Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Karşılıksız çek için öngörülen adli para cezasının hapis cezasına çevrilmesi kuralı tamamen kaldırılmalı. Ya adli para cezası olarak kalmalı ya da kamu hizmetinde çalışmaya dönüştürülmeli

Geçen haftaki yazımın bir bölümünü karşılıksız çek sorununa ayırmıştım. Sadece İhsan Amca’nın telefonu değil, aldığım email’lerin haddi hesabı yok. Ben zaten bir ticaret hukukçusu olarak konuyu biliyorum. Ama karşılıksız çek sorununun doğrudan taraflarının söylediklerini dikkate almak gerek.

İhsan Amca’nın oğlu da aynı sorunu yaşıyor. Her biri 15 bin TL tutarındaki 4 adet çek için “karşılıksız” işlemi yapılmış. Şikâyet üzerine mahkeme, her bir çek için 15 bin TL adli para cezası vermiş.

Haberin Devamı

İhsan Amca’nın oğlu, tekstil işi yapan bir limitet şirketin sahibi. İşleri kötü gitmiş, ne yeni siparişler alabilmiş, ne de müşterileri teslim ettiği siparişlerin parasını ödeyebilmiş.

Doğrudan hapis yok

Oysa İhsan Amca’nın oğlu, kendi müşterilerinden alacağını tahsil edebilseymiş, çeklerinin hepsi vadesinde ödenecek ve hiçbiri karşılıksız çıkmayacakmış.

“Dünya hali” mi dersiniz, “Ticarette olur böyle şeyler” mi dersiniz, insan batar da çıkar da! İhsan Amca, bulmuş buluşturmuş, oğlunun karşılıksız çıkan çeklerinden ikisini ödemiş. Diğer ikisi için de çabalıyor, bir yerlerden borç harç bulup buluşturacak, kredi çekecek, oğlunun verdiği çekleri ödeyecek. Çünkü ucunda hapis var.

İhsan Amca haklı olarak diyor ki, “Oğlum yazdığı çeki ve adli para cezasını ödeyemediği için hapse girecek, hapiste çalışıp para kazanamayacağına göre, ne çeki ödeme ne de adli para cezasını ödemesi mümkün olmayacak. Hani hapis cezası kalkmıştı Hocam!”

İhsan Amca, doğrudur, biz çeklerin karşılıksız çıkmasına verilen hapis cezasını kaldırdık. Ama karşılıksız çek yazmayı suç olmaktan çıkarmadık.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 4 No.lu Protokol md 1’de, bir kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getiremediği için özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı, bunun insan özgürlüğüne ve onuruna aykırı olacağı hükme bağlanmış.

Haberin Devamı

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden esinlenen Anayasa md 38/8’de de deniyor ki, “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz”.

14/12/2009 kabul tarihli 5941 sayılı Çek Kanunu’nda çekin karşılıksız çıkması halinde hapis cezasıyla değil adli para cezasıyla cezalandırılacağını öngörmekte.

Buraya kadar tamam, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hem de Anayasa md 38/8 dikkate alınmış.

Özel bir sözleşmeden, alacak-verecek ilişkisinden doğan bir borç için düzenlenen çekin karşılıksız çıkmasına kesilen adli para cezasını ödememesi hapis cezasıyla cezalandırılırsa, özgürlükten yoksun kılma yasallaşıyor.

Maalesef adli para cezasının hapis cezasına çevrilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 4 No.lu Protokol md 1, hem de Anayasa md 38/8’deki kuralların dolanılması anlamına geliyor.

O sebeple, karşılıksız çek için öngörülen adli para cezasının hapis cezasına çevrilmesi kuralı tamamen kaldırılmalı.

Adli para cezası ya adli para cezası olarak kalmalı ya da isteğe bağlı veya zorunlu olarak kamu hizmetinde çalışmaya dönüştürülmeli.

Haberin Devamı

Hayatın ve hukukun gerçeklerine uyan çözüm budur bence!

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre,

2018 yılında toplam 20.358.665 adet çek bankalara ibraz edildiklerine ödenmiş. İbrazında ödenen bu çeklerin toplam tutarı ise 910 milyar TL imiş. Bir rakam daha: Yazdıkları çeki ibrazlarında ödeyenlerin sayısı da 523.312 kişi imiş.

