Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bazı hukuk düzenlemeleri öngörülmeyen durumlar yaratabilir. Bu yazımda acil çözüm bekleyen üç ‘hukuksal feryat’a yer vereceğim: Sahte fatura, süresiz nafaka ve karşılıksız çek

Bazı hukuki düzenlemeler bireysel mağdur yaratır, bazıları ise öyle çok mağdur yaratır ki, toplumsal soruna dönüşürler. Yasal düzenleme yapılırken öngörülemeyen durumlar ortaya çıkabilir. Ya da, yasa koyucunun tercih ettiği yasal çözüm seçeneğinin beklenmeyen sonuçları olur.
Dünyada hiçbir ülke mükemmel yasa çıkaramaz. Her yasanın o veya bu sebeple memnun edemediği kişiler olacaktır. Bu önemli değildir, önemli olan yasanın toplumsal ve bireysel adalet ve hakkaniyet duygularına, hukukun evrensel kurallarına aykırılık oluşturup oluşturmadığıdır. Okuyucularımdan da gelen yoğun ‘hukuksal feryat’lar üzerine acil çözüm bekleyen üç konuya yer vereceğim.

Haberin Devamı

1 - VUK 359 reformu yolda

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nda Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinin yarattığı mağduriyetin giderileceği öngörülmüştü.

VUK 359 mağduriyetinin sebeplerinden birisi, madde metninde netlik bulunmaması, diğeri ise Yargıtay’ın yorumu. Bu iki sebepten dolayı ekonomik bir suça 40 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Ortalama ömrün yarısı. Cezaların suçluyu ‘ıslah’ edici fonksiyonu ortadan kalkar, ‘imha edici’ olur. Üç yıl boyunca naylon fatura düzenleyip kullandığı için 18 yıla kadar hapis cezası verilen bir kimsenden geriye ‘ıslah edilecek’ bir ömür kalır mı?

VUK 359 a - 2’de, naylon faturayı ‘düzenleyenler veya kullananlar’ denildiğinden, buradaki ‘veya’ bağlacı naylon faturayı ‘düzenlemeyi’ ayrı ‘kullanmayı’ ayrı iki suç olarak kabul edip, naylon faturayı düzenlediği için 3 yıl, kullandığı için de bir üç yıl daha olmak üzere toplam 6 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Oysa gerçeğe aykırı bir naylon fatura düzenleyip kullanma ile meydana gelen vergi kaybı değişmez.

Vergiye esas belgelerde gerçeğe aykırılık olgusu olarak sahtecilik, amaç değil, araçtır. Olması gereken, VUK 359 a - 2’deki ‘düzenleyenler veya kullananlar’ ibaresi yerine, ‘kendi veya başkasının düzenlediği gerçeğe aykırı belgeyi bilerek kullananlar’ ibaresinin eklenmesi. Böylece ‘naylon fatura’ suçundan suçun temel unsurunun ‘sahte olduğunu bilerek kullanma’ olduğu vurgulanmış olur.

Haberin Devamı

Sorunun yasal çözümü için hazırlanan ve sahte fatura düzenlemeyi zincirleme suç ile ilgili TCK md 43 hükümlerindeki koşullar varsa tek bir suç eylemi olarak kabul edip bir kere cezalandırmayı öngören taslak Adalet Bakanlığı’na sunuldu. Ancak VUK 359’un doğrudan tarafı olan Hazine ve Maliye Bakanlığı yönünden bir hızlandırma gerekiyor.

Aslında Yargıtay Ceza Genel Kurulu da VUK 359 hakkındaki her mali yılı ayrı bir suç kabul eden yorumla hakkındaki bir dava dosyasını görüşmeyi gündeme almıştı. Yasal düzeltme geleceği ümidiyle o da beklemede.

Elbette öncelik vergi borçlarında yeniden yapılandırma düzenlemesine verilmiş olabilir. Ama hapiste ve hapis tehdidi altında bulunan binlerce VUK 359 mağdurunun özgürlükleriyle ilgili bir düzenleme de öncelik ve aciliyet oluşturuyor.
Meclis tatile girmeden VUK 359 mahpusları hapisten çıkar mı!

Haberin Devamı

2 - Süresiz nafakada reform talepleri artıyor

Sorun şöyle; Türk Medeni Kanunu’nun 175’inci maddesi, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan taraf, diğer taraftan mali gücü oranında ‘süresiz olarak nafaka isteyebilir’ diyor. 1988 yılından önce en fazla 1 yıl süreyle istenebiliyordu.

