Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İkinci Yargı Reformu Paketi Meclis’e gelmeden önce süresiz nafaka konusunda çözüm önerilerimi paylaşıyorum...

Ah İhsan amca ah, lafın gelişi “Ne sen sor, ne de ben söyleyeyim” desem de sen yine soracaksın, “Nafakanın ömür boyu devam etmesi adil midir?” diye.

Öyle evlenmeler var ki İhsan Amca, kâğıt üzerinde resmi nikâh yapılmış, ama gerçekte fiili olarak bir evlilik hayatı hiç yaşanmamış. Çeşitli sebeplerle düğünden önce resmi nikâh yaptıran ama bir gece bile aynı yastığa baş koymayanlar arasında kurulan evlilik birliği, gerçek bir evlilik birliği midir? Hukuki durum bir kenara, “ak sakallı” büyüğümüz olarak söyle lütfen İhsan Amca!

Haberin Devamı

Ya da evlilikleri birkaç ay sürmüş, görev yerlerinin farklı olması nedeniyle henüz aynı çatı altında sadece birkaç hafta sonu geçirmiş çiftler, gerçekten bir evlilik birliği kurmuş mudur?

Ama bunlar boşanırlarsa, yoksulluğa düşen taraf ömür boyu nafaka isteme hakkına sahip. Üstelik boşanmadan sonra, evlenmeyle sahip olunan maddi olanakların daha azına sahip olunacaksa, yoksulluk var kabul edilir ve nafaka bağlanır.

Kusur konusu...

Ömür boyu nafaka talep edebilmek için kusurlu olup olmama da çok önemli değil. Yoksulluğa düşen eşin kusuru olsa bile, diğer tarafın kusuru onunla eşit derecede ise, yoksulluk nafakası bağlanıyor. Evet, İhsan Amca, yanlış duymadın, iki taraf da kusurlu ve kusur dereceleri eşit ise, yoksulluğa düşen taraf süresiz nafaka talep edebiliyor.

Aman İhsan Amca, bir tarafın gerçekten kusurlu olduğu, evliliğin kıymetini ve sorumluluğunu taşıyamadığı durumlarda, eşinin dünyasını yıkmasının, çocuklarını aile ortamında büyümesine engel olmasının sorumluluğunu taşımasına kimsenin bir itirazı olamaz.

Sürekli irtibat

Ama aile içi şiddet nedeniyle boşanmış kişileri bir kereliğine tazminat ödeme yükümlülüğü getirerek boşanma sonrası yollarını ayırmak yerine, ömür boyu nafaka bağlayarak sürekli irtibatta kalmalarına neden olmanın sosyal ve psikolojik sonuçları hiç düşünülmüş müdür?

Ne bileyim, mesela eşine şiddet uygulayan bir kocaya, ömür boyu mali ilişkisini devam ettiren bir sonuç olan süresiz nafaka yüklenmesi yerine, kadının maddi kayıplarını giderici ve manevi acılarını dindirici miktarlarda maddi ve manevi tazminat ödettirilmesi daha doğru olmaz mı?

Haberin Devamı

Süresiz nafakaya nasıl bir çözüm

Hangisi kural olmalı, neler istisna sayılmalı?

Bir defa boşanmaya neden olmada eşler eşit derecede kusurlu ise, kesinlikle ve istisnasız olarak süresiz nafaka bağlanmamalı. Kanun koyucu eşit kusurda da nafaka bağlanmasından yana olacaksa, o zaman süreli nafaka da, olsa olsa, tespit edilecek nafakanın yarısı kadar olmalıdır. Hem eşit kusurlu olma hem de nafakanın tamamını almanın adil bir yanı yoktur.

Ancak nafaka, kural olarak, süreli olmalı ve süresi de en az bir yıl, en fazla 5 yılla sınırlı olmalı. Süresiz nafaka istisna olmalı. Örneğin, kadının eşinin zoruyla çalıştırılmamış olduğu ve yıllarca süren evliliklerde, kadının kendisini evliliğine, ailesine feda ettiği durumlarda, süresiz nafaka bağlanması adil olacaktır. Aile içi şiddet sebebiyle boşanmalarda da, şiddet uygulayan eşin maddi ve manevi tazminatı bir defada ödeme gücü yoksa süresiz nafaka ödemesine hükmedilebilir.

Haberin Devamı

Ortak çocuğu olmayan eşlerin nafaka yükümlülüğü minimum süreli olmalıdır. Ama biyolojik olarak çocuk yapması mümkün olmayanlar için bunun adil olmadığı durumlarda maksimum süreli nafaka bağlanabilir.

