Rusya Devlet Başkanı Putin 8 Ocak’ta Türkiye’ye geliyor.
Almanya Başbakanı Merkel de ocak ayının 3. haftasında Ankara’ya gelecek.
Her iki liderle de hem Suriye’deki durumu hem de Libya’yı konuşacak Türkiye.
Konuşulacak olanlar Suriye ve Libya deyince, işin önemi çok anlaşılmıyor aslında.
Bir yanda, ileride Türkiye’ye dönmesi kaçınılmaz olan bir uyducuk devlet kurulmamasını,
Ve Doğu Akdeniz’de daracık bir alana sıkıştırılmamayı konuşacak Türkiye...
‘NE İŞİMİZ VAR LİBYA’DA?’ DİYE SORMAK...
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı Serrac, İtalyan Corriere Della Sera gazetesine bir röportaj verdi.
O röportajda Türkiye’den silahlı insansız hava aracı ve tank istediklerini söyledi.
İtalya başta olmak üzere başka ülkelerden de yardım istediklerinin altını çizerek anlattı bunları Serrac.
Bu bizden istenen ama bir de bizim kamuoyunda tartışılanlar var.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki oyunu bozma planında en önemli adım Libya ile yaptığımız Deniz Yetki Alanları anlaşması.
Bu anlaşma uluslararası hukuka uygun ve geçerli bir anlaşma yani herkes için bağlayıcı.
Tüm siyasi analistler, Türkiye’nin bu anlaşmayla, kendisini devre dışı bırakma niyetinde olan ülkeleri masaya oturtmaya zorlayacağını söylüyor.
Ancak bu anlaşmanın geçerli kalabilmesi için Libya’da isyancı Hafter’in kazanmaması gerekiyor.
Zira Hafter Libya’da iktidarı ele geçirirse, anlaşmadan çekilme hakkına sahip olacak.
Hafter’in arkasında Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır gibi ülkeler var.
ABD ustaca bir manevrayla kendisini tarafsız ilan ettiği için, şu an tüm dünyada Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin arkasında sadece Türkiye var.
Durum kritik zira Hafter’e bağlı güçler Trablus’un bazı dış mahallerine girdi, Hafter’e bağlı Ordu Radyosu da yayınlarını Trablus’a kadar ulaştırmaya başladı.
Arap medyası yine Türkiye karşıtlığı üzerine bir senaryo kurdu, yok “İki bin Özgür Suriye Ordusu savaşçısı 4 uçakla taşındı” falan diye haber yapıyorlar.
Arkadaş, 4 uçakla, iki bin kişi taşımak için A-380 büyüklüğünde uçak lazım ama o uzunlukta pist de yok orada.
Daha komiği, Suriye’de, Özgür Suriye Ordusu’nu istemeyen terör örgütü, propaganda sitelerinde, Özgür Suriye Ordusu militanları Libya’ya gitti diye bas bas bağırıyor.
Oysa aksi olması ve bu durumdan memnuniyet duymaları gerekirdi.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığını savunmanın yolu bugün Libya’dan geçiyor.
Ne işimiz var oralarda diyenlerin, meseleye buradan bakmalarında fayda var...
TARAFTAR OLMAYI ÖĞRENEMEDİK BİZ...
En son 1990 yılında lig şampiyonluğu kazandı Liverpool takımı.
Taraftarı tam da söyledikleri gibi, asla yalnız yürümesine izin vermedi takımının hep tribünleri doldurdu.
Stadyumları büyümedi, aksine koltuk zorunluluğu gelince kapasitesi, 62 binden 45 bine düştü. Şimdi yeni stadyum yapmak yerine, tarihi stadyumlarını güçlendirip, büyütecekler.
O işi yaparken de, çoğunluğunu liman işçilerinin oluşturduğu, kale arkasındaki Kop Tribünü daha da büyütülecek.
Kaçan onca şampiyonluğa rağmen, futbolcularına hiç küfretmedi, hep destek verdi, Kop Tribünü’ne ya da maçlara gitmemezlik de etmedi...
Sonuç mu, tribünlerde hep bağırdığımız “Yenilsen de yensen de, taraftarın seninle” lafı bizim memleketin gerçeğine uymuyor.
Hani İngiltere’de oynanan futbola imreniyoruz ya, taraftarlık meselesinde de imrenecek çok şey var...
Özay Şendir
Özgür Özel, yandaş mı oldu?
26 Nisan 2024
Güneri Cıvaoğlu
Katar arabuluculuktan çekilirse…
26 Nisan 2024
Cem Kılıç
İklim değişikliği işte ‘büyük risk’
26 Nisan 2024
Didem Özel Tümer
Türkiye, NATO Genel Sekreter adaylarına ne söylüyor?
26 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Atama, obezite ve boşvermişlik
26 Nisan 2024