Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Kara şimşek” dizisini ve hatırlarsınız. Konuşan, kendi kendine giden meşhur arabası KİTT’i de. KİTT’in sahip olduğu kötülerle ve düşmanlarla savaşıp onları bertaraf etme özelliği olmasa da, en azından sürücüsüz ve kendi kendine giden araçların yollara çıkmasına çok az kaldı.

Sürücüsü olmadan giden otonom arabalar üzerinde deneme ve araştırmalar gittikçe sonuç vermeye başladı, yollara çıkmaya hazır hale geldiler, deneme sürüşleri neredeyse bitmek üzere.

Araba sürmek insanoğlunun bir becerisidir. Herkes becerisini göstermekten mutlu ve tatmin olur. Otonom bir arabaya, sürücüsüz giden bir arabaya kim sahip olmak ister ki?

Unutmayalım ki bugünkü bilimsel ve teknolojik gelişimi ihtiyaçlarımızı giderme içgüdümüze borçluyuz. Otonom araçlar da bir ihtiyaçtır. Kimlerin mi? Engelliler, amalar, yaşlılar, hatta belirli bir olgunluğa erişmiş çocuklar en başta otonom araçlara ihtiyaç duymaktadırlar. Alkol alanların, yorgun ve uykusuz olanların da kendi sürecekleri bir arabaya değil, otonom bir arabaya ihtiyaçları olacağı kesindir.

Otonom araçlar, etrafı 360 derece tarayabilen sensörler, kameralarla çevreyi algılıyor, fren yapması gereken an ve yerde fren yapıyor, halen birçok araçta opsiyon olan park asistanlarıyla park edebiliyor, şerit takip sistemiyle kendi şeridinde yol alıyor, farları ve silecekleri otomatik çalışıyor. Kısaca, direksiyonda sürücü değil, “otomatik pilot” denilebilecek teknik ve yazılım programından oluşan bir sistem oturuyor. Bunun için çok gelişmiş bir yazılım ve yüksek teknolojiye ihtiyaç olduğu kesin.

Sürücü hatasına bağlı trafik kazaları azalacak

Otonom taşıtların elbette bazı olumsuz etkileri olacak. Kaportacılar gerçi işsiz kalmayacaklar.

Ama şoförler arasında işsizliğin artacağı öngörülebilir bir sonuç. Japonya ve Singapur’da sürücüsüz taksiler denenmeye başladı bile.

İstanbul’da metrobüs şoförlerinin “otomatik pilot”lu araçlardan olumsuz etkilenecekleri de kesin. Şehirlerarası yolcu otobüsü şoförleri için de durum çok olumlu olmayacak.

Fakat sürücü hatalarından doğan kazaların sayısı çok çok azalacak. Ülkemizdeki ölümlü ve yaralamalı trafik kazalarının çoğunun sebebi sürücü kusurudur.

Direksiyonda cep telefonuyla konuşma suçu tarihe karışacak. Sürücü taşıtını “otomatik pilot”a bağladıktan sonra internette sörf yapabilir, e-mail okuyup yazabilir.

Trafik sıkışıklığının eziyet olması nispeten azalacak. Otomatik pilota bağlanmış aracın sürücüsü, trafikte geçen zamanını değerlendirebilecek.

Bayan sürücüleri sıkıştırma gibi maçoluk bitecek. Trafikte slalom yaparak başkalarının can güvenliğini tehlikeye atan asosyal sürücüler azalacak. Sol şeridi işgal edip öndeki aracı sürekli selektör yaparak taciz edenler hayal kırıklığına uğrayacak, çünkü “otomatik pilot” selektör yapılmasından etkilenip panik yapmayacak.

Arabaların motor hacim ve PS’lerinden ziyade, yazılım ve “otomatik pilot” sistemleri önemli hale gelecek.

Otonum arabalar hukuken Türkiye’de trafiğe çıkabilir mi?

Karayolları Trafik Kanunu’nun 36’ncı maddesi, sadece sürücü ehliyeti bulunan kişilerin karayollarında motorlu araç sürmelerine izin veriyor. Buna göre, sürücü ehliyeti bulunmayan bir kimsenin sürmediği, kendi kendine giden motorlu araçların karayollarına çıkması yasak. Daha doğrusu, otonom bir araç alsanız bile, ehliyetli bir sürücü olmadan kullanılması yasak. Aracın mutlaka sürücü tarafından “sürülmesi” gerek.

Karayolları Trafik Kanunu sürücülerin uyacağı kurallar ayrı ayrı düzenlenmiş ama sürücüsüz araçlar hiç düşünülmemiş bile. Nasıl düşünülsün ki? Sadece “Kara Şimşek” dizisine bakarak, ileride nasıl olsa sürücüsüz motorlu taşıtlar da yollara çıkar, yasal düzenlemesini şimdiden yapalım diyecek bir hukukçu nerden bulalım. Biz hukukçuların fantezileri ve yaratıcılıkları sınırlıdır. Bizler geleceği kurallara bağlayamayız. Lafzi yorumun dışına çıkmayı pek sevmeyiz. Hâkimlerimiz yorum yaparak uyuşmazlığa çözüm bulmak yerine, davayı reddetmek için şekli hükümleri tercih ederler.

