Burada aklımızda bulundurmamız gereken önemli bir nokta var. Dünyada hava savaşlarının dinamiği değişti. Eskiden havada it dalaşlarında gördüğümüz tarzda pilotların mücadelesi ön plana çıkıyordu şimdi hava-hava savaşları düşmanı ilk görmek ve görüş ötesi füzelerle vurma noktasına geldi. Yaklaşık 250 civarı olan F-16’larımız en üst model Block-70 seviyesine gelse bile, F-16’lar, en uzun menzilli füze olan Meteor füzesi ateşleme imkanına da sahip değil, radarda tespiti zorlaştıracak zırha da... Eurofighter ve F-35’ler işte bu eksiği kapatacak.
* Güney Kore örneğiyle yazıyı bitireyim. KF-21 Güney Kore’nin 4,5’uncu nesil savaş uçağı programı. Seri üretim aşamasına gelmek üzereler ve tıpkı Kaan gibi onlar da 2028’de bir teslimat programına sahipler. Daha önce 40 adet F-35 almışlardı, geçen senenin sonunda 20 adet F-35 daha almak için ABD ile anlaşma imzaladılar. Günümüzün tehditleri gökyüzünde iğne deliği kadar boşluk bırakmamayı gerektiriyor. Madem öyle ABD’den alacağımız 40 adet Block 70 seviyesindeki F-16’yı ne yapacağız diyenler çıkacaktır. Çok basit, devriye ya da hava savunma sistemi olamayan Irak’ın kuzeyindeki hava-yer görevlerinde, saatlik uçuş maliyeti 44 bin dolar olan F-35’leri değil saatlik uçuş maliyeti 12 bin dolar olan F-16’ları kullanırsınız. Kaan, seri üretime başlayıp, yeterince sayıda üretilinceye kadar geçecek zaman diliminde havada hiç boşluk bırakmamak gerekiyor. Eurofighter ve F-35 adımları Kaan’ı gölgede bırakmaz, gök vatanda güvenliği tam olarak sağlamaya yarar...