Ortak kurbanlık alanlar hukuki adıyla bir ‘adi ortaklık’ kurmuş olurlar. Şirket sözleşmesi yazılı değil, sözlü yapılmıştır. İçlerinden biri kurban satın alır. Kurban kesilir, paylaştırılır. Bu işlem de adi ortaklığın tasfiyesidir.
Bazı vatandaşlarımız kurban kesmek yerine bağış yapar, muhtaç olanları sevindirir. Kurban kesmeye niyet edenlerden ise biraraya gelip ortaklaşa bir büyükbaş hayvan alanlar çıkabilir. Ortak kurbanlık alanlar hukuken aralarında bir adi ortaklık kurmuş olurlar. Şirket sözleşmesi yazılı değil, sözlü yapılmıştır. İçlerinden bir veya birkaçı, adi oraklığın temsilcisi olarak atanır. Onlar da gidip kurban pazarında, kendi adına ve fakat ortaklık hesabına kurban satın alırlar. Buna da dolaylı temsil denir. Dolaylı temsil yoluyla pazara gitmeyen diğer ortaklar hesabına da bu kurbanı satın alınmıştır. Sonra kurban kesilir, derisi, kellesi, sakatatı, kemikli, kemiksiz etleri paylaştırılır. Bu işlem de adi ortaklığın tasfiyesidir. Aslında adi ortaklığın tasfiyesi ayni paylaşımla olmaz, nakdi olur. Ama ne yapalım, bu da adi ortaklığın özel bir türü olsun. İşte böyle, ortak kurban alanlar, bilerek veya bilmeyerek adi ortaklık kurmuşlardır. Kurbanı kestikten sonra da paylaşıp, adi ortaklığı tasfiye etmişlerdir.
DOĞRUDAN PAZARLAMA: Bir partiye gidiyorsun. Salonun diğer ucunda çekici bir kız görüyorsun. Hemen yanına gidip, “Merhaba, ben her konuda harikayım. Beraber olmaya ne dersin?” diye söze başlarsın. Bu, doğrudan pazarlama yöntemidir.
REKLAMLAR YOLUYLA PAZARLAMA: Bir partiye gidiyorsun. Salonda çekici bir kız görüyorsun. Samimi bir arkadaşına 100 TL veriyorsun. Arkadaşın kıza gidip, “Merhaba, karşıdaki arkadaşım her konuda harikadır. Onunla tanışmalısın” diyor. Bu, reklam yoluyla pazarlama yöntemidir.
HALKLA İLİŞKİLER YOLUYLA PAZARLAMA: Bir partide çekici bir kız görüyorsun. Senin ne kadar harika olduğunu kızın duyabileceği şekilde söylemeleri için iki kız arkadaşına 100’er TL veriyorsun. Bu halkla ilişkiler yoluyla pazarlamadır.
TANINMIŞ MARKA PAZARLAMASI: Bir partiye gidiyorsun. Çekici bir kız görüyorsun. Kız sana geliyor ve hemen seninle tanışıyor. Bu da tanınmış markanın pazarlama gücüdür.
Dünyanın 7 harikasını kim sayabilir?
Öğretmen, öğrencilerine dünyanın yedi harikasını listelemelerini söyler. Öğrencilerin yazdıkları değerlendirilir ve ortak görüşe göre dünyanın yedi harikası, Mısır Piramitleri, Taç Mahal, Büyük Kanyon, Panama Kanalı, Empire State Binası, Vatikan’daki Aziz Petrus Katedrali ve Çin Seddi olarak sıralanır. Sonuçları toplarken öğretmen bir öğrencinin hala bir şeyler yazmakta olduğunu fark eder. Listesini tamamlayıp tamamlamadığını sorar. Öğrenci, çok fazla mucize olduğunu, kararını tam olarak vermediğini söyler. Öğretmen, en azından şimdilik listelediği mucizeleri söylemesini ister. Öğrenci biraz tereddüt ettikten sonra, kendisi için Dünyanın yedi harikasını yüksek bir sesle okur: “Görebilmek, işitebilmek, dokunabilmek, koklayabilmek, hissedebilmek, gülebilmek ve sevmek.” Sınıf sessizliğe bürünür. Sahip olduğumuz ve günlük hayatta bize olağan gelen birçok şey aslında gerçek anlamda birer mucizedir ve ne parayla satın alınır ne de bir başkasının yardımına ihtiyaç vardır. Sadece yaşanır.