Bu durum istisnasız diğer ülkeler için de geçerlidir. Ama Almanya 12 Mayıs 2017 tarihinde sürücüsüz otonum arabaların trafiğe çıkmalarını düzenleyen ilk ülke oldu. Alman Ulaştırma Bakanı Alexander Dobrindt sürücüsüz otonom araçları, otomobilin keşfinden sonra en büyük “hareketlilik devrimi” olarak nitelendiriyor. Şimdi Amerika, Kaliforniya başta olmak üzere bazı Eyaletler de aynı şekilde yasa çalışmaları yapıyor.

Otonom araçların trafik cezaları kime gelecek?

Otonom araçlar birçok hukuki sorunu da ortaya çıkarmaktadır.

Araç sürücüsüz giderken kırmızı ışık ihlali yaparsa kim sorumlu olacak?

Hatalı sollama, hatalı park halinde ceza kime yazılacak?

Ceza puanı kimin ehliyetinden düşülecek? Araç işleten ve sürücü ayrımı devam edecek mi?

Türkiye’deki gibi sürücü yerine plakaya ceza yazılması uygulaması artık “otomatik araç” sistemini yapan şirket için mi geçerli olacak?

Kasko sigortalarında kazasızlık indirimi, sürücüsüz aracın sahibine göre mi, yazılım şirketinin yollardaki araçlarının kazasız sürüşlerine göre mi olacak?

Sürücü ne zaman kontrolü kendi almak zorunda olacak, ne zaman “otomatik pilota” bağlayacak?

Sürücü uyarı aldığında ne kadar sürede tepki verip direksiyona geçecek?

Gündüz nasıl, gece nasıl olacak? Hava şartları önemli olacak mı?

Bunun gibi birçok sorunun cevabı Almanların çıkardığı "Otomatik Pilot Araç Sürüş Yasası" ile düzenlendi. Yasa, taşıt otomatik pilotla hareket etse bile, nihai sorumluluğu, sistemin uyarısına rağmen zamanında kontrolü almayan “sürücü”ye bırakıyor. Bunun için otonom araçların her zaman ve her an “sürücü”nün kontrolüne geçebilecek, otomatik pilot sistemini devre dışı bırakılabilecek şekilde imal edilmesi zorunlu kılınmış. Sadece "tam otomatik pilot" sürüşü var ki orada otonom aracın “sürücü”sü yok, sadece “yolcuları” var.

Karakutu

Otonom araçların kaza yapmaları halinde kusurun sürücüye mi yoksa otomatik pilot sistemine mi ait olduğunun tespitini kolaylaştırmak için, uçaklardaki “karakutu”ya benzer bir kayıt cihazı olacak. Bu kayıt cihazı sürüşlerdeki tüm esaslı bilgileri kaydedecek. Böylece “sürücü”nün mü, “otomatik pilot sistemi”nin mi, yoksa otomobil üreticisinin mi kusurlu olduğu tespit edilebilecek.

Ancak sorun, karakutu kayıtlarının ne kadar süreyle saklanacağı? Kanaatimce, trafik kazalarından doğan hukuki sorumluluk haksız fiil niteliğinde olduğundan, haksız fiil zaman aşımı süresi kadar, yani en az iki yıl olmalıdır. Almanlar şimdilik bunu altı ay olarak yasalaştırdılar.

Otomotiv sektörünün öncüleri, geleceğin “otonom araçlar”da olduğu konusunda hemfikirler. Sürücü tarafından yönlendirilen araçlar gelecekte spor amaçlı ve hobi olarak kullanılacak.

Bilim ve teknolojideki ilerlemeleri teğet geçmeyelim. 10 tane üniversitenin araştırma üniversitesi olarak açıklanması olumlu olmuştur. Bu üniversitelerimizin kendilerine düşen bu sorumluluğu, Türkiye’yi bilimde ve teknolojide üreten ve yaratan ülkeler arasına sokup insanlığa sunma sorumluluğunu en şekilde yerine getireceklerdir. Yeter ki "Türk gibi başlayıp", Türk gibi bitirmeyelim!

Adli tebessüm

Duruşmadan duruşmaya girip iyice yorulmuş hanım avukat, hiç lehine karar çıkmamış bir mahkemedeki duruşmada yorgunluktan, "Hâkim bey” diye söze başlayacağına, “Hayatım” der. Hâkim:

- Avukat hanım dikkat edin, burası mahkeme, meyhane değil!

Avukat hanım durumu hemen fark eder, toparlamak isterken geçmiş kararlar aklına gelir:

- Vallahi hâkim bey verilen kararlara bakınca ayık kafayla verilmişe benzemiyor. Ben de bir an nerede olduğumu şaşırdım.

İlk söz son söz olsun: Hukuki altyapısı olmadan teknolojik ve bilimsel gelişmeler bireylere güven vermez. Hukuk da teknolojik ve bilimsel gelişmelere engel teşkil etmemeli, güven vermelidir!