Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Aile konutu hukuken tamamen koruma altında. Eşlerden, aile konutunun maliki olmayan taraf, bu konut için şerh isteyebilir. Şerh yoksa borç yüzünden bu konuta haciz konulabilir.

Aile konutu, eşlerin beraberce seçerek, varsa çocuklarıyla birlikte bütün yaşam faaliyetlerinin merkezi haline getirdikleri, yaşantılarına yön verdikleri, acı ve tatlı günleri içinde yaşadıkları meskendir.

Yazlık konutlar sadece sezonluk ve geçici kullanıldığından, aile konutu değildir. Bunun bir istisnası yurtdışında yaşayan ama Türkiye’de tek bir konuta sahip olan vatandaşların “yazlık” konutlarıdır.

Aile konutu hukuken koruma altındadır. Aslında amaç, ailenin korunmasıdır. Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Zorunluluk varsa ancak, hâkimin müdahalesini istenebilir ve “rıza” sağlanabilir.

Aile konutu olan taşınmazlar için, tapuya şerh konulabilir. Eşlerden, aile konutunun maliki olmayan taraf, tapu kütüğüne giderek, konutla ilgili aile konutu şerhinin verilmesini isteyebilir. Bu olanağınız ve fırsatını varken kullanmanızı tavsiye ederim. Aksi takdirde, az sonra anlatacağım olayda olduğu gibi, mahkemelerle uğraşır, aile konutu şerhinin mahkeme kararı ile konulması mücadelesi vermek zorunda kalırsınız.

Yaşanan bir olay

İzmir’den Emine Hanım’ın eşinin işleri umduğu gibi gitmez ve iki tane çeki karşılıksız çıktığı için 9/4/2008 tarihinde icra takibine konur. Alacaklıların talebi üzerine Emine Hanım’ın eşinin üzerine olan eve 30/5/2012’de haciz konur. Oturdukları ev üzerine haciz konulduğunu öğrenen Emine Hanım İzmir 10. Aile Mahkemesi’nde, aile konutu şerhi düşülmesi talebiyle dava açar. Mahkeme davayı kabul eder ve evin “aile konutu” olarak kabulüne ve tapu siciline uygun şerhin düşülmesine karar verir, karar temyiz edilmediğinden, kesinleşir.

Haberin Devamı


Bu sefer de Emine Hanım boş durmaz, devam eder, 24/7/2014 tarihinde İzmir 11. İcra Hukuk Mahkemesinde meskeniyet iddiasına dayanmak suretiyle, aile konutu üzerindeki haczin kaldırılmadığı gerekçesiyle şikâyet yoluna başvurur haczin kaldırılmasını talep eder. Ona göre, eşine ait olsa da, aile konutu şerhi bulunan meskenlerinin üzerine, eşinin borcu nedeniyle tapu siciline haciz konulan taşınmaz, ailesinin ekonomik ve sosyal durumuna uygun mesken vasfında olduğundan haczedilmemesi gerekir.

Çünkü İcra ve İflas Kanunu (İİK) md 82/1 bent 12 hükmüne göre zaten hiçbir borçlunun haline uygun evi zaten haczedilememektedir. Bunu O’na avukatı Ahmet Bey söylemiştir. Aile konutu olan taşınmazın satılması, ailesinin parçalanmasına yol açacağından, Anayasa’nın aileyi koruyan hükümleri ile mevzuat gözetilerek aile konutu üzerindeki haczin kaldırılması gerekir.

İzmir 11. İcra Hukuk Mahkemesi keşif yapar ve hacizli konutun 3 oda, 1 salondan oluşan ve lüks olmayan, bulunduğu mevki ile mevcut durumu gözetildiğinde piyasa değeri 140.000 TL olan, Emine Hanım ve ailesinin “hâline münasip” aile konutu niteliğinde bir ev olduğunu tespit eder.

Ancak Mahkeme, Emine Hanım’ın aktif dava ehliyeti bulunmadığından, yasa gereği icra takibinde taraf olmadığı, icra takibine eşinin taraf olduğunu belirterek, Emine Hanım ne dava açma ne de konutun haczedilemezliği şikâyetinde bulunma ehliyetinin olmadığına karar verir.

