FETÖ'nün 15 Temmuz öncesinde Türkiye'de kamuoyu oluşturma çabalarındaki sembol uğraşı, farklı ülkelerdeki yabancı çocuklara İstiklal Marşı okutmaktı.
Maske düştü, şimdi Kıbrıs için Türkiye'ye NATO müdahalesi isteyen FETÖ'cüler devrindeyiz.
Yunanistan gazetesi Ta Nea, kaçak akademisyen Mehmet Efe Çaman'ın sosyal medya mesajlarını sayfalarına taşıdı:
"Rusya'nın Ukrayna'yı işgali için uyguladığınız kriterleri Türkiye'ye de uygulayın. Rusya uluslararası hukuku ihlal eden saldırgan bir devlettir. Türkiye 1974 yılından beri aynı şeyi yapıyor. Türkiye aynı zamanda uluslararası hukuku ihlal eden saldırgan bir devlettir."
Yetmiyor devam ediyor: "Türkiye NATO üyesidir. NATO bunu ele almalı ve Ankara'yı yasa dışı işgaline son vermeye zorlamalı."
Nâzım Hikmet, Kuvayı Milliye Destanı'nda 1918-19 dönemini anlattığı Birinci Bap kısmına "Ateşi ve ihaneti gördük" diye başlamıştı, 2022 oldu, hâlâ aynı şeyleri görüyoruz.
Putin imaj savaşını neden kaybetti?
Kamuoyu savaşları sadece saldıran ve savunana bakarak yorumlamaz.
2008’deki Güney Osetya savaşında, Putin’in karşısında Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili vardı.
2022’de Putin’in karşısında Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy var.
Saakaşvili, cephe hattına ziyaretinde saldırıya uğruyormuş havası vermek
için yerlerde sürünüp taklalar atmış, BBC canlı yayınında kravatını yerken görüntülenmişti.
Zelenskiy, ABD’nin
tahliye talebini kabul etmeyerek, kamera hâkimiyetini Kiev sokaklarında kullanarak, ülkesini canı pahasına savunan bir şövalye görüntüsüne büründü.
Putin, sinekkaydı tıraşı, jilet gibi takım elbisesiyle tehdit cümleleri kurarken, Zelenskiy, haki atleti, 2-3 günlük kirli sakalıyla vatansever cümleler kurdu.
Bu keskin farklar ve sosyal medyanın 2008’e oranla çok daha yaygın olması Putin’in imajını yerle yeksan etti. Savaşı kaybedecek olsa bile iletişim zekâsı ve stratejisiyle Putin’i asla haklı olamayacak adam çizgisine getirdi.
Zelenskiy’i “Eski komedyen” diye küçümseyenler, insanları güldürmenin ağlatmaktan daha zor olduğunu ve mizahın aslında keskin zekânın ürünü olduğunu unuttular galiba.
Kemal Bey, 6’nın biri olmamalı
Altı parti “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakatı”nı kamuoyuna açıkladı.
Davetli medya mensuplarının ezici çoğunluğu meslek hayatlarını AK Parti’yi destekleyerek geçirdi.
Aralarında AK Parti’nin uzaklaştırdığı isimler de vardı, bir şekilde AK Parti’den kopan iki genel başkanla yol yürümeyi tercih edenler de.
Bu kısmı çok önemli değil, önemli olan, 50 küsur sayfa metinde ve ön sözde Mustafa Kemal Atatürk adının geçmemesi.
Bu bilinçli bir tercih ve kimi ittifak ortaklarını rahatsız etmemek adına yapıldıysa orada durmak lazım.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, o masada altı genel başkandan biri olarak oturmamalı.
Ana muhalefet Kılıçdaroğlu’nun bir oyuna karşı toplam oy oranı, seçim barajı yüzde 10’u bile bulmayan dört sağ partinin genel başkanlarının oyları belirleyici olmamalı.
Kamuoyu desteği yüzde 1 civarında olan partiler, yüzde 50 artı 1 ittifakları yüzünden, pazarlıklarla yüzde 2 ya da yüzde 5’lik güce ulaşırlarsa
bu demokratik rejimin ruhuna aykırı olur.
Çöpçü balığı olarak Yunanistan siyaseti
Çöpçü balıkları akvaryumu temizlemezler aslında sadece diğer balıkların yemediği dibe çöken yemlerle beslenirler.
Yunanistan’da iktidar bugünlerde tam bir çöpçü balığı halinde, Rusya-Ukrayna çatışmasından beslenmeye çalışıyor. Atina şu an iki dosyaya dibe düşmüş yem misali saldırıyor. Birincisi, Ukrayna’daki ayrılıkçı hareketi Kuzey Kıbrıs ile özdeşleştirmek.
Aslında bu Yunanistan’ın aklına gelmemişti, bu fikri ilk dile getiren Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov oldu.
Atina, Lavrov’un o sözlerini, Türkiye’nin yaptığının Rusya’nın yaptığından ne farkı var diye işlemeye başladı.
Atina’nın ikinci çabası ABD’nin öldürdüğü EastMed Projesi’ni diriltmek.
Yunanistan Enerji Bakanı, AB Komisyonu’na, Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlamak için farklı alternatiflere yönelmenin, Afrika ya da Ortadoğu’dan enerji kaynakları getirmeye yatırım yapmak gerektiğini anlatan bir mektup yazdı.
Kedi demek yerine, “Miyav der, kuyruğu da var” diye adını vermeden EastMed’i tanımladı.
Atina’nın unuttuğu şey, yarın Rusya’nın ayrılıkçı Ukrayna bölgeleri gibi KKTC’yi de tanıma kararı alma ihtimali.
Çöp balıkları dipte yaşadıkları için hep diğer balıklardan arta kalanlarla beslenir ya, Atina’daki hükümetin durumu da bu.
