Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kuşadası Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri arasında okulda başlayan bir tartışma, bir parkta düello olarak devam etti.

Boran Sönmez ve Z.K adlı öğrenci birbirlerine muşta ve bıçakla saldırdılar.

Kalbinden bıçaklanan 16 yaşındaki Boran Sönmez olay yerinde hayatını kaybetti, öğrenciyken katil olan Z.K olay yerinden kaçtı.

Kimsenin polis neredeymiş demeye falan hakkı yok.

Bu ülkenin en popüler elektronik ticaret sitelerinden birinde 21 cm’lik sustalı bıçak satılıyor.

Yine çok popüler bir başka sitede mınçıka, diğerinde muşta.

Haberin Devamı

Kama, boğma zinciri, şok cihazı, biber gazına da ulaşım çok kolay.

Alenen satanlar olduğu gibi, demir muşta, dekoratif eşya, mınçıkayı av silahı olarak satanlar da var.

Satılması yasak olan ürünler bu kadar kolay satılırsa, alanın kim olduğuna bakılmazsa 16 yaşında çocuklar cinayete de kurban gider, katil de olur.

Ticaret Bakanlığı’nın bu konuda İçişleri Bakanlığı’na yardımcı olması şart.

Gelelim işin Milli Eğitim Bakanlığı’nı alakadar eden kısmına.

Kuşadası Meslek Lisesi’nde tartışma üst kattan düşen ya da atılan bir pet şişeyle başlıyor.

İki öğrenci değil iki öğrenci grubu arasında yaşanan bir gerilim aslında bu ve parka da gruplar olarak gidiyorlar.

Bu düello randevusunun okul yöneticileri tarafından duyulmamış, gerilimin fark edilmemiş olması bir problem.

Ama asıl problem, çocukların okula bıçak, muşta gibi silahlarla gelmiş olmaları.

Bu sadece Kuşadası Endüstri Meslek Lisesi’ne ait bir sorun değil, başta İstanbul olmak üzere, okula mobil cephanelik olarak giden çok öğrenci var.

Okul öğretimden önce eğitim yeridir ya, bu konuda tüm okulların uyarılmasında, çocukların üzerinde ya da çantalarında sigaradan önce silahlara bakılmasında büyük fayda var.

Dün de Samsun’da bir lisede 14 yaşındaki kız öğrenci bir başka kız öğrenciyi bıçakladı. Bu gidişe hemen dur demek gerek.

Okullar alarm veriyor Sayın Bakanlar

70 yaşında anne olma hakkı mı?

Hindistan’da bir kadın 70 yaşında anne oldu, bilmem kaç on yıldır evliymiş, çocuğu olsun istiyormuş falan.

Anne olmak çocuk doğurmak, baba olmak da bir kadını hamile bırakmak değil ki.

Haberin Devamı

Anneliği kutsal, babalığı eşsiz kılan şey, bir çocuğun büyüme aşamasında verilen emekte gizli.

Bir çocuk büyürken verilmesi gereken emeği, harcanması gereken zamanı hiç unutmamak gerekir.

O emeği verebilecek güçte ve o zamana da sahip olmak gerekir. 70 yaşındaki anne haberinde çocuğun 5 yaşında koşmaya başladığı zamanları düşündüm, anne 75 yaşında olacak.

Çocuk okula başladığında anne 77 yaşında olacak, birlikte ödev yapacaklar.

Liste böyle uzayıp gidince, bir bebeği karnında taşımanın ve doğurmanın heyecanı ve mutluluğunun insanı bencil kılıp kılmadığına dair sorular üşüştü kafama.

İnsan en çok sevdiği ve seveceği yavrusunu, en ihtiyacı olacağı dönemde onu tek başına bırakıp gitme riskine girmeli mi, girmemeli mi?

Unutmayalım ki her çocuk doğuran kadın kutsal bulduğumuz anne tanımını hak etmez, hiç çocuk doğurmamış bir kadın, fizyolojik bir anneden bin kat daha fazla anne olabilir.

Bulun şu insan müsveddesini!

Eskişehir’de bir insan müsveddesi, sürücüsüyle tartıştığı okul servisine, içinde öğrenciler varken, tabancayla ateş açtı.

Haberin Devamı

Seken kurşun, evladını okula bırakıp geri dönen bir anneyi yaraladı. Eskişehir Emniyeti kaçan o sürücüyü mutlaka bulacaktır ama asıl iş Eskişehir Adliyesi’ne düşüyor.

İçinde öğrenci olan okul servisine ateş açacak kadar gözü kararan bu insan müsveddesini, önce akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılması için ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yollayın.

Bu sayede itiraz dilekçesi, vs yazarak kısa sürede dışarı çıkmasının önüne geçilir.

İddianame de içinde öğrenci olan bir okul servisine ateş açmayı bir daha kimse aklına getiremeyecek kadar ağır olmalı.

Devlet bu işe başka gözle de bakmalı

Kuzey Kıbrıs’ta iki dağıtım şirketi çarşamba günü ani bir kararla akaryakıt sevkiyatını durdurunca, insanlar paniğe kapıldı.

Rum ve Yunan medyası da bu haberi büyük bir zevkle yaydılar. Kuzey Kıbrıs’ta iki akaryakıt dağıtım şirketi var; biri K-Pet, diğeri de Alpet.

Kıbrıs’ta akaryakıtla ilgili normal fiyatlandırma 15 günde bir yapılıyor, o gün de 26 Ekim Salı gününe denk geliyor.

Dövizdeki hareketliliğe bakarak altı gün önce, erken zam talebini anlarım ama bu kadar karışıklığa yol açılması garip. Çalışanları grevde olduğu dönemde K-Pet istasyonlarına “Ülkede kaos çıkmasın” diye akaryakıt veren Alpet şimdi nasıl olduysa bu işin parçası oldu.

Zararına mı satış yapsalardı diyecekler çıkacaktır, bu iki firmaya kayıplarının en azından bir kısmını Fiyat istikrar Fonu’ndan karşılama teklifinde de bulunulmuş ama firmalar bu teklifi kabul etmemişler.

İlgili bakanlık uygulamanın yasa ve yönetmeliğe aykırı olduğunu, firmaların ceza alma ihtimalinin doğduğunu belirtince, akaryakıt sevkiyatı yeniden başladı ama fark etmez, bu iki şirket siyasi sonuçları da olabilecek bir adım attı.

Sadece KKTC makamlarının değil Türkiye’nin de meseleye çok yönlü bakmasında büyük fayda var.