Emine hanım temyize gider, Yargıtay temyiz ve düzeltme talebini reddeder. Emine Hanım ve Avukatı Ahmet Bey pes etmezler, hukuki mücadeleye devam ederler, bireysel başvuru yoluyla olayı Anayasa Mahkemesi’ne taşırlar.

Anayasa Mahkemesi itiraz hakkı tanıdı

Anayasa Mahkemesi 12/12/2019 tarihli kararında, öncelikle, sadece eşlerden birinin mülkiyetinde olsa bile aile konutunun tüm aile bireylerince kullanıldığını, yani tüm aile bireylerinin aile konutu üzerinde birlikte zilyetlikleri söz konusu olduğunu, ailenin sosyal ve ekonomik yaşamı açısından son derece önemli bir yere sahip olan aile konutunun, eşlerin mutluluğu ve çocukların geleceği için bir güvence, evlilik kurumunun ve aile hayatının bir arada sürmesini sağlayan ve aileyi bir çatı altında toplayan en önemli unsurlardan biri olarak gördüğünü belirtir.

İİK md 82’de öngörülen haciz yasağının temel amacının borçlunun hâline münasip evinin haczedilmesini önleyerek borçlunun barınma hakkını korumak ise de, hacze konu meskenin aynı zamanda aile konutu niteliğinde olması hâlinde borçlu ile alacaklının farklı menfaatlerinin dengelenmesinde artık Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerinde öngürülen aile hayatına saygı hakkına yönelik güvencelerin de devreye gireceği vurgulanır.

Mağduriyet yaşanır

Dolayısıyla hacze konu olan evin borçlunun hâline münasip olup olmadığı değerlendirilirken bunun aynı zamanda bir aile konutu olduğu hususu da gözönünde bulundurulmalıdır. Borçlunun hâline münasip evinin haczedilmesi ve icra yoluyla satılması durumunda, o evde kalan aile bireylerinin de mağdur olacağı ve anılan haciz ile icra yoluyla satış işlemlerinden doğrudan etkilenecekleri aşikârdır. Şu halde haczedilen evin aile konutu olduğu hâllerde hâline münasip ev kavramı sadece borçlunun değil borçlunun ve ailesinin sosyal ve ekonomik durumuna uygun olan konut biçiminde anlaşılmalıdır.

Aile hayatına saygı

Anayasa Mahkemesi devamla, aile konutunun maliki olmayan Emine Hanım’ın koruyucu yetkileri kullanmasının engellenmesinin, devletin pozitif yükümlülüklerinin ihlali sonucunu doğurabileceğine işaret ederek, aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararının olduğu, aile konutu güvencesinden kaynaklanan haklarını ileri sürebilme ve bunları yargı mercilerinde tartıştırabilme imkânına sahip olması gerektiği, aksi takdirde ailenin yaşamını sürdürdüğü konutun aile konutu güvencesinden yararlanmasının hiçbir anlamı kalmayacağı gerekçesi ile Emine Hanım’ı haklı bulur. Aksinin kabulü, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal anlamına gelecektir.

O h alde sevgili okuyucularım, ailenin sosyal kültürel hallerine uygun bir konut üzerine haciz konulamayacağını, konulsa bile sonradan borçlu ve tapuda evin sahibi gözükmeyen eşin de mahkemeye başvurarak konut üzerine aile konutu şerhi konulmasını isteyebileceği, sonrada eşinin borcu yüzünden konulan haciz kaldırılmasını isteyebileceğini belirtmiş olayım.

Tabii ki borçlu eş, borçlu olmayan eşine bırakmadan bu işleri kendisi de itiraz da bulunabilirdi. Borçlu eş itiraz etmediyse, neylesin Emine Hanım!

Bayramınızı kutluyorum

Bayramınız kutlu olsun. Dijital bayramlaşmaların zirve yapacağı, emoji zenginliğimizin ortaya çıkacağı bir dönemdeyiz. Gençlerimizin bizleri gülümsetecek yaratıcılığını göstermelerini bekliyoruz.