Prof. Dr. Mahmut Özer

Prof. Dr. Mahmut Özer

mahmutozer2002@yahoo.com

Tüm Yazıları

‘Yükseköğretimde Küresel Dengeler Değişiyor’ başlıklı önceki yazımızda küresel ölçekte bilimsel araştırma alanlarındaki baskınlığın ve yoğunlaşmanın bölgesel olarak nasıl değiştiğine değinmiş, örneğin mühendislik ve yaşam bilimleri alanlarında özellikle Çin merkezli artan uzmanlaşma ve bölgesel yoğunlaşmanın ortaya çıktığına, benzer şekilde Amerika’nın sosyal bilimler alanında baskın konuma sahip olduğuna, Avrupa’nın coğrafya, ekoloji, kamu ve işletme yönetimi ile eczacılık alanlarındaki liderliğiyle öne çıktığına, diğer ülkelerin ise ulaşım bilimi, hemşirelik ve konaklama ve turizm yönetimi alanlarında baskın olduklarına işaret etmiştik. Ortaya çıkan yeni eğilimler bölgesel akademik güç dengelerinde değişimler yaşandığını ve alanlara özgü küresel işbirliği odaklarının kaydığına işaret ediyordu.

Haberin Devamı

Araştırma merkezlerinin baskınlığında bölgesel kümelenmeler nasıl değişiyorsa bilimsel makale ve patent üretiminde de bireysel ve ekip çalışmaları oranlarında çok önemli değişiklikler yaşanıyor. Geçmişte tek yazarlı bilimsel makaleler oldukça yaygındı. Örneğin, matematik alanında en üretken bilim insanlarından olan Belçikalı matematikçi Lucien Godeaux (1887–1975) 644 makale yayınlamış, bunların 643’ünde tek yazarken sadece bir tanesi ekip çalışmasının ürünüdür (Dashun Wang ve Albert-Laszlo Barabasi, The Science of Science, Cambridge University Press, 2020, sh.102). Benzer örüntüler söz konusu dönemin çoğu bilim insanı için geçerliydi. Ancak bu örüntü uzun zamandır ekip çalışması lehine dönüştü. Günümüzün sorunları giderek daha karmaşık hale geldiği için bu sorunların çözümleri de doğal olarak çok disiplinli ekipleri gerektirmektedir. Bu nedenle araştırmalar daha önce yaygın olduğu gibi bireysel çalışmalardan ziyade artık ekip çalışmalarıyla gerçekleştiriliyor.

Bu kapsamda Wuchty ve arkadaşları yaptıkları öncü bir çalışmada bilimsel yayın ve patentlerde ekip çalışması eğilimini incelemek üzere Web of Science veri tabanındaki 19,9 milyon araştırma makalesi ve 2,1 milyon patent kaydını incelediler (The Increasing Dominance of Teams in Production of Knowledge, Science, 316, 1036-1039, 2007). Çalışmada kullanılan makaleler bilim ve mühendislik alanlarında 1955 yılından, sosyal bilimlerde 1956 yılından, sanat ve beşeri bilimlerde 1975 yılından itibaren Web of Science’da taranan tüm makaleleri kapsamaktaydı. Patentler ise 1975 yılından itibaren tescil edilen patentleri göz önüne alıyordu.

Haberin Devamı

Çalışmanın bulguları bilim ve mühendislik, sosyal bilimler ve patentler alanlarında ekip çalışmalarına doğru istikrarlı bir yönelime işaret ediyordu. Bulgular bilim ve mühendislik alanlarında ekip büyüklüğünün 45 yıl içerisinde makale başına ortalama 1,9 yazardan 3,5 yazara yükseldiğini gösteriyor. Matematik gibi laboratuvar ve ekipmana en az bağımlı alanda bile ekip çalışması oranı %19’dan %57’ye yükselmiş.

