Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prag’daki Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’nde Rusya ve Ukrayna ile konuşabilen tek ülke olmanın pozitif etkisini yaşadı Türkiye. Bu hepimizin bildiği şey, şimdi hiç bilmediğimizi yazmakta fayda var. Türkiye Ukrayna-Rusya savaşını bitirmek için farklı bir fikri altyapı hazırlayıp bunu Batı’daki bazı başkentlerle paylaşmaya başladı. Türkiye’nin hazırladığı fikri altyapı, Rusya Devlet Başkanı Putin’in savaşın başından beri yaptığı tüm konuşmaların incelemesiyle başlamış. Varılan sonuç Moskova’nın Batı ile uzun vadeli bir pazarlık istediği olmuş. Türkiye işte bu noktada Batı’nın dört büyük ülkesi ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere’yi Rusya ile aynı masaya oturtmayı planlıyor. Bu plan henüz tüm Batı başkentleriyle paylaşılmadı ama ABD’ye önemli ve özel kanallar üzerinden aktarıldı. Washington’daki etkili isimlerin plana dair ilk yorumları oldukça olumlu. Tek soruları böyle bir diyalog için Rusya’dan muhatap bulunup bulunamayacağı. Mekik diplomasisinde oldukça deneyim kazanan Türkiye’nin cevabı net bir evet. Ankara, Ukrayna’nın iradesine de saygı duyuyor ve hep açık olan kanallardan savaşın taktik bir nükleer silah kullanılmadan barışa dönmesi gerektiğini anlatıyor. Hem Kiev hem de Moskova ile diyalog kurabilen bir ülke olmaktan bu diyalogla oyun kuran ülke olmaya evriliyor Türkiye. Yakın bir gelecekte Batı ile Moskova, Türkiye sayesinde masaya oturursa şaşırmamak lazım.

Haberin Devamı

Fare doğuracak dağ...

“Avrupa Siyasi Topluluğu Liderler Zirvesi” adı çok havalı ama işin nereye evrileceğini kimse bilmiyor. Avrupa Birliği işin içinde ama zirveye davet edilen 17 katılımcı ülkeye iletilen mektupta bu yapının AB’ye alternatif ve AB müzakerelerine alternatif bir süreç olmadığı da belirtilmiş.

Çekya Avrupa Birliği’nin Dönem Başkanı olduğu için zirve Prag’da düzenlendi ama fikrin gerçek sahibi Fransa Cumhurbaşkanı Macron. Macron’un asıl amacının Rusya’yı bölgede tek bırakmak olduğu açık ama zirve şimdilik 44 devlet ve hükümet başkanının Avrupa kıtasında güvenlik ve istikrar, enerji, ekonomi, ticaret, ulaştırma, altyapı gibi başlıkları konuşacağı bir yuvarlak masa toplantısı olmaktan öteye gitmedi.

Haberin Devamı

Macron bir işin fikir babası olursa o fikrin özgün olup olmadığına mutlaka bakmak gerekir. Fransız siyaset bilimciler, Macron’un ortaya attığı bu fikrin eski Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand’ın 1991’de Sovyetler Birliği’nden ayrılan orta ve doğu Avrupa ülkeleri için hazırlanan projeye benzediğini söylediler. O proje ABD ve Almanya’nın itirazı nedeniyle başlamadan bitmişti. Bu kez en azından bir toplantı yapılmış oldu.

Türkiye’nin bu zirveye davet edilip edilmeyeceği çok konuşuldu. Kamuoyu pek farkında değil ama davet mektubu, görece geç, 23 Eylül’de elimize ulaştı. Davetin sebebi, Türkiye’ye bayılmaları değil, bu Avrupa Siyasi Topluluğu’nun Türkiye olmadan ölü doğacağı fikrinde olmaları. Türkiye ve İngiltere tek başlarına diğer 15 katılımcı ülkenin nüfus, ekonomik büyüklük toplamına yakın bir büyüklükte. Coğrafyanın kritik öneme sahip yanını saymıyorum bile.

Bu iş nereye varabilir sorusunun cevabı aslında zor değil. 27 üyeli Avrupa Birliği kendi bürokrasisini yaratmış hantal bir yapıya döndü. Yakın bir gelecekte Brüksel’in karar alma mekanizmalarını değiştireceği, atbaşı 6-7 ülke, onun etrafında diğer AB üyesi ülkeler halkası, o halkanın dışında AB ile müzakere sürecinde olan ülkeler gibi bir yapı oluşacağından bahsediliyor. Olur mu, karar alamayan ve hantallaşan Avrupa Birliği, üye kaybetmek yerine bu yola sapabilir.

Haberin Devamı

Aslında kimsenin söylemediği şey şu: Avrupa Birliği Türkiye’yi tam üye yapmayacak ama Türkiye’nin AB’den de uzaklaşmasını istemiyor. Hatırlayın, eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Ankara’ya günübirlik ziyaretini Fransa Cumhurbaşkanı olarak değil Akdeniz Birliği Başkanı sıfatıyla yapmıştı. Bu tür tüm yapılanmalarda Türkiye’yi AB’ye üye yapmadan Türkiye’yi AB’ye bağlı tutma çabası olduğunu görmemek imkânsız.

Türkiye’nin dün yapılan zirveden büyük bir beklentisi yoktu. Gerek siyasi gerek diplomatik çevreler bu tarz yapılanmaların Türkiye’nin tam üyeliğe aday ülke statüsüne gölge düşürdüğünü de dillendirdi. Ukrayna’nın da zirve için ilk tepkisi “Biz AB’ye üye olmak istiyoruz, bu tür alternatifler bizim için geçersizdir” olmuştu. Haklı şüpheciliğe rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirveye katılmış olmasını, Ankara’nın “Ben Batı kampından vazgeçmedim, tutarsız olan sizsiniz” demesi olarak da okuyabiliriz.