Yoksulluk nafakasının 1 yıl süreliden süresize çevrildiği 1988 yılından beri kadınlarımızın hangi sorunları bu yolla çözüldü, bilimsel ve denetime elverişli bir çalışma yok. Ama şundan eminim, kadınlarımızın sorunlarının çözümü, boşandıkları eşlerinden alacakları nafakanın süresiz olmasında değil. Yoksulluk nafakasının süresiz olması, daha çok bir intikam, bedel ödetme aracı gibi kullanılıyor.

Yoksulluk nafakasının borcunun ömür boyu sürmesi, kişinin ekonomik özgürlüğünü kısıtladığında şüphe yok. O artık ömrü boyunca ekonomik ve mali geleceğini hesaplarken, çocuklarına değil, yollarını ayırdığı kişiye ödeyeceği nafakayı da hesaplamak zorunda. Süresiz nafaka denildiğine göre, süresiz nafaka borçlusunun eli ayağı tutmasa, kendisi nafakaya muhtaç hale gelse bile!

Evlilik ne kadar kısa sürerse sürsün, nafaka ömür boyu ödeniyor. Bir ay evli kal, ömür boyu nafaka öde! Bir aylık evliliğin bedelini ömür boyu mali yük olarak çekmek, ne hakkaniyete sığar ne de adalete.

İnsan kendi evladına, ana babasına karşı bile ömür boyu nafaka yükümlülüğü altına girmiyor.

Suç ve cezaların dahi zamanaşımı var, özel hukuktan doğan bütün borçların zamanaşımı var, ama nafaka süresiz!

Bir bakıma sosyal devlet ilkesinin sorumluluğu eşlerin üzerine bırakılıyor. Boşanan eşlerin nafaka yolu ile mali bağımlılıkları devam ettirilerek, herkesin kendi yoluna gitmesi engelleniyor.

Boşanan eşleri süresiz nafaka ile ömür boyu birbirine bağlamak ne kadar doğrudur.

Doğrudan veya dolaylı etkilenen 2 milyon kişi olduğu söyleniyor. Sosyal sorumluluğu devlet üstlenerek süresiz nafaka sorununu da Meclis tatile girmeden, herkes için kabul edilebilir adil ve hakkaniyetli acil bir çözüm bekliyor.

3 - Acil karşılıksız çek reformu

Karşılıksız çekten dolayı hapis cezası almış veya hapis cezası tehdidi altında binlerce esnaf var. Pandemi döneminde hapis cezalarının infazının durdurulması bir bakıma geçici çözüm oldu. Kesin çözüm umudu bitmedi.

Bir kimse sadece borçlu diye suçlu kabul edilmemeli.

Kamu kuruluşlarına veya özel kişilere borcunu ödeyemeyen milyonlarca kişi var. Bunlardan sadece çeklerini ödeyemeyenleri suçlu saymak, kendi eşitsizliğini ve çelişkisini içeriyor. Devlet vergi borcunu ödemeyeni hapse atmıyor, ödenmeyen borçların faizini ve ceza zammını silip yeniden yapılandırıyor, ama ‘çek’ini ödeyemeyen hapse atılıyor.

- Vergi borcun var, ödeyemedin, suçlu değilsin!

- Senedin var, ödeyemedin, suçu değilsin!

- Milyonlarca banka kredi borcunu ödemedin, suçlu değilsin!

- 10 bin TL tutarındaki bir ‘çek’in karşılıksız çıktı, suçlusun!

Konkordato ilan edenden alacağını alsaydı, çeki karşılıksız çıkmayacaktı, o suçlu, konkordato ilan edip çekini ödemeyen değil!

Karşılıksız çeke verilen hapis cezasının ‘ıslah’ amacı gütmediği, çek keşide edeni ödemeye zorlama amacı taşıdığı açık. Ödeyebilecek gücü olan zaten bulup buluşturup ödüyor, ödeyemeyen de hapis cezası alıyor, ailesi ve çalışanları da mağdur oluyor.

Yüzbinlerce esnaf, Meclis’in tatile girmeden karşılıksız çeki suç olmaktan çıkarmasını bekliyor.

Ferahlama getirecek

Herkesin kabul ettiği bir evrensel hukuk kuralı var; ekonomik suçlara ekonomik ceza! Buna rağmen hapis cezası verilen ekonomik suçların başında karşılıksız çek ve vergi kaçakçılığı var. Benim görüşüm karşılıksız çekin suç olmaktan çıkarılması olsa da, şimdilik, acil beklenti, karşılıksız çek suçuna verilen hem adli para cezaları, hem de hapis cezaları bakımından bir af çıkarılması.
VUK 359 mağdurları da unutulmamalı. Böylece VUK 359 değişse bile, hapis cezası alanların mahkemeleri ve Yargıtay’ı meşgul etmelerinin de önüne geçilir.

Ekonomik suçlara getirilecek bir af, toplumsal bir tepkiden ziyade ferahlama getirecektir.