Çalışmada sosyal bilimler alanlarında da ekip çalışması eğiliminin giderek güçlendiği görülüyor. Örneğin, 1955 yılında sosyal bilimlerde yayınlanmış makalelerinin %17,5’i ekip halinde yazılmışken bu oran 2000 yılında %51,5’e yükselmiş. Psikoloji %75,1 ile bu kapsamda en yüksek büyümeyi gösteren alanların başında yer alıyor. Benzer eğilim patentlerde de patent başına 1,7 araştırmacıdan 2,3 araştırmacıya yükselmesi ile kendisini gösteriyor. Ancak, doğası gereği sanat ve beşeri bilimlerde ekip çalışması diğer alanlara göre çok daha az. Bu alanlarda tek yazarlı makaleler hâlâ makalelerin %90’ından fazlasını oluşturmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Yazarlar söz konusu alanlardaki ekip eğilimini ölçmekle kalmıyor, ayrıca bu çalışmalara yapılan atıfları da inceleyerek bireysel ve ekip çalışmalarının çıktılarını aldıkları atıflar açısından da karşılaştırıyorlar. Çalışmanın bulguları ekip olarak üretilen yayın ve patentlerin daha fazla atıf aldıklarını ortaya koyuyor. Özellikle bilim ve mühendislik alanlarında ekip çalışmaları daha fazla atıf aldığı gibi alınan atıfların da zamanla arttığı görülüyor. Örneğin, bilim ve mühendislik alanlarında ekip çalışması ile üretilen makaleler, 1955 yılında tek yazarlı makalelere kıyasla 1,7 kat daha fazla atıf alırken, bu oran 2000 yılında 2,1 kata yükselmiş. Çalışmada incelenen zaman diliminin sonuna doğru, bilim ve mühendislik ile sosyal bilimler alanlarında tek yazarlı çalışmaların ekip çalışmalarından daha fazla atıf aldığı neredeyse hiçbir alt alan kalmadığı görülüyor.

Yazarlar çalışmalarında bireysel ve ekip çalışmalarının ürünlerinin çok yüksek düzeyde atıf alma eğilimini de incelemişler ve ekip çalışmalarının çok yüksek atıf alma olasılığının bireysel çalışmalara göre çok daha yüksek olduğu bulgusuna ulaşmışlar.  Örneğin, çalışmada gösterildiği gibi bilim ve mühendislikte bir ekip tarafından yazılmış bir makalenin en az 1000 atıf alma olasılığı, tek yazarlı bir makaleye kıyasla 6,3 kat daha fazladır. Sonuç olarak yazarların da vurguladığı gibi ekip çalışmaları artık günümüzde evrensel bir etki avantajına sahiptir.

Özetle, yükseköğretimde araştırma alanlarında küresel ölçekte heterojen ve katmanlı bir yapı ortaya çıkarken bu alanların ürünleri olan bilimsel makale ve patent çalışmalarında da bireyselden ekip çalışmasına giderek güçlenen bir yönelim söz konusudur. Ekip çalışmasına yönelme kısmen araştırmanın artan maliyetleri ile ilişkili iken maliyete daha az bağımlı alanlarda da aynı eğilimin güçlenmesi farklı dinamiklerin etkin olduğuna işaret etmektedir. Ekip çalışmalarının atıf sayılarındaki artışta görüldüğü gibi ekip çalışmalarının bilimsel camianın daha hızlı dikkatini çekmesi de bu yönelimde etkili olabilmektedir. Diğer taraftan, günümüzde iletişimin oldukça kolaylaşmış olması da bu tip ekiplerin yaygınlaşmasını kolaylaştırabilmektedir. En önemlisi, derinleşen uzmanlıklar ve her bir alanda biriken devasa literatür artık ekip çalışmasını teşvik ettiği gibi özellikle disiplinler arası çalışmaların giderek artması bu tip çalışmaları zorunlu kılmaktadır. Çünkü her bir alanda üretilen bilgi devasa hale geldikçe bilim insanları için ekip çalışması ve işbirliği doğal olarak uzmanlık alanlarının ötesine geçebilmelerinin zorunlu bir yolu haline gelmektedir. Ancak, bu işbirliklerinin hangi kurumlarda yoğunlaştığı, dolayısıyla işbirliklerinin artmasından en fazla hangi kurumların yararlandıkları üzerinde durulması gereken bir başka konudur.