Süresiz nafaka bağlandığı hallerde de mahkeme periyodik olarak süresiz nafaka koşullarının devam edip etmediğini araştırmalıdır.

Nafaka ödeyen eş yeniden evlenip çocuk sahibi olduğunda, ödediği nafakada indirim yapılmalıdır. Yeni kurduğu ailesi dezavantajlı duruma sokulmamalıdır.

Vergi ve İş Kanunu’nda değişiklikler lazım

Boşanan ve nafaka bağlanacak eşin yoksulluğunun tespitinde, sadece gelirleri değil, harcamaları da dikkate alınmalıdır.

Eğer resmi belgelerdeki geliri düşük olmasına rağmen, nafaka bağlandıktan sonra yaşadığı hayatın konforu ve düzeyi daha yüksek ise, yani kaynağı belgelendirilemeyen bir hayat sürdüğü (mesela Facebook’taki paylaşımlarından) tespit edilebilirse, o kişi yoksulluğa düşmüş gibi yaşamamaktadır.

Nafaka alacaklısı olan kadının toplum nezdinde güçlendirilmesi için, eğitim ve meslek edindirmede sosyal yardım yapılmalı, belirli bir oranda engelli ve hükümlü çalıştırma zorunluluğu gibi, önce devlete sonra da işverenlere, belirli bir oranda nafaka alacaklısı kadın çalıştırma zorunluluğu getirilmelidir. Sosyal devlet ilkesi bunu gerektirir. Çalışmayı reddeden kadının nafakası kesilmelidir.

Resmi nikâh yapmalarına rağmen, evlilik birliğini fiilen kurmadan önce boşanan eşler, maddi ve manevi tazminat dışında nafaka ödememelidir.

Nafaka ödeyen kişi, ödediği nafakayı masraf olarak gösterebilmelidir. Oysa şu andaki ne bahtsız bir düzenlemedir ki ödenen nafaka masraf olarak kabul edilmiyor. Oysa evli olanlar eşleri için yaptıkları masrafları duruma göre vergisinden indirme hakkına sahipler.

Davanın uzun sürmesi taraflara yüklenmemeli

Bazı boşanma davaları yıllarca sürmektedir. 8-10 yıl tedbir nafakası ödeyenler var. Boşanma davalarının süresi de nafakaya süresinin belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Tedbir nafakası alan eşe de, iş arama yükümlülüğü getirilmelidir.

Ama bence en adil çözüm, 3 yıldan fazla süren boşanma davalarında, tedbir nafakasını devlet ödemelidir.

Neden mi?

Çünkü Anayasa madde 141/4’e göre, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Eğer yargı, bir boşanma davasını 3 yılda çözemiyorsa, bunun sonuçlarının vatandaşa yıkılması adil değildir.

Süresiz nafakaya nasıl bir çözüm

Süresiz nafaka hukuken kazanılmış hak değildir

Süresiz nafakanın yeniden düzenlenmesine, süresiz nafakanın kazanılmış bir kadın hakkı olduğu gerekçesiyle karşı çıkanların sayısı hiç de az değil.

Kazanılmış hak, mevcut hukuki duruma göre, kendiliğinden elde edilmiş bir haktır. Henüz bekâr olanlar veya evli çiftler için süresiz nafakanın kazanılmış hak olduğunu iddia etmek doğru olmaz. Daha evlenmemiş ki boşansın ve süresiz nafakaya hak kazansın!

Üstelik boşanmayla da süresiz nafaka bir hak olarak kendiliğinden doğmuyor, mahkeme kararı gerekli.

Mahkeme kararıyla bağlanan süresiz nafaka da hukuken kazanılmış hak değildir. Çünkü koşullarda bir değişiklik olursa, yine mahkeme kararıyla kaldırılabilir, miktarında azaltmaya ve artırıma gidilebilir.

Hem sen hem de ben, biliyorsun ki İhsan Amca, toplumumuzda kadının kesinlikle güçlendirilmesinden yanayız. Kadına karşı şiddeti önlemek, kadının sosyal statüsünü güçlendirmek için süresiz nafakayı devam ettirmekten ve birbirinden nefret eden boşanmış kişileri süresiz nafakayla ölünceye kadar birbirine bağlı tutmaktan ziyade, devletin sorumluluk üstlenmesi gerekir. Sosyal devlet olmanın gereklerini, boşanan çiftlere yüklemek yerine, devletin gereğini yapması beklenir.

Geçen hafta sivil toplum inisiyatiflerinin lehte ve aleyhte görüşlerine, çözüm önerilerine yer vermiştim.

Bu hafta da şahsi çözüm önerilerimi bir kere daha yazacağım. İkinci Yargı Reformu Paketi Meclis’e sunulmadan yazmak elzem oldu.