Yazarlar Politika nedir?

Politika nedir?

28.02.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Politika nedir?

Politika nedir

Zülfü LİVANELİ

GEÇEN yıl bir televizyon programında, Atatürk'ün "Politikacı değil, monotikacı" olduğu söyleniyordu.
Bundan da kasıt şuydu: Politika kelimesinin, poli yani çok kökünden kaynaklandığı, "çok yol" anlamına geldiği sanılıyor ve Atatürk mono, yani "tek yol"cu olarak tanımlanıyordu.
Benzetmenin "komitacı" çağrışımları yapan kakofonisini bir yana bırakalım ama politika kelimesinin yanlış anlaşılmasının üzerinde duralım biraz.
Politika kelimesi poli yani çok kökünden değil, polis yani şehir kökünden geliyor.
Kentleşme uygarlığı ile ilgili; polis, metropol, metropolitan kelimeleri gibi.
Politika, şehirde olup bitenler, orada konuşulanlar anlamında.
* * *
PEKİ bu konuşmaların amacı nedir?
Tartışa tartışa ülke ya da kent sorunlarına çözüm getirmek değil mi?
Türkiye gibi ülkelerde bu amaç sapıyor ve politikanın sadece kişileri ilgilendiren yönü ortaya çıkıyor.
Ülkenin politik yaşamını, bazı kişileri yüceltip, bazılarını yerin dibine batıran bir pembe dizi gibi algılıyoruz.
Sanki tek derdimiz, her gün sahnede gördüğümüz politikacıların insani maceraları.
Bu yüzden Türkiye'de bir "politik star sistemi" yaratıldı.
Tansu Çiller Mesut Yılmaz'a ne dedi, Mesut Yılmaz akşam yemeğinde kime nasıl davrandı, Hüsamettin Cindoruk sağ yanına kimi oturttu, Bülent Ecevit hanımının elini nasıl tuttu?
Bu ve bunun gibi "önemli olaylar", Türkiye'de politika anlamına gelir oldu ve ülke sorunlarını çözme işlevi, bu özel yaşam hikayelerinin altında ezilip gitti.
Oysa politika bir amaç değil bir araç.
Bir sorun çözme mekanizması.
* * *
SİZE belki aşırı bir saflık gibi görünecek ama ben birkaç yıl öncesine kadar, Türkiye'de politikaya girmeyi (en azından bazı kişiler için) bir "hizmet etme çabası" olarak yorumluyordum.
Bir görev istemeniz, o görevde çalışma kararlılığınızı belirtiyordu bana göre.
Ama Türkiye'de bu çalışma isteği, "pastadan pay kapma" olarak yorumlanıyordu.
Durmuş oturmuş ülkelerde hiç kimsenin politikaya girme niyeti, "pastadan pay alma, rantı paylaşma" olarak yorumlanmaz.
Olsa olsa, toplum sorunlarına ilgi duyma ve hizmet sunma olarak görülür.
Bu yüzden, böyle bir niyet başlıbaşına bir suçlanma ve düşmanlıkla karşılaşmaz.
Ama burası Türkiye...
Yetenekli kadrolar politikaya girmeye yeltendiğinde hemen karşılarına dikiliyor ve "Seni gidi seni!" diyoruz onlara. "Demek niyetin kötü ha! Sana yedirir miyiz bu işin kaymağını?"
Sonra da yana yakıla, politikacı yetişmediğinden, negatif seleksiyondan yakınıyoruz.
* * *
POLİTİKA labirentleri, ortak çabayla geri püskürttüğümüz iyi niyetli politika amatörlerinin cesetleriyle dolu.
Bununla hepimiz gurur duyabiliriz!

Yazara Email livaneli@milliyet.com.tr