Yavuz Donat
BİRİ dedi ki
"tepki gösterelim."
Bir başkası
"dava açılım" diye devam etti.
Sonra
"adam delinin teki" sesi yükseldi.
O ana kadar önündeki notlara bakmakta olan Mesut Yılmaz, başını kaldırdı.
"Hayır" dedi:
- Deli değil, görevli.
Nedir
"görevi?"
Türkiye'yi karıştırmak mı?
Yılmaz yanıt vermedi.
Tekrar notlarına gömüldü.
Ve biraz sonra bize döndü:
- Dava açacağız.
* * *
CUMA, saat 11.00...
Ankara'dan İstanbul'a uçuyoruz.
Gündemimiz
"son siyasal gelişmeler."
Ama bir türlü gündeme gelemiyoruz.
Uçakta konuşulan konu
"pezevenk krizi."
Mesut Bey:
- Sabah Avukat Erdem Arısoy'la konuştum. Milletvekillerimiz tek tek vekalet verecekler. Şevki Yılmaz hakkında dava açacağız.
Berna Yılmaz soruyor:
- Alacağınız parayı ne yapacaksınız?
Mustafa Taşar atılıyor:
- Herkes bir milyarlık dava açsa... İyi para toplanır.
Berna Hanım
"bana verin" diyor:
- Zihinsel özürlüler okulu için harcayalım.
* * *
MECLİS Başkanı Mustafa kalemli de tepki içinde.
Sabah ilk işi
"hukukçularla konuşmak."
Uçakta
"Kalemli ne yapacak" konusu açılıyor.
Mesut Bey:
- Konuştum... O da Meclis adına dava açtıracak.
* * *
MUSTAFA Taşar bir espri patlatıyor:
- Şevki Yılmaz "Azeri avukat"
tutabilir.
- Neden o?
Taşar:
- Azeri dilinde pezevenk "önder"
anlamına geliyor... Yani "büyük adam."
Şevki Yılmaz mahkemede "milletvekillerine pezevenk derken iltifat etmek niyetindeydim"
diye kendisini savunabilir.
İlhan Aküzüm,
"ben bilirim" diye söze karışıyor:
- Evet... Azeriler pezevenge "gavat"
derler. "Pezevenk"
onlarda Taşar'ın söylediği gibi "önemli adam"
demek.
* * *
İNSAN ağzından çıkan söze dikkat etmeli.
"Kontrolsüz bir konuşma" gün olur, karşısına çıkar.
Refah milletvekili Şevki Yılmaz'ın
"pezevenkli konuşmasının" Cuma gecesi ARENA programında yayınlanması gibi...
Bir siyasetçi nasıl olur da
"böyle" konuşabilir?
Mustafa Taşar
"normal" diyor.
Ve ekliyor:
- Şevki Yılmaz "aynaya bakarak"
konuşuyor.
* * *
DÜNYANIN her ülkesinde siyasetçi
"ölçüyü" kaçırabilir.
Ama bir ülkede gerçek demokrasi varsa
"ölçüyü kaçırandan hesap sorulur."
"Bizimki gibi demokrasilerde" ise pisliklerin üstü örtülür.
Hırsızlığın üstü örtülür.
Yolsuzluğun üstü örtülür.
O nedenledir ki bizim demokrasimizin bir ayağı topaldır.
"Hesap sorma mekanizması" işlemedikçe de topal kalacaktır.
Ancak
"koltuk değneğiyle" yürümeye çalışacaktır.
Şimdi olduğu gibi.
* * *
KARAR verildi,
"pezevenk" sözünden dolayı ANAP'lılar dava açacaklar.
Ya DYP'liler ne yapacaklar?
Ya Refahlılar?
Ya diğerleri?
Susacaklar mı?
"Koalisyonun selameti için" bu sözü yutacaklar mı?
* * *
ŞİMDİ
"görev" savcıya düşüyor.
Ama savcının da yapacağı bir şey yok.
Zira milletvekilinin
"dokunulmazlığı" var.
Dokunulmazlık, demokrasimizi dejenere ediyor.
Güve gibi kemiriyor.
Hırsızlığın dokunulmazlığı mı olur?
Dokunulmazlık
"küfretme hakkı" verir mi?
Hangi demokraside bu var?
* * *
MECLİS'in itibarı aylardır
"tabana vuruyor."
Milletvekiline duyulan güven yine
"tabanda."
Bu
"sonucu" yadırgamıyoruz.
Siyaset ne ektiyse, onu biçiyor.
Milletvekilinin biri, diğerlerine
"pezevenkler" diyor:
- Ulan pezevenkler!..
Sonra da aynı Meclis'te
"başı dik dolaşabiliyor..."
Ne diyelim?..
Böyle başa, böyle tarak...
Yazara Emaily.donat@milliyet.com.tr