- Faiz lobisi dediler, kutu kutu paralar, taşınamaz kasalar, para üstü milyoncuk Avro’lar hortladı.
- Porno lobisi dediler, toplu tecavüzleri, “mini etekliydi o yüzden suç teşkil etmez” gibi sebeplerle onlarca sapığı akladılar.
- Yahudi lobisi dediler, perde arkasında el sıkışıp doğal kaynaklarımızı satmayı, vahşi ticaretten nemalanmayı bildiler.
- Paralel dediler, sizi bu çeteden kurtaracağız vaadiyle gürlediler. Aynı Esat’ta olduğu gibi en sevilen, en saygı duyulan dost birden en büyük düşman oldu. Düşman yaratarak kendi kitlelerini pekiştirdiler.
- Robot lobisi dediler. Snowden yılın adamı ilan edilmiş, Merkel dahil herkes dinlenmiş. Dünya artık böyle bir yer. Aradaki fark o tapelerde paracık muhabbetlerine rastlamıyoruz.
Lobileri bir tarafa bırakalım. Çifte standartları ve yalanları bir dakikalığına unutalım ve asıl kaybedilenlere bir bakalım.
- Bugün iç siyasetimiz OHAL durumuna gelmiştir. Asıl suç seçim mitinglerinde işlenip iç savaş körükleniyor. Başbakanımız, Sivas’ta, “camilerimize saldırdılar” deyip daha nice Madımak’lara tohum ekiyor. “İstiklal savaşı” ilan ediyor. Binlerce insan her gün sokaklarda. Sadece dün, Ankara, İzmir, Çanakkale, İzmit, Trabzon, Antalya, Aydın, Eskişehir’de savaş görüntüleri vardı. Kimileri bankaları taşlıyor, kimileri “hırsız var” diye bağırıyor, destansı polis de “görevini” yapıyor. Halk feci kutuplaşmış. Selahattin Demirtaş, “Bir gün boyunca para taşıyacağınıza, 20 dakikada ses kaydını inceletin. Bu montaj deyip kitleleri ajite etmeye çalışırsa, karşısında büyük bir öfkeli kitle görebilir... Ateşkes fiilen bozulmuştur” diyor.
- Bugün dış siyasetimiz iflas etmiştir. Sokağa çıktığımızda etrafımız yarı çıplak, geleceği belirsiz Suriyelilerle dolu. Büyük ihtimalle buradan bir yere gidemeyecekler. Tırlar dolusu silah gönderirken, iddia edildiği gibi “spor amaçlı” mı gönderdik? Bu kanda, sefalette, on yıllarca sürecek insan hakları ihlalinde parmağımız var mı? Lahey buna ne diyecek?
- Bugün eğitim sistemi fiilen çökmüştür. Sürekli çetelerden dem vuran hükümet, nedense KPSS sorularını çalan çeteyi unutuverdi. Yapboz eğitim sisteminin kurbanı önümüzdeki iki nesil.
- Çok övündükleri Aile Hekimliği müessesesi çöktü. Hekim açıkları ayyuka çıktı, bazı merkezlerde doktor bile yok. SGK usulsüzlükleriyle ilgili yazılan, çizilen ortada. Gözleri yok yere çizilen insanlardan tutun kuvözlerde ekstra tutulan çocuklara, para sağmanın pek çok yöntemi mevcut.
- Asıl büyük felaket ise çevre. Dereler, göller, nehirler boğuluyor, barajlar çok ve boş. Su fakiri ülkemiz, kötü politikalarla su savaşlarına altyapı hazırlıyor. Deprem bölgeleri, çarpık binalarla dolu, sel ve heyelan bölgelerinin üstleri TOKİ’lerle süslü. Her gün başka bir katliam yapılıyor.
Diyeceksiniz ki çoğunluk Burhan Kuzu ile hemfikir. Velev ki bu “ses kayıtları doğru olsa bile inanan yok. Millet bu iktidardan memnun.” Velev ki, E.Ş. adlı vatandaşımız haklı: “Bugün biri sordu, kaset doğru olsa ne derdin? Dedim ki, dindarlar zekatını yoksullara ulaştırmak için başbakana vermiş olabilirler.”
Velev ki, “hissettim, ses kaydı montaj.”
Olabilir tabii. Montajsa çok kolay kanıtlanır, kanıtlansın.
Ben ne celladım, ne hakimim.
Ama dünyada, yolsuzluk konusunda Filipinlerle eş gösterilmekten rahatsız, terör başlayacak diye panikte, sokaktan geçerken başıma gaz fişeği yiyeceğim diye korkulu, Reyhanlı, Roboski, Gezi ailelerinin gözlerinin içine bakınca ağlamaya başlayacak kadar hassasım.
Siz kendi kamikaze lobinizi kurdunuz, tamam. Belki bir noktada Somali ya da Malezya’ya gideceksiniz. Peki bizi niye harcıyorsunuz? Ülkenin halini görmüyor, üzülmüyor musunuz?