Latte’nin halleri: Sokak kedileri
Emekli Emniyet Müdürü Ersan Ese, bir mesaj göndermiş. Mesajında, mahallelerde oldukça yoğun olarak sahiplenilmemiş kedi köpekler olduğunu, belediyenin koruma ve barındırma faaliyetlerinin olmadığını, varsa da yetersiz olduğunu ifade ederek şunları aktarmış: “Büyükşehir belediyelerinin sokak hayvanlarını, bilhassa da ihmal edilen sokak kedilerine koruyucu faaliyetlere önderlik etmesini beklemekteyiz. Çevremde bulunan hayvan dostları, bize emanet edilmiş korunmaya muhtaç bu canlıların yeme içme işlerini kendilerince bütçelerinden karşılamakta, hayırlarını yapmaktadırlar. Özellikle kedi dostlarımızın bu anlamda acil desteğe ihtiyaçları olduğunu net olarak söyleyebilirim ki, yardımsever vatandaşlarımızın ilçe belediye yetkililerine yapmış oldukları müracaatlardan bir sonuç alınamamaktadır.” Bir köpek olarak özellikle sokak kedilerinin ihmal edilmesi beni özdü. Her canlının içinde bir güzellik vardır. Em. Emn. Müdürü Ersan Ese’ye sokak kedilerinin durumuna dikkat çektiği için teşekkür ederim. Umarım belediyelerin gerekli ilgiyi gösterip sokak kedilerine de yönelik faaliyete geçerler.
Biliyor muydunuz?
Hayvanları Koruma Kanunu 10. Madde gereği, ev hayvanlarının pet shoplarda satışı, 14 Temmuz 2022 tarihinden itibaren yasaktır.
Padişah ve iki oğlu
Bir padişahın iki oğlu varmış. Yaşlandığında, kendisinden sonra kimin veliaht olacağını ve tahta çıkacağını belirlemek istemiş. Ülkenin bilge kişilerinin önünde, oğullarına beşer gümüş vermiş ve “Göreviniz bu parayla akşama kadar sarayın deposunu doldurmaktır. Ne ile dolduracağınıza kendiniz karar vereceksiniz?”
Bilge kişiler, tahta çıkacak kişinin seçimi için bunun iyi bir görev olduğunu söyler.
Büyük oğul bir şeker pancarı tarlasının yanından geçerken, köylülerin şeker pancarını toplayıp, bir değirmende sıktıklarını ve işe yaramaz küspelerini kenara bıraktıklarını görür. Kendi kendine, “Beş gümüşle sarayın büyük deposunu küspeyle doldurabilirim” der. Köylülerle anlaşır ve ikindi vaktine kadar sarayın deposunu şeker pancarı küspesiyle doldurur. Padişah babasına gider ve “Görevi tamamladım ve depoyu doldurdum. Artık kardeşimi beklemek zorunda değilsin. Beni veliahtın olarak ilan et” der. Padişah, daha akşam olmadığını, küçük oğlunu da bekleyeceğini söyler. Akşam olmasına yakın küçük oğul da gelir ve şeker pancarı küspelerinin çıkarılarak deponun boşaltılmasını ister. Sonra, boş deponun ortasına bir mum koyup yakar. Mum deponun her yanını aydınlatır.
Padişah, “Küçük oğlum benden sonra tahta çıkacak. Büyük oğlum gümüş parayı boşa harcadı ve depoyu işe yaramaz küspeyle doldurdu. Küçük oğlum ise bir gümüş para bile harcamadan depoyu ışıkla doldurdu. Halkımızın ihtiyacı olanla doldurdu” der.
Biz de hayatımızı işgal eden yararsız şeylerden kurtulmalı, gerçek ihtiyacımız olanlarla doldurmalıyız.