Dörtte bir oranında

Ama 2018 yılında yazdıkları çeki ibrazında süresinde ödeyenlerin sayısında neredeyse dörtte bir oranında bir düşüş olmuş; toplam 16.329.854 adet çek ibrazında ödenirken, bunların toplam tutarı da 889 milyar TL’ye düşmüş. Çeklerini ibrazında ödeyen 484.739 kişi bu istatistiki bilgiyi oluşturuyor.

Bu da bize karşılıksız çek sorununun 2019 yılında dörtte bir oranında büyüdüğünü gösteriyor. Elbette, ibraz süresi geçtikten sonra ödenen karşılıksız çeklere ilişkin veriler elimizde olsaydı, ne bileyim, sorun dörtte bir değil de beşte bir artmış gibi olabilirdi.

Ekonomideki ağırlığına göre, 2019 yılında doğal olarak en fazla İstanbul’da çekler ibrazında ödenmiş, tamı tamına 4.869.201 adet çek, bunu 1.917.365 çekle Ankara, 904.375 çek ile İzmir ve 789.601 çekle turizm şehri Antalya takip ediyor.

Sanayi şehri Bursa’da ise 681.277 çek ibrazında ödenmiş. Bu da gösteriyor ki turizm sektörü ve turizm sektörünün tedarikçileri çekle ödeme yapıyorlar, çek olmadan turizm sektöründe ödeme siteminin çökeceği kuvvetle muhtemeldir.

Buna karşılık, ibrazında çek ödenen son dört ilimiz ise, 12.264 çekle Kilis, 11.264 çekle Ardahan, 10.807 çekle Bayburt ve 8.819 çekle Tunceli.  6.8 şiddetindeki depremle acılarımıza acı katan, ama ulusal dayanışmamızı kanıtladığımız Elazığ’da ise, 2019’da 101.175 adet çek ibrazında ödenmiş. Bu çeklerin toplam meblağı ise 3.790.257.000 TL. Deprem sonrası Elazığ için bu oranların olumsuz bir seyir izleyeceği kesin. Destek gerekli.

2018 yılında 44.812 kişiye çek yasağı getirilirken, 2.237 kişi hakkındaki çek yasağı da kaldırılmış, maalesef neredeyse sadece yirmide biri karşılıksız çekini sonradan ödeyebilmiş.

Gidişat olumlu

2019’da ise çek yasağının kaldırılması oranı, yasak konulması oranına göre oldukça yükselmiş. Bu istatistik çekleri karşılıksız çıkanların dörtte birinin sonradan çeklerini ödediğini gösteriyor. Ekonominin iyileştiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir; 79.660 kişi hakkında çek yasağı konulurken, 18.225 kişi hakkındaki çek yasağı kaldırılmış.

Karşılıksız çek sorunu çözüm bekliyor

Yabancılar da karşılıksız çeke başlamış

Artık yabancılar da karşılıksız çek keşide etmeye başlamış. 2018 yılında 91.304 yerli, 424 de yabancı uyruklu kişi Çek Kanunu’nun çeşitli hükümlerine muhalefet suçunu işlemiş. Adalet Bakanlığı adli sicil istatistiklerine göre, ceza mahkemelerine 2018 yılı içinde özel kanunlar uyarınca açılan davalardaki suçların pareto analizine bakıldığında, % 56.8’ini 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na, 5941 sayılı Çek Kanunu’na ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet suçlarını oluşturmaktadır. Yani, alacak-verecek suçları.

Anayasa’ya aykırı

Ama bir taraftan hapis cezasını kaldırıp adli para cezası getirmek, öbür taraftan da adli para cezasını ödemezsen hapis cezası veririm demek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 4 No.lu Protokol md 1, hem de Anayasa md 38/8 dolanılmış olmuyor mu?

Benim fikrime ve yorumuma göre hukuki durum şöyle: Çek Kanunu diyor ki “Bir kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getiremediği için özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı kuralına uyuyorum ve hapis değil, adli para cezası öngörüyorum, ama bu adli para cezasını ödemezsen, hapis cezası